Fariba Barhanzehi: İran’da kadınlar meydanlardan ayrılmıyor

Beluc aktivisti Fariba Barhanzehi, Jina Mahsa Amini’nin katledilişinin ardından kadınların meydanlardan ayrılmadığına dikkat çekerek, “Kadınlar meydanlarda erkeklerle yan yana direniyor ve gün geçtikçe daha da güçleniyorlar” dedi.

ŞAHLA MOHAMMADİ

Haber Merkezi – Beluc aktivisti Fariba Barhanzehi, Jina Mahsa Amini’nin ‘ahlak polisleri’ tarafından katledilişi ve sonrasında İran ve Rojhılatlı kadınlar öncülüğünde başlayan “Jin Jiyan Azadî” ayaklanmasının birinci yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fariba Barhanzehi, “Jin Jiyan Azadî” ayaklanmasının benzersiz bir devrim olduğunu anlattı.

‘Jina hareketi benzersiz bir hareket’

Jina hareketinin benzersiz bir hareket olduğunu ve köklerinin Kürtlerin uzun yıllardır sürdürdüğü mücadele mirasına dayandığını vurgulayan Fariba Barhanzehi, “Jina’nın katledilmesiyle birlikte ülkenin dört bir yanında protesto gösterileri başladı. Geziye çıkan suçsuz ve masum bir kız olan Jina, gezi sırasında İrşad devriye güçleri tarafından katledildi” dedi.

‘Yaşanan acılar ortaktı’

Protestoların Kürdistan halkının İran'a olan öfkesinin de bir yansıması olduğunu belirten Fariba Barhanzehi, şunları ifade etti:

“Kürt halkı ve özellikle kadınlar, İran’da onlarca yıldır çifte ayrımcılığa maruz kalıyorlardı ve Jina’nın ölümüyle kadınlar ayaklandı. Çünkü yaşadıkları acılar ortaktı. Tahran'dan Belucistan'a kadar insanlar sanki kendi kızları katledilmiş gibi üzüntü yaşadılar ve sokaklara çıktılar. Halk küllerinden yeniden doğdu ve bu ateş ülkenin her tarafına yayıldı. Jina’nın katledilmesi ile 15 yaşındaki Beluc çocuğunun Çabahar valisinin tecavüzüne uğraması halkın ve kadınların öfkesini giderek artırdı. Çünkü zaten tüm acıları ve ıstırapları yaşadık. Halk da sokaklara çıkarak taleplerini dile getirdi ve yaşanan suçlardan hükümeti sorumlu tuttu. Ancak hükümet bu taleplere cevap vermedi.”

‘Kadınlar toplumun dışına itilmeye çalışıldı’

Kadınların güçlü olduğunu bildikleri için bu kadar baskı uygulandığını dile getiren Fariba Barhanzehi, “İran İslam Cumhuriyeti politikalarıyla kadınları toplumun dışına itmeye ve ötekileştirmeye çalıştı. İranlı kadınlar her zaman ayrımcılığa uğradı. İran İslam Cumhuriyeti, merkezden uzak bir köşede yer alan Belucistan halkına her zaman ayrımcılık uyguladı ve halkı yoksulluk içinde bıraktı. Halk eğitim imkanlarından da yararlanamadı. Yoksulluk içinde yaşayan bir insan artık daha fazla talepte bulunamaz. Temel ihtiyaçlarını karşılamak için çabalamak zorundadır. Ve yapılmak istenen baskı politikaların amacı da buydu” şeklinde konuştu.

‘Belucistan’da erkekler de ikinci sınıf vatandaş olarak görülüyor’

Belucistan’da sadece kadınlar değil erkeklerin de ikinci sınıf vatandaş olarak görüldüğüne işaret eden Fariba Barhanzehi, “Sonuç olarak insanların sesi duyulmuyordu ve sesimizi yayınlayacak bir medyamız da yoktu. Ama artık teknoloji çok gelişti. İran İslam Cumhuriyeti'nin işlediği suçlarla ilgili videoların çoğu cep telefonlarıyla çekildi. Kanlı Cuma eylemlerindeki devlet suçları da cep telefonlarıyla çekilen görüntülerle belgelendi ve tüm dünyaya yansıtıldı” dedi.

‘İslam Cumhuriyeti’nin sahte yüzü tüm dünyaya gösterildi’

Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi ve 15 yaşındaki çocuğa tecavüz edilmesi olayları ile ‘Kanlı Cuma’ eylemleriyle İslam Cumhuriyeti'nin sahte yüzünün tüm dünyaya gösterildiğini anlatan Fariba Barhanzehi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İslam Cumhuriyeti bize karşı ‘bölücülük’ adı altında katliamlar gerçekleştirdi. Ama başarılı olamayacak. Kürdistan'dan Belucistan'a kadar ittifak kuruldu. Jina katliamının ikinci yılına girdik. İran İslam Cumhuriyeti halkın ayaklanmasından çok korkuyor ve bu yüzden aileleri korkutmaya çalışıyor. Ancak halk ve özellikle kadınlar arasında büyük bir birlik var. Kadınlar meydanlardan ayrılmıyor ve erkeklerle yan yana direniyor, gün geçtikçe daha da güçleniyor. İslam Cumhuriyeti'nin komploları artık etkili olamaz. Kadın ve erkeklerin gelecekte başarılar elde edeceğini ümit ediyorum.”