EŞİK’ten Adalet Bakanı’na: Medeni Yasa’yı silme yetkisini nereden buluyorsunuz?

EŞİK, Adalet Bakanının Medeni Yasa’yı hedef alan sözlerine karşı “Eşit yurttaşlığın güvencesi olan Medeni Yasa’yı silme yetkisini nereden buluyorsunuz?” diye sordu.

Haber Merkezi- Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un 31 Ağustos’ta yaptığı konuşmada “Aile hukukunu sil baştan ele alacağız” sözlerine tepki gösterdi. EŞİK, bakanın 16 Ağustos’taki “Bilim Komisyonumuz şu anda çalışıyor. Aile Hukukunu toptan ele alacak bir düzenlememiz söz konusu olacak” sözlerinin ardından 31 Ağustos’ta söyleminin dozunu artırarak, “Aile hukukunu sil baştan ele alacağız” dediğini hatırlatarak, “Biz de tekrar soruyoruz, ne hakla?” dedi.

‘Sil baştan yazmaya kalkışmak hukuk devleti ilkelerine açık savaş açmaktır’

Açıklamada, “Boşanan kadının yoksulluk nafakasını sınırlamak, aile arabuluculuğu adı altında kadınlara karşı şiddeti daha da körüklemek, boşanmaları hızlandırma söylemi ile erkekler için boş ol sistemi getirerek kadınları ve çocukları beş kuruş nafaka bağlamadan aile konutundan atmaya kalkışmak yetmemiş belli ki Medeni Yasa’ya toptan karşı olduklarını açıklıyorlar” denilerek, Medeni Yasa’yı sil baştan yazmaya kalkışmanın, anayasal laiklik ve hukuk devleti ilkelerine açık bir savaş açmak demek olduğuna dikkat çekildi.

‘Medeni Yasa ve laik, eşitlikçi aile hukuku eşit yurttaşlık güvencesidir’

Medeni Yasa’nın bu iktidarın zihniyeti ile yeniden yazmaya kalkışmanın ailenin büyük önem taşıdığı tüm toplumsal düzene ve Cumhuriyet’in temeline karşı bir saldırı olduğunun kaydedildiği açıklamada, “Medeni Yasa ve laik, eşitlikçi aile hukuku; seküler dindar, genç yaşlı, yoksul zengin, köylü kentli, A partili B partili fark etmeksizin bu ülkede yaşayan herkesin, kadın, erkek, çocuk hepimizin eşit yurttaşlık güvencesidir” denildi.

‘Dini hukuka geçişin önü açılmak isteniyor’

Dini hukuka geçişin önünün açılmak istendiğini, herkesin tüm kişilik haklarının tehdit altında olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “EŞİK Platformu olarak açıklamalarımızda sık sık vurguladığımız üzere, nafaka hakkının sınırlandırılması, boşanmanın kolaylaştırılması, aile arabuluculuğu gibi konuları, hiçbir veriye dayanmayan çeşitli gerçek dışı argümanları kullanarak gündeme getirmenin arkasındaki asıl amaç Medeni Yasa’yı devre dışı bırakmaktır. Adalet Bakanı’nın açıklamaları da bu amacı artık açıkça ortaya koymaktadır. İktidarın Medeni Yasa’ya müdahalesi, belli bir dinin belli bir mezhebinin yorumuna dayanan hukuk sistemine geçişin en önemli adımı olacaktır” diye kaydedildi.

‘Kadınları içinde şiddet olan evlilikleri sürdürmeye hizmet edecektir’

İktidarın boşanmanın kolaylaştırılması dediği şeyin erkeklerin kadın ve çocukların her çeşit nafaka, tazminat, aile konutu, eşit mal paylaşımı gibi haklarını gasp etmesinin yolunu açmak olduğunun vurgulandığı açıklamada şöyle denildi:

“Bu yolun sonu da erkeklerin üç kez ‘boş ol’ diyerek kadın ve çocukları kapı önüne koyabildiği Medeni Yasa öncesi dini hukuk sistemine geri dönmektir. Aile arabuluculuğu ise, kadınları dini ve geleneksel ataerkil baskı araçları kullanarak, içinde şiddet olan evlilikleri sürdürmeye ya da velayet ve ekonomik haklarından vazgeçerek boşanmaya zorlamaya hizmet edecektir. Din görevlilerine istihdam alanı açmanın bir yolu ve tüm aile ilişkilerinin dine göre düzenlenmesinin aracı olacağı da son derece açıktır.”

