Kobanêli kadınlar: Bir yandan deprem bir yandan bombardıman

Fırat Bölgesi ve özellikle de Kobanê’ye yönelik Türk devletinin saldırılarını kınayan Kobanêli kadınlar, “İnsanlık deprem kurbanları ve depremzedeler için harekete geçerken, Türk devleti Fırat Bölgesi’nde insanlık suçu işliyor” dedi.

BERÇEM CÛDÎ

Kobanê – Mereş’de 6 Şubat'ta 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde medyana gelen depremler, Amed, Dilok, Meletî, Riha, Semsur, Hatay, Kilis, Adana, Osmaniye, Suriye ile Kuzey ve Doğu Suriye kentlerinde büyük yıkıma neden oldu. Depremin yaşandığı günden bu yana Türk devleti birçok kez Eyn Îsa ve M4 yolunu ağır silahlarla bombaladı. En son 12 Şubat’ta Türk devletinin İnsansız Hava Araçları (İHA),  Kobanê’nin batısındaki Minazê ve Şêx Ebdal köyleri arasında bir sivil aracı bombaladı. Saldırı sonucunda bir yurttaş yaşamını yitirdi. Kobanêli kadınlar, Türk devletinin Fırat bölgesine yönelik saldırılarına tepki gösterdi.

Hem deprem hem saldırı

Kadınlardan Nadiya Hiso, Türk devletine tepkilerini şu sözlerle dile getirdi: “Bilindiği gibi insanlık şuan bir felaketten geçiyor. 8 gün geçmesine rağmen hala enkaz altında binlerce kişi bulunurken, Türk devlet iki gün önce Kobanê'de bir kişiyi katletti.  Bizler bir yandan depremde yaşamını yitirenleri toprağa veriyoruz, diğer yandan Türk devletinin bombalaması sonucu yaşamını yitiren şehitlerimizi uğurluyoruz. Yaşanan kıyametin içinde hala Türk devleti Kürt halkını soykırımdan geçirme siyaseti yürütüyor.”

‘İmkan olsaydı enkazı ellerimizle kaldırırdık’

Deprem nedeniyle büyük bir acının yaşandığını kaydeden Nadiya Hiso, “Birkaç gündür yaşam gözümüzde karardı. Depremde hayatını kaybedenlerden çok etkilendik. O kadar derinden etkilendik ve yüreğimiz acıdı ki; imkan olsaydı o enkazları gidip kendi ellerimizle kaldırırdık. Türk devletinin bu politikalarından şunu anlıyoruz; AKP hükümeti mağdurlarının büyük bir kısmı Kürt olan depremden kaynaklı mutlu. Bu anneler Kürt bölgelerinin Türk devleti tarafından kulak ardı edildiğini söylediği sözlerinden de görülüyor” ifadelerinde bulundu.

‘Türk devletinin uygulamalarına karşı ses çıkarılmalı’

İnsanlık ve özellik de yaşamını yitirenlerin ailelerinin Türk devletinin uygulamaları karşısında sessiz kalmaması gerektiği çağrısında bulunan Nadiya Hiso, son olarak şu sözlere yer verdi: “Kürtler olarak Türk devleti tarafından katlediliyoruz, hedef alınıyoruz ve enkaz altında ölüme terk ediliyoruz. Türk devleti doğayı bile işgal etmiş. Türk devleti yılardır bize verilmesi gereken suyu kesiyor. Bu öyle bir aşamaya geldi ki; doğa sisteminin bile kendi çıkarlarına göre değiştiriyor. Bu yüzden Bakûrê Kürdistan ve Türkiye halklarından Türk devletinden hesap sormaları ve faşist Türk devlet zihniyetini sona erdirmesi çağrısında bulunuyoruz.”

‘Yaraları sarmak yerine İHA’larla saldırıyor’

Türk devletinin depremi siyaset konusuna çevirdiğini belirten Temra Nesan ise, “Deprem olmadan önce Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye'yi işgal etmek amacıyla bir saldırı hazırlığı yapıyordu. Türkiye ve Bakûrê Kürdistan'daki depremde sayısız ölü ve yaralı olmasına rağmen Türk devleti insanları kurtarmak, mağdurlara yaşam imkânı sağlamak yerine İnsansız Hava Araçlar (İHA) ile bize saldırıyor” diye ifade etti.

‘Ölümde bile ayrım yapılıyor’

Türk devletinin her koşulda işgal projesini sürdürdüğünü dile getiren Litfiya Mehmûd, “Türk devleti şimdiye kadar insanlığa karşı uygulamalarını sürdürüyor. O kadar vahşi ve terörist bir zihniyete sahip ki binlerce Türkiye ve Bakûrê Kürdistan yurttaş hayatını kaybetti. Binlercesi enkaz altında, yüzlerce çocuk annesiz ve babasız kaldı. Ancak Türk devleti işgal projelerine devam ediyor. Tüm insanlığın depremzedeler için seferber olduğu bir dönemde Türk devleti insani standartları çiğniyor. Dünya Kürt halkına göz yumup Türk devletinin Kürtleri katledilmesinin önüne geçmiyor. Ölümde bile Kürt ve diğer gruplar arasında ayrım yapmaktadırlar” sözlerine dikkat çekti.