Libyalı kadın gazeteciler: Filistinli meslektaşlarımızın sesini duyuracağız
Gazze’de savaşın başlamasından bu yana gazeteciler doğrudan hedef alındı ve katledildi. Libyalı kadın gazeteciler, soykırımın sona ermesini isterken, meslektaşlarının sesini duyuracaklarını belirtti.

İBTİSAM AXFİR
Bingazi - İsrail güçleri, Filistinli gazetecileri hedef alırken sessizliğe rağmen Libyalı kadın gazeteciler dijital medya platformlarında yazdıklarıyla Gazze’ye dair dayanışmalarını dile getiriyorlar.
Libyalı kadın gazeteciler Gazze’de meslektaşlarına yönelik katliam ve sivillere karşı işlenen soykırım hakkında ajansımıza konuştu.
'Gazze'nin sesi olmak için ayağa kalkın’
Gazeteci Büşra el-Hafîfî, Gazze’de yaşananları kınayarak, “Biz Libyalı kadın gazeteciler olarak, Gazze’de yaşanan öldürme, aç bırakma ve işkencelerden dolayı büyük bir üzüntü duyuyoruz. İsrail’in gazetecileri öldürmesiyle aslında dünyaya vermek istediği mesaj şu: ‘Hakikatin kendisini de öldüreceğim ve orada olanları gizleyeceğim. Kendi sesimizi güçlü bir şekilde ulaştıramamak, etkin bir şekilde itiraz edememek bizi derinden yaralıyor. Biz Bingazi’de savaşın içinde yaşamıyoruz ama yine de mesleğin yorgunluğunu hissediyoruz. Gazze’deki gazeteciler ise hedef alındıklarını bile bile işlerini cesaretle sürdürüyorlar. Dünyanın dört bir yanındaki gazeteciler Gazze’nin sesi olmak için topluca ayağa kalksın” şeklinde konuştu.
‘Gazeteciyi öldürmek gerçeği öldürmektir’
Gazeteci Hüda Ahmed el-Abdelî de, gazetecilerin hedef alınmasının suç olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi:
“Filistin meselesi, bizlerin destekleyerek büyüdüğü bir davadır. İşgal sürdükçe, direniş ve destek de sürecektir. Gazze’de yaşanan öldürmeler ve zorla göç ettirmeler, insanlık dışı boyutlara ulaştı. Bu, tarihe geçen büyük savaşların vahşetiyle eşdeğer. Gazetecilerin hedef alınması iki katlı bir suçtur. Gazeteciyi öldürmek, gerçeği öldürmek demektir. Biz Bingazi’de savaş sırasında olanları çarpıtmadan aktardık. Gazze’deki gazeteciler ise yaşam hakları inkar edilen, işgali destekleyen devletlere karşı çalışıyor. Katliamları haberleştirdikleri sırada kasıtlı olarak hedef alınmaları, İsrail’in suçlarını dünyadan gizlemek istediğini kanıtlıyor.”
‘Hukukun açık ihlali’
Gazze’de olanların yalnızca Filistin’le sınırlı olmadığını belirten Gazeteci Ranya el-Arîbî de “Gazetecilerin öldürülmesi, meslek için büyük bir tehlike işaretidir ve uluslararası hukukun açık ihlalidir. Eğer dünya, Gazze’deki meslektaşlarımızın öldürülmesine göz yumarsa, bizler gelecekte tehdit edildiğimizde nasıl güvende hissedeceğiz?” diye ifade etti.
Libyalı kadın gazetecilerin toplu bir tepki göstermemesine dair ise Ranya el-Arîbî, “Libya güvenlik ve siyasi açıdan istikrarsız bir ülke. Bu da her türlü protesto ya da dayanışma girişimini engelliyor. Ayrıca medya kurumlarının bölünmüşlüğü de Gazze konusunda ortak bir tutumun oluşmasını engelledi” dedi.
‘Onların mesajını tüm dünyaya duyuracağız’
Gazeteci Fatıma ez-Zehra Necm, Gazze’de gazetecilerin katledilmesini insanlığa ve ifade özgürlüğüne karşı işlenmiş bir suç olarak nitelerken “Bu suçlar, dünyadaki basın özgürlüğü sloganlarının sahte olduğunu ortaya koydu. Gazze’de ilk gazeteci öldürüldüğünde bile bu sloganların ne kadar kırılgan olduğu açığa çıktı. İşgalci, özgür sözün kurşundan daha tehlikeli olduğunu biliyor; bu yüzden onu susturmaya çalışıyor. Gösteriler ve protestolar gelip geçicidir. Asıl duruş, sözün devam etmesi ve hakikatin aktarılmasıdır; sahipleri ölse bile. Gazze’nin gazetecileri tam da bunu yaptı. Yalnızca kınamakla yetinmediler, meydanın ortasından sözü ve görüntüyü aktarmaya devam ettiler. Biz de onların mesajlarını tüm dünyaya ulaştıracağız” şeklinde konuştu.