Kayıp yakınları Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu

Amed’de kayıp yakınları eylemlerinin 770’inci haftasında 29 yıl önce kaybettirilen Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu.

Haber Merkezi- İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganıyla gerçekleştirdikleri eylemlerinin 770’incisini gerçekleştirdi.

Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde buluşan kitle bu hafta Amed’in Dağkapı ilçesinde 13 Kasım 1994 tarihinde kaybedilen Ali Tekdağ’ın akıbetini sordu.

Ali Tekdağ’ın hikayesi okunmadan önce Hatice Tekdağ, yaptığı kısa konuşmasında eşine yorgan iğnesiyle, elektrik verilerek defalarca işkence yapıldığını anlattı ve eşinin sadece Kürt olduğu için suçlandığını söyledi. Hatice Tekdağ’ın ardından İHD Yönetim Kurulu üyesi Jiyan Ormanlı, Ali Tekdağ’ın hikâyesini okudu.

Sokak ortasında gözaltına alındı

1982 yılında Demokrasi Partisi üyesi olan Ali Tekdağ’ın “örgüt üyesi olma” iddiasıyla gözaltına alındığını söyleyen Jiyan Ormanlı, bu süreci şu sözlerle aktardı: 

“Ali Tekdağ sıkıyönetim komutanlığına bağlı Diyarbakır 5 Nolu Hapishanesi'nde tutulur. Uzun süre tutuklu kalan Ali Tekdağ, 1985 yılında tahliye olur. Sürekli bir şekilde evi basılan ve takip edilen Ali Tekdağ, ailesi ile İzmir’e taşınır. Ancak belli bir süre sonra tekrar Diyarbakır’a döner. Yine devletin baskı ve tehditlerine maruz kalır. 12 Şubat 1993’te kardeşi Mehmet Tekdağ, faili meçhul saldırı sonucu katledilir. Ali Tekdağ, hapishaneden tahliye olduğu 1985 yılından kaybettirildiği 1994 yılına kadar 19 kez gözaltına alınır. Birçok kez alındığı gözaltılarda ağır işkencelere maruz kalır. 13 Kasım 1994 tarihinde eşi Hatice Tekdağ ile alışveriş yapmak üzere Dağkapı semtine gider. Eşi o gün yaşananları şöyle anlatır: Evden beraber çıktık ve Dağkapı Şekerbank’a kadar dolmuşla gittik. Sonra Ali, ‘5 dakikalık bir işim var döneceğim sen bekle’ dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra geldi. Beni tanımazlıktan gelerek, yanımdan geçti. Ardından ‘Ali’ diye seslendim. Bana el işareti ile ‘git’ dedi. Sivil giyimli, telsizli ve uzun namlu silahlı olan 3-4 kişi peşindeydi. Eşim köşeyi dönmek üzereyken koşmaya başladı. Onu takip eden silahlı kişiler ateş etti. Eşim kendini yere attı. Eşim yakalandıktan sonra ceketini çıkarıp başına doladılar. Onu alıp bir binaya girdiler. 10 dakika sonra beyaz bir minibüs geldi. Ali’yi minibüse bindirip çevik kuvvet merkezine doğru gittiler."

‘‘bir daha buraya gelme’ dediler.’

Jiyan Ormanlı, olayların yaşandığı gün askerlerin ve trafik polisinin bankanın önünde beklediğini ancak ateş edilmesine karşın bu şahısların olaya hiç karışmadığını belirtti. Jiyan Ormanlı, Hatice Tekdağ’ın anlatımlarını aktarmaya devam ederek “Aynı dönemde Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu bulunan Seyfettin Demir, Özgür Gündem gazetesine ‘Ben, Ali Tekdağ ile gözaltındaydım. Ali ‘beni öldürecekler aileme söyleyin diye bağırıyordu’ şeklinde bir açıklama yapmış. Bunun üzerine tekrar savcıya gittik. Savcı ‘burada Seyfettin Demir’in dosyası var, ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok’ dedi. Bu girişimden sonra ev adresimi aldılar ve ‘bir daha buraya gelme’ dediler. O zamandan bu yana eşim ile ilgili herhangi bir bilgi alamadım” dedi.

'Adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz’

 Açıklamanın devamında ailesinin Ali Tekdağ’ın akıbetinin ortaya çıkması için yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten Jiyan Ormanlı, “İç hukuk yollarından da bir sonuç elde etmeyen aile davayı AİHM’e taşır. AİHM, Ali Tekdağ dosyasında Türkiye’yi mahkûm eder. Ali Tekdağ’ın annesi, Arife Tekdağ yıllarca oğlunun yaşadığına dair bir haberin gelmesini bekledi. Ne yazık ki Arife Ana da tıpkı Berfo Ana, Fatma Ana, Elmas Ana, Meryem Ana, Asiye Ana gibi çocuğuna kavuşamadan bu hayattan gözü açık bir şekilde göçüp gitti. Arife Ananın adalet arayışını sürdürmekten, Ali Tekdağ için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Eylem, 1 dakikalık oturma eyleminin ardından sona erdi.