Siyasetçi Reem Farahat: Cinsiyet eşitliğine dayalı politikalar desteklenmeli

Siyasetçi Reem Farahat, Filistinli kadınların uzun yıllardır verdiği siyasete katılım mücadelesinin eril zihniyet tarafından engellendiğini söyleyerek, cinsiyet eşitliğine dair politikaların desteklenmesini istedi.

NAGHAM KARAJEH

Gazze – Filistinli kadınlar, 1929 tarihinden bu yana siyasette yer alıyor. Ancak gelinen aşamada kadınların siyasi partilerde liderlik pozisyonlarına ulaşmadığı görülüyor. Seçim süreçlerinde belirlenen listelerde kadınların oranı yüzde 20’yi geçmezken, seçim bölgelerinde ise kadınların varlığı neredeyse yok denecek kadar az. Merkez Konseyinin, devlet yapılarında kadın kotasının yüzde 30'a çıkarılması kararını onaylamasına rağmen ataerkil sistem ve partizan kültür nedeniyle karar kısmen uygulanabiliyor. 

‘Siyasi temsilde büyük bir boşluk bulunuyor’

Siyasetçi Reem Farahat, kadınların siyasete katılımına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Filistinli kadınların, özgürlük, adalet ve haklarının güvence altına alınmasına ilişkin verdiği mücadelede farklı şekillerde şiddete maruz kaldıklarını belirten Reem Farahat, “Kadınların rolünü ve siyasi katılımını marjinalleştiren geleneksel kültür nedeniyle Filistin'de cinsiyetler arasında siyasi temsilde büyük bir boşluk bulunuyor. Kadınlar aynı zamanda aile ve aşiret kısıtlamaları ile etkili katılım ve varlıklarını reddeden sosyal zorluklarla da karşı karşıya kalıyor” dedi.

‘Kadınların tüm hakları tanınmalı’

Kadınların siyasete katılımının, uluslararası sözleşmeler ve bunları onaylayan yasalar ve politikalar çerçevesinde etkinleştirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Reem Farahat, “Kadınlar ayrımcılığa uğramadan tüm hakları tanınmalı, eşitlik sağlanmalı. Kadınların iradelerini ortaya koyabilmesi sağlanmalı ve siyasete dahil olmalılar. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, kadınların rollerini oynamalarına, özerklik kazanmalarına, sosyal, ekonomik ve politik statülerini geliştirmelerine olanak sağlıyor.”

‘Sivil toplum kuruluşları bürokratik yapılara dönüştü’

Reem Farahat, sivil toplum kuruluşlarının bürokratik yapılara dönüşerek kadın hareketleri ile aralarında mesafe yarattığını belirterek, bu durumun Filistinli kadınların karar alma mekanizmalarında yer almasını olumsuz etkilediğini söyledi. 56’ncı maddenin cinsiyet ayrımı yapmadığını ve kadınların uluslararası organlarda yer almasına izin verdiğini hatırlatan Reem Farahat, şunları aktardı:
“Seçim kanunu 1995'te çıkarıldı ve buna göre kadınlar yasama ve yürütme organlarında yer aldılar. Cumhurbaşkanlığı Konseylerinde katılımcı oranı toplam seçmen sayısının yüzde 49'una ulaştı. Ayrıca 1998 yılında çıkarılan Eğitim Kanunu'nun tüm eğitim kademelerinde öğrenme olanağına sahip olması ve bunu garanti altına alan 4’üncü maddesi iş garantilerini düzenliyor.”

‘Feminist vizyonla yasa değişiklikleri için çalışmalar yapılıyor’

Kadın kurumlarının, kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hakları için toplantılar, çalışmalar, yayınlar ve çalıştaylar düzenlediğini dile getiren Reem Farahat, bu kurumların feminist vizyon doğrultusunda yasaların değiştirilmesi konusunda çalışmalar yaptığını anlattı. Reem Farahat, “Kadın kuruluşları, Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve İş Kanunu gibi kanunlarda değişiklik yapılması, evlenme yaşı, nafaka, velayet, barınma, miras, namus cinayeti ve diğer konularda alternatif öneriler sunulması için çalışmalar yaptı. Söz konusu çalışmalar, uluslararası sözleşmelere uygun olarak yapıldı” dedi. 
Kadınların mücadelesi sonucu siyasi katılımını doğrudan etkileyen kalkınma planlamalarıyla ilgili yasalar çıkarıldığını anlatan Reem Farahat, “Zayıf ve korunmasız kadın gruplarına yönelik açık bir ihmal bulunuyor. Bu politikalara karşı Yasama Konseyi'ne daha adil düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunan yürüyüşler yapıldı. Adil yasalar için, reform ve değişimi destekleyen birçok kamuoyu araştırması yapıldı” diye konuştu.

‘Tartışmalara kadınların aktif katılımı sağlanmalı’

Cinsiyet eşitliğine dayalı politikaların desteklenmesini isteyen Reem Farahat, şu taleplerde bulundu: “Üst düzey liderlik pozisyonlarında ve karar alma pozisyonlarında kadınların temsilinin sağlanması, kadınlar için güvenli bir ortamın yaratılması gerekiyor. Siyasi diyaloglara ve tartışmalara kadınların aktif katılımının sağlanması için kanunların hazırlanmasını istiyoruz. Siyasi eylemler bazı hassas kadın gruplarının ihtiyaçlarını karşılamamıştır. Çünkü bu grup kapalı bir çevreye hapsedilmiş, katılımdan, deneyim alışverişinden, siyasi, ekonomik ve kültürel haklardan faydalanmaktan mahrum bırakılmıştır.”