Afganistan’da kadınlar derin yoksullukla baş başa
Taliban’ın yönetimi ele geçirmesinden dört yıl sonra Afganistan halkı güvenlik, ekonomi ve toplumsal krizlerle karşı karşıya. Kadınlar birçok zorluk ve baskıyla çocuklarına bakabilmek için savaş veriyor.

BAHARİN LEHİB
Afganistan- Taliban, Ağustos 2021 tarihinde Kabil’e girdiğinde, her yeri sessizlik ve dehşet kapladı. Halk hâlâ 1996–2001 yılları arasındaki idam, işkence, katliam, kırbaç cezaları, yoksulluk ve işsizlik döneminin acılarını unutamamışken, 2005’ten sonra ise intihar saldırıları, askerlerin, devlet memurlarının ve insan hakları savunucularının öldürülmesi başlamıştı. Taliban’ın yeniden iktidara gelişiyle birlikte Afganistan’da büyük bir güvensizlik ortamı doğdu. Ancak tüm bu karanlık ve baskıcı tabloya rağmen kadınların adalet arayışı ve protestoları devam etti ve kadınlar bu korku atmosferini kırmayı başardı.
Belirsizlik ve ölüm tehdidiyle yaşam
Taliban yönetimi ele geçirdiğinde Kabil Havalimanı’na akın eden halk, intihar saldırısına, ABD savaş uçaklarının bombardımanına, izdihamda ezilen insanlara, kaybolan çocuklara ve uçağın kanadından düşerek ölen altı gence tanıklık etti. Halkın üzerine sayısız felaket çöktü. Çoğu, Afganistan’dan ayrılmak zorunda kaldı ve mallarını ucuza satmak zorunda bırakıldı.
İnsanlar işlerini kaybetti
Afganistan’da kalanlar ise güvenlik tehdidinin yanında ağır bir ekonomik krizle baş başa. Çalışan kadınlar işlerini kaybetti; yalnızca çok azı eğitim ve sağlık sektöründe çalışabiliyor, onlar da aylarca maaş alamıyor. Erkekler de devlet dairelerinden uzaklaştırıldı; çoğu kurumda yalnızca bir-iki kişi Taliban’ın işlerini yürütüyor. Maaşlar ise aylarca ödenmiyor. Ülkede tüm memurlar her gün iki-üç saat, Taliban’ın “Emr-i bi’l ma’ruf” Bakanlığı’nın belirlediği din derslerine katılmak zorunda. Üç ders devamsızlık, tehdit ya da işten çıkarılmayla sonuçlanabiliyor. Bu ağır koşullara rağmen insanlar, küçük bir gelir umuduyla çalışmaya devam ediyor.
‘Çocuklarımı hayatta tutmak için uğraşıyorum’
İşten çıkarılan çok sayıda kadın ve erkek, Kabil’in ve büyük şehirlerin sokaklarında seyyar satıcılığa yöneldi ya da özel araçlarını şehir içi taksiye çevirdi. Çalışabilmek için her sabah Taliban üyelerine para ödemek zorundalar. Seyyar satıcılar ve yoksullar sık sık Taliban tarafından tutuklanıyor, saatlerce hatta günlerce hapiste tutuluyor.
Şehla Faiz de bu kriz ortamında hayatta kalmaya çalışan kadınlardan biri. Altı çocuk annesi olan kadının çocuklarından biri hasta. Hem yiyecek hem de kızının ilaçlarını bulmak zorunda. Şehla Faiz “Eşim, eski hükümetin askeriydi; hayatını kurtarmak için İran’a kaçtı. Dört yıldır ondan haber alamadım. Çocuklarımı hayatta tutmak için uğraşıyorum. Tüm eşyalarımı sattım, seyyar satıcılık yapıyorum. Ama her gün ‘ya tutuklanırsam’ korkusuyla yaşıyorum” diyor.
Şehla Faiz, konuşmasına gözyaşları içinde şu sözlerle devam ediyor:
“Dün gece yarısına kadar dışarıdaydım ki çocuklarım benden ekmek istemesin. Açlıktan ağlayarak uyuyakaldıklarında eve döndüm. Sabah yeniden çıktım, kızımın ilacı için para bulmaya çalıştım. Çoğu zaman sadece kuru ekmek yiyoruz, onu da güç bela bulabiliyoruz.”
En çok kadınlar ve çocuklar zarar görüyor
Taliban’ın geri dönüşünden dört yıl sonra Afganistanlı halk çok yönlü güvenlik, ekonomik ve toplumsal krizlerle karşı karşıya. Hayatta kalma mücadelesi, insan onurunu koruma ve geleceğe dair umutlarını diri tutma çabası onların en büyük sınavı. Kadınlar ve çocuklar en çok zarar gören kesim. Bu durumdan kurtuluş ancak kadınların ve erkeklerin direnişiyle mümkün olabilir.