Beyrut’ta ‘Jin Jiyan Azadî’ ayaklanmasına destek: Direnenlerin yanındayız

İran ve Rojhılat’ta süren “Jin, jiyan, azadî” ayaklanmasının birinci yıldönümü nedeniyle Beyrut’ta oturma eylemi yapan kadınlar, direnen kadınlarla dayanışma içinde olacaklarının mesajını verdi.

SUZAN EBU SAİD

Beyrut - Lübnan'ın başkenti Beyrut’ta bir araya gelen sivil toplum örgütleri, feminist dernekler ve aktivistler, Jina Mahsa Amini’nin katledilişi ve sonrasında İran ve Rojhılat’ta başlayan “Jin, jiyan, azadî” ayaklanmasının birinci yıl dönümü nedeniyle oturma eylemi ve basın açıklaması yaptı. Dün gerçekleştirilen eyleme, Lübnan'ı Kurtarın grupları, Sedir Devrimi için Küresel Konsey, Noon Feminist Hareketi, bağımsız kadın aktivistler ve muhalif gruplar katıldı.

‘Zulme uğrayan tüm kadınlarla dayanışma içindeyiz’

Eylemde, İran rejiminin uyguladığı baskıları ve şiddeti kınayan pankartlar açıldı. Açıklamada konuşan Sedir Devrimi için Küresel Konsey yöneticisi ve Direniş Kadınları Grubu’nun üyesi avukat Regina Kantara, İranlı yetkililerin kadının rolünün sadece erkeğe, aileye ve eve hizmet etmekle sınırlandırıldığını belirterek, "Lübnan'da, İran'da, Irak'ta, Yemen'de, Suriye'de zulme uğrayan tüm kadınlarla dayanışma içindeyiz” dedi.

‘Tüm dünya ayağa kalkmalı’

Uluslararası toplumun İran halkının maruz kaldıklarına karşı sessiz kaldığını belirten Regina Kantara, neden rejimin hala yürürlükte olduğunu, adaletin neden hâlâ sağlanamadığını sordu. Regina Kantara, "Kadınlara düşman olan, hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakan İranlı yetkililere karşı tüm dünya ayağa kalkmalı" diye konuştu.

‘Kadınlar mücadeleyi sürdürmeli’

Sedir Devrimi İçin Küresel Konseyi üyesi aktivist Pascal Nohra da, Beyrut'ta düzenlenen oturma eylemiyle İran'da baskı ve zulüm gören kadınlarla dayanışmalarını ifade ettiklerini söyledi. Pascal Nohra, Birleşmiş Milletler'in (BM) kadın güvenliği ve barışıyla ilgili 1325 sayılı kararını hatırlatarak, “Kadınlar ülke yönetimine ilişkin tüm kararlarda yer almalı. Kadınlar özgürlüklerine kavuşuncaya kadar mücadeleyi sürdürmeli” dedi. Pascal Nohra, şunları kaydetti:

“Başörtüsü takma zorunluluğu kaldırılmalı. Başörtüsü takmak veya takmamak kişisel bir özgürlük olarak kabul ediliyor. İranlı yetkililerin Hizbullah aracılığıyla Lübnan işlerine müdahalesini, eylemcilere ve gazetecilere suikast düzenleyerek Lübnan'daki özgürlük taleplerini bastırmasını da kınıyoruz.”

‘Ayaklanmanın aylarca sürdüğünü unutmamalıyız’

Aktivist Zeina Youssef ise, kadınların baskı altına alınmasına ve zulmedilmesine “artık yeter” diyerek,  İran'da kadınlara yönelik baskı ve kısıtlamaların kaldırılmasını istedi. Noon feminist grubunun üyesi aktivist Nawal Al-Maoushi de, özgürlüğün demokratik bir toplumun temeli olduğunu vurgulayarak, insan haklarını savunmaya devam edeceklerini söyledi. İran ve Rojhılat Kürdistan'da kadınların öncülük ettiği halk ayaklanmasına ilişkin Nawal Al-Maoushi, "İktidarda kalabilmek için baskının en ağır biçimlerini uygulayan bir ceza rejimi karşısında bu ayaklanmanın aylarca sürdüğünü unutmamalıyız. Küresel destek elde edebildi ve kadınların cesaretini ve mücadele etme yeteneklerinin boyutunu gösterdi” değerlendirmesinde bulundu.

‘Ayaklanma köklü dönüşüme yol açtı’

Kadın Yaşam Derneği Başkan Yardımcısı Hanan Osman da, Jina Mahsa Amini'nin katledilmesinin ardından başlayan halk ayaklanmasının kadınların gerçekliğinde köklü bir dönüşüme yol açtığını ve kadınların bu değişim sürecinin ana itici gücü haline geldiğini söyledi.

‘Özgürlük direnişçilerinin yolunu takip edeceğiz’

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Meclis Üyesi Mayada Oria Orabo, İran yetkililerinin halklara yönelik zulmünü kınayarak, köleliğe ve toplumu felç eden erkek zihniyetine karşı özgürlük direnişçilerinin yolunu takip edeceklerinin sözünü verdi. Mayada Oria Orabo, İran ve Rojhılat Kürdistan’da kadınlara yönelik zorunlu başörtüsü uygulamasını da kınayarak, bunun kişisel özgürlüklere yönelik bir saldırı olduğunu kadın haklarına ilişkin uluslararası yasalar ve anlaşmalarla bağdaşmadığının altını çizdi.

Kürt aktivist Dilan Hassan da genç Kürt kadını Jina Mahsa Amini'nin katledildiği saldırının sadece Kürt kadınına yönelik bir saldırı olmadığını belirtti. Dilan Hassan, “Kadınların fikirlerinden, inançlarından, milliyetlerinden, giyimlerinden dolayı haksızlığa ve zulme maruz kaldıklarını gördükçe üzülüyorum" dedi.