Semsûr’da yaşamı depremzede kadınlar kuruyor

Depremin büyük yaralar açtığı Semsûr’da kaybettiklerinin yasını dahi tutamayan kadınlar aileleri için, soğuk hava, açlık ve temiz su için mücadele ediyor.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Semsûr- Mereş merkezli iki depremin üzerinden 18 gün geçti. İki haftayı geride bırakan deprem binlerce insanın yaşamını yitirmesine, milyonlarca insanın da evsiz kalmasına neden oldu. Depremin en ağır hissedildiği kentlerden biri olan Semsûr’da binlerce insan ilk üç gününü sokaklarda ya da araçlarda geçirdi. Gelen yardımlarla birlikte çadıra yerleşip bir düzen oluşturmaya çalışan yurttaşlar, vakitlerinin çoğunu dışarıda geçirirken, sadece uyumak için çadırları kullanıyor.

Kadınlar yaşamı kurmaya çalışıyor

Şebeke suyunun kesik olması nedeniyle halen temiz suya ulaşamayan yurttaşlar, yemek ve hijyen ihtiyaçlarından da mahrum kaldı. Temiz tuvalet, su ve pede ulaşamadıkları için idrar yolu enfeksiyonu hastalıkları ile karşı karşıya kalan kadınlar, ekstra çadır temizliği, zor koşullarda yemek yapma ve çocuklara bakma görevini de üstleniyor. Kadınlar, sabah erkenden kalkıp yaşamı örmeye çalışırken, yaşadıkları travmalara dair ise destek alamıyor.

Çamaşırlar leğenlerde yıkanıyor

Binbir zorlukla mücadele eden kadınlar gün içinde bir an olsun yerinde durmuyor. Köyde yaşayan kadınlar sabah kalktıktan sonra ekmek pişirip çeşmeden su taşıyarak saatlerini geçirirken, kent merkezinde yaşayan kadınlar ise depolardan su doldurup sobalarda kaynattıkları sularla yemek pişirip çay yapıyor. Depo suyu dışında bir su kaynağının olmadığı merkezde kadınlar çamaşırlarını ve kişisel temizliklerini kazanlarda kaynattıkları sularla sağlıyor. Günlerdir duş alamayan kadınlar üst üste biriken elbise ve bulaşıkları saatlerce leğenlerde yıkayıp temizlemek zorunda kalıyor. Toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle çadırdaki bütün işleri de yapan kadınlar depremin zorluğunu iki kat daha fazla yaşıyor.

‘Su yok bulaşık çıkmasın diye öğün atlıyoruz’

Depremde evleri yıkıldıktan sonra çadıra geçen ve küçük bir çadırda 8 kişi kaldıklarını söyleyen Ayşe Eroğlu, “Halimize bak hele. Lavabo sıkıntısı, banyo sıkıntısı her şey var. Hava soğuk olduğu için rahat uzanamıyoruz. Burada 8 kişi üst üste kalıyoruz hepimiz. Bize konteynır verseler çok iyi olur. Gün boyu yemek derdiyle uğraşıyoruz sabah kahvaltı akşam yemek. Öğlen bulaşık kirlenmesin su yok diye yemek yemiyoruz. Bir öğünü yemek yemeden geçiriyoruz. Çok sıkıntı çekiyoruz. Çadırda kalmak da çok zor. Su yok. Kendi çabamızla gelen hazır sularla her şeyi yapıyoruz. Su olmadığı için elbise de yıkayamıyoruz. Köyde olduğumuzda kazan kaynatıyor o şekilde elbiseleri yıkıyoruz. Kadınlar çok iş yapıyor tabi erkekler ne yapıyor. Yatak kaldır indir yemek çamaşır her işi biz yapıyoruz” diye konuştu.

‘Yemesen yıkanmasan olmaz ama bunların hiç birini yapamıyoruz’

Evi yıkıldığı için çadırda kalan Hanım Yılmaz ise elektrik ve su olmamasına tepkili. Hanım Yılmaz, su taşıyarak yıkadığı bulaşıkların başında konuşmaya başlıyor: “Eskiden her dakika bulaşık yıkıyorduk. Şimdi günde iki kere yıkadığımızda dua ediyoruz neden çünkü su yok. Evimiz yıkıldı, günümüz bu. Susuzlukla bu işlerle uğraşıyoruz. Çadırda ne yapacaksın? Ne yememiz ne yatmamız ne oturmamız hiçbir şey düzgün değil. Her işi kadın yapıyor, yemesen, yıkanmasan olmaz. Ama bunların hiç birini yapamıyoruz. Oturup ağıt yakıp ağlıyoruz. Ne yapalım? Deprem anında ölümden döndük o binadan nasıl çıktığımı hala bilmiyorum.”

‘Çocuklar çadırda donmasın diye şehir dışına çıktılar’

İlerleyen yaşı nedeniyle eşiyle birlikte bir çadırda soba önünde kalan Rabia Çetin ise, “Burada ilk gece bütün mahalle tek bir çadırda kaldık. Dört gün boyunca tek bir çadırda soğuktan donmamak için hep birlikte uyuduk. Ölmemek için her an yan yanaydık. Benim torunlarım burada soğuktan donmasınlar diye şehir dışına çıktılar. Şimdi de ben ve eşim burada bir çadırda yaşıyoruz. Bu çadırı da bize hemşire olan kızım gönderdi. Yoksa dışarıda soğuktan donardık. Yemeği de suyu da bize komşularımız getiriyor” dedi.

‘Sabah akşam su taşıyıp yemek yapıyoruz’

Kent merkezine bağlı Kom (Yayladamı) köyünde yaşayan kadınlar ise kesik sular nedeniyle köy çeşmesinden çadırlara kova kova su taşıyor. Hem yemek yem temizlik için her gün su taşıyıp çalışan kadınlar banyo yapmak istediklerinde ise taşıdıkları suları kazanda kaynatıyor. Köylülerden Türkan Çelik şunları söyledi:  “Gün boyu yemek yapıyoruz su yok diye çeşmeden su taşıyoruz. 40 kişiye sabah akşam yemek hazırlıyoruz. Suları çeşmeden taşıyıp ocakta ısıtıyoruz. Merkezdekilerde içme suyundan yemek yapıp temizlik yapıyor. Biz de böyle sabah başlayıp akşama kadar çalışıyoruz. Sabah ekmek açıyoruz akşam da ekmek açıyoruz. Hep çalışıyoruz.”

‘Günlerdir banyo yapamıyoruz’

Son olarak konuşan Yayladamı sakinlerinden Nuriye Çelik ise, “Su yok elektrik yok perişan oluyoruz. Sıcak su olmadığı için ne duş alabiliyoruz ne de çamaşır yıkabiliyoruz. İşimiz çok zor. Deprem oldu buralarda perişan olduk. Ne yapacağımızı bizlerde bilmiyoruz. Çadırda çok zorluk çekiyoruz. Günlerdir su yok diye banyo yapamıyoruz. Yapmak istesek de nasıl yapacağız. Ne diyim çok zor çok” şeklinde konuştu.