Depremzede Nazime bu kışı da çadırda geçirecek!

Depremzede Nazime Yalçınkaya aradan geçen 8 ayda unutulduklarını söyleyerek, “Çadırın üstüne bir branda daha atıp bu kışı da o şekilde geçireceğiz” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Semsûr- Mereş merkezli iki büyük depremin üzerinden 8 ay geçti. Deprem konutlarının tamamlanmadığı Semsûr’da depremzedelerin bir kısmı konteynırda bir kısmı da çadırda yaşam mücadelesi veriyor. İçme suyu başta olmak üzere temel yaşam ihtiyaçlarına erişim noktasında sıkıntılar yaşanırken, depremzedeler unutulduklarını ve bu süreçte yalnız bırakıldıklarını ifade ediyor.

Nazime Yalçınkaya da bu kışı çadırda geçirmeye hazırlanan depremzedelerden biri. İlk depremin ardından 11 gün boyunca bir araçta kalmak zorunda olduklarını belirten Nazime Yalçınkaya, boş bir arazide kurduğu çadırda ailesi ile yaşam mücadelesi veriyor.

‘Bu çadır artık evim oldu’

8 aydır kaldığı çadırı evi gibi dizayn eden, kendi imkanları ile yaptıkları banyoda duş alan ve tuvalet ihtiyaçları için komşularına gitmek zorunda kalan Nazime Yalçınkaya deprem ardından yaşadıklarına dair şunları söylüyor: “Deprem ve depremden sonrasını hiç hatırlamak dahi istemiyorum. Günlerce evsiz, kimsesiz kaldık. Sonra buraya gelip kendimize bir çadır yaptık. Eşyalarımı buraya taşıdım, çadırıma bir kapı yaptım. Ama ne olursa olsun ev gibi olmuyor. Her şeyimiz dışarıda. Yaz aylarında sıcaktan çadırda kalamıyorduk inşaatın gölgesine gidip oturuyorduk.”

Konteynır talebine ‘burada kalacaksınız’ şartı koşuldu!

Depremden sonra aylarca konteynır aradıklarını ancak bulamadıklarını anlatan Nazime Yalçınkaya, gittikleri yerde AFAD ekiplerinin kendilerine konteynır kentte kalmaları şartıyla konteynır vereceklerini söylediğini aktardı. Kanser hastası olması nedeniyle kalabalık yerde kalamadığını ifade etmesine rağmen kendisine ayrı bir konteynır verilmediğini anlatan Nazime Yalçınkaya, “Aylarca biz tek değil kimse konteynır bulamadı. Biz gidip konteynır istediğimizde bize ‘burada kalacaksınız’ şartı koştular. Ben hastalığımı anlattım kalabalık yerde kalamam mikrop kaparım dedim ancak talebim bir yanıt bulmadı. Şimdi burada yaşıyoruz. Daha bir konteynır dahi bulamadık” dedi.

‘Burada iş yaparken çok yoruluyorum’

Çadırın bütün yükünün onun omzunda olduğunu ve çok yorulduğunu söyleyen Nazime Yalçınkaya, “Sabah kalkıyorum işlerimi yapmaya başlıyorum akşama kadar ancak bitiyor. Her şeyim dışarıda olduğu için her zaman dışarıdayım. Elbiselerimi yıkayıp sokakta ipe asıyorum. İnsanın bir evi kalacak bir yeri olmadığında bu oluyor. Tuvaletimiz yok, banyomuzu kendimize yaptık. Dışarıdan suyu yine biz getirdik. Ne desem bilmiyorum artık alıştık bu duruma. Kimse halimizi sormuyor. Herkes unuttu, yalnız kaldık” diye konuştu.

‘Bu kışta buradayız’

Kentteki tozlu ve kirli havanın hastalığını ciddi şekilde etkilediğini ancak elinden gelen bir şeyin de olmadığına yer veren Nazime Yalçınkaya, belediyenin bu süreçte önlem almayıp sulama yapmadığına dikkat çekti. Yaklaşan kışı değerlendiren Nazime Yalçınkaya şu sözlere yer verdi: “Geçen kışta buradaydık şimdi de buradayız. Bu kış çadırın üstüne bir branda daha koyacağız. O şekilde soğuk havaları atlatmaya çalışacağız. Kentte kiralar da çok yüksek fiyatta, o yüzden eve de çıkamıyoruz. Bu kış da bu şekilde geçecek artık daha sonra ne olur bilemem.”