‘En etkin karşı çıkış hemen şimdi ortaya konulmalı’

Medeni Yasa’nın, eşitlikçi aile yapısının, eşit yurttaşlığın, laik yaşam tarzının, toplumsal ortaklığın ve barışın güvencesi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “İktidarın Medeni Yasa’dan dini hukuka geçişin önünü açacak değişiklikler yapmasına izin verildiğinde, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere hiç kimsenin hukuk güvenliği kalmayacaktır” diye belirtildi. Kişilik haklarının kolaylıkla ihlal edilebileceği, eşitsizliklerin güçlüler lehine pekiştirileceği, zaten tahrip edilmiş olan laik hukuk sisteminin bütünüyle terk edileceği bu yolun açılmasına en geniş, en etkin karşı çıkış hemen şimdi ortaya konulması gerektiğine işaret edilen açıklamada, “Bu konu, tek tek kurumların, medyanın ve özellikle de siyasi partilerin kendi gündemlerine yoğunlaştıkları gerekçesiyle göz ardı edebilecekleri bir konu değildir, siyasilerin ünlü deyimiyle bir beka yani var olma sorunudur” denildi.

‘Hiçbir kadın bu ateş çemberinin dışında kalamayacak’

Hiçbir kadının bu ateş çemberinin dışında kalamayacağına işaret edilen açıklamada, “Gelir adaletsizliği, yoksulluk ve eşitsizlik derinleştiriliyor. Ülkede yaşanan bu ağır bunalımı da fırsata çevirmeye çalışan iktidar, bütün kadınları ve kadınların bütün haklarını ‘kendinden gördüğü – görmediği’ kadın diye ayırmaksızın hedefe koymuş durumda” diye ifade edildi. Medeni Yasa’nın sağladığı hakların bir bütün olduğuna işaret edilen açıklamada, “Sadece nafaka değil, kadınların izin almadan çalışma hakkı, yerleşim yerini izin almadan belirleme hakkı, aile konutunu birlikte seçme hakkı; mirasta, mülkiyet hakkında, evlilik içi edinilen malların paylaşımında, evlilik birliğini yönetmede, evlat edinmede, velayette veya vasi olmada eşitlik gibi yasa önünde eşitliği sağlayan tüm hakları tehlikededir” diye kaydedildi.

‘Herkese soruyoruz başka ne yapılması söylenmesi gerekiyor?’

Açıklamada, ülkede adalet, eşitlik, özgürlük, huzur ve barış isteyen, haklara saygılı, şiddetsiz ve demokratik bir yaşamdan yana olan herkese şu sorular yöneltildi: “

“Kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’ların tıpkı Afganistan ve İran’da olduğu gibi nefes almasının dahi yasaklanacağı bir noktaya doğru hızla sürüklendiğimizi görmek ve bunun hayati önemine göre davranmak için başka ne yapılması ve söylenmesi gerekiyor? Ataerkil sistemin bütün baskı araçlarını dini kullanarak perçinlemenin ‘Türkiye Yüzyılı’ hayalinin bir parçası olduğunu, bunun ülkenin bütün yakıcı sorunları kadar hayati önemde olduğunu bugün değilse ne zaman kabulleneceğiz? Hiçbir koşul öne sürmeden, hiçbir öncelik hiyerarşisi yapmadan ve birlikte mücadeleyi öteleme gerekçesi üretmeden ortak ve etkili bir karşı duruşu sergilemenin vakti gelmedi mi? Muhalif siyasi partilerin, yerel seçimlerden önce Medeni Yasa’nın ve Anayasa’nın virgülüne dahi dokunulmaması için en geniş işbirliğini kurması önümüzdeki en önemli demokrasi sınavı değil mi?”

‘Bu mücadele sadece kadınları ilgilendirmiyor’

Kadınlar olarak uzun zamandır bu tehlikenin farkında olduklarının belirtildiği açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Özellikle son üç yılda çok geniş yelpazeden kadınların buluştuğu EŞİK Platformu’nda etkin bir mücadele ortaya koyduk. Ne her gün kadına karşı artan şiddet ve ayrımcılık ne de seçim sonuçları nedeniyle yılgınlığa düşmedik ve asla vazgeçmedik. Ancak bu mücadele sadece kadınları ilgilendirmiyor. Yaşam için, özgürlük için, eşitlik için laiklik ilkesini özel hayatta güvenceye altına alan, seküler bir yaşamı hepimiz için mümkün kılan Medeni Yasa’yı savunmak zorundayız. Başta muhalefet partileri olmak üzere herkesi göreve ve sorumluluk almaya çağırıyoruz. Medeni Yasaya Dokunma, Uygula! Anayasayı Uygulamayanlar Anayasa Yapamazlar!”