Tedavi edilmeyen depremzedelerin yaraları enfeksiyon kaptı!

Deprem sonrası yardımın gitmediği Mereş'in köylerinde, yaralı olarak enkazından çıkarılan yurttaşlara tedavi uygulanmadı. Sağlık çalışanı Şükran Aydoğan, yaralarda enfeksiyon, morarma veya yanma gibi bulguların görüldüğüne dikkat çekti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Mereş- Mereş'in Bazarcix ilçesinde 6 Şubat günü 7.7 büyüklüğünde gerçekleşen depremin ardından yaşanan şiddetli artçılarla Kürdistan, Türkiye ve Suriye kentlerinde büyük yıkımlar yaşandı. Arama kurtarma çalışmalarının neredeyse hiç yapılmadığı kentlerde halk, dayanışma ile ayakta duruyor. Kentlerden köylere doğru gidildiğinde tablo daha ağırlaşıyor. Bir çok köyede arama kurtarma çalışmasını köylüler yaparken, yaşamını yitirenler defnedildi. Göcük altından yaralı olarak kurtulanlara ise herhangi bir müdahale söz konusu değil.  Tedavisi yapılmayan yaralılar soğuk havaya rağmen dışarda beklemek zorunda. Bir çoğunun vücudunda morluk, yanık ve enfeksiyon oluştuğu görülüyor.

'Tedavi edilmeyen yaralar enfeksiyon kaptı'

İstanbul’dan Mereş'e gelen sağlıkçı Şükran Aydoğan 8 gündür kent merkezi ve köylerinde sağlık desteği veriyor. Kente gelen gönüllü sağlık çalışanları ile gezici bir sağlık ekibi kurduklarını ve her gün iki ekip şeklinde köylere gittiklerini ifade eden Şükran Aydoğan, şimdiye kadar 40’tan fazla köye ulaştıklarını söyledi. Aradan geçen zamana rağmen sağlık ekiplerinin köylere gitmemesi nedeniyle depremzede yurttaşların yaralarının halen açık olduğunu söyleyen Şükran Aydoğan, “Ulaşabildiğimiz en azından acil olan durumlar için dokunabildiğimiz tüm insanlara dokunmaya, yardım etmeye çalışıyoruz. Gittiğimiz ailelerde sadece tedavi amaçlı değil, onlara psikososyolojik açıdan da dokunmaya çalıştık. Şunu diyebiliriz köydekiler ölümün eşiğinde” bilgilerini paylaştı.

'Bazı köylerin ne yolları açılmış ne de yardım gitmiş'

Depremin ardından birçok dağ köyüne halen ulaşılmadığına ve yollarının kapalı olduğuna yer veren Şükran Aydoğan, “Evi enkaz altında kalmayan insanlarda, günlerce açlık ve susuzlukla baş başa bırakıldı ve bu devam ediyor. Açlık ve susuzluğun yanı sıra soğuk havalar da insanları çok zorluyor. Depremden sonra gittiğimiz bazı köylerde yolların dahi daha açılmadığını gördük. Aracımız çıkmadığı için yardımları köyün yakınlarına kadar götürüp geri dönmek zorunda kaldık. Yine 150- 200 kişilik insanların yaşadığı bazı köylerde sadece tek bir çadırın verildiğini gördük” sözlerini kullandı.

'Bize yardım gelmeyeceğini biliyorduk'

AFAD ekiplerinin özellikle Kürt Alevi köylere yardım götürmediğini belirten Şükran Aydoğan, köylerde ki yurttaşların, “Bize yardım gelmeyeceğini bildiğimiz için kendimiz hazırlık yaptık” sözlerini sarf ettiklerini aktardı. Şükran Aydoğan yaşananları şu sözlerle anlattı: “Köylüler enkazlarını kendileri toplamış ve köyün ortasında kurdukları çadırlarda bireysel gelen yardımlarla idare etmişler. Depremin üçüncü günü köye giden AFAD, ihtiyaçlarının olup olmadığını sormak için değil, ölü sayısını öğrenmek için gitmiş. O köye herhangi bir yardım ya da destek gitmemiş. İnsanlar eğer kendi imkânları ile çadır kurmasaydı daha çok insanın vefat edeceğini söylediler.”

'Sağlık ekiplerinin ulaşamadığı çok sayıda köy var'

Bütün köylerde durumun aynı olduğunu ve bir seferberlik ilan edilmesi gerektiğini kaydeden Şükran Aydoğan, yaralı olmayan insanların travmayla başa çıkamadığını söyledi. Köylülerin sağlıklı bir tedaviye ulaşamadığına vurgulayan Şükran Aydoğan, “Köylerde daha çok kafa travmaları vardı. Beşinci gününde kalça kırığı çürüme aşamasında olmasına rağmen, henüz sağlık ekibi ulaşmayan hastalar vardı. 112’yi aradıklarında ise şuan size ulaşamıyoruz denmiş. Bizim kar, dağ ambulanslarımız nerede merak ediyoruz. İlk günden seferberlik ilan edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece İstanbul gelse buraya yeterdi. Bir taş bile kaldırılsaydı yeterdi diye düşünüyorum.  Bir hastamız korkudan uyuyamıyorum yemek yemeyi unuttum dedi. Her an o depremi yaşadığını ve dizlerinin tutmadığını anlattı” şeklinde konuştu.