Semsûr’da çadırlar su altında: Elektrik yok, yakacak yok!

Depremin ardından yağmur ve fırtınayla mücadele eden Semsûrlu kadınlar, “Her yağmurda aynı şeyler. Ne çadır veriyorlar ne yardım ediyorlar” sözleriyle yaşananlara isyan etti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Semsûr- Mereş merkezli depremin ardından binlerce insanın yaşamını yitirdiği Semsûr’da kötü hava koşulları durumu daha da zorlaştırdı. Yağan sağanak yağış sonrası çadırlar su altında kalırken, fırtınadan dolayı elektriklerin de kesilmesi mağduriyetleri katmerleştiriyor.

Kırsal alanda sel meydana gelirken, can kaybı yaşanmadı. Kısıtlı eşyaları da sular altında kalan yurttaşlar, depremden bu yana neredeyse defalarca mağdur edildiklerini söylerken ne AFAD ne de belediyeden kimseyi görmediklerini ifade etti. 

‘Biz çadırda oturuyoruz altımızdan su geçiyor’

“Her yağmurda bu çadır böyle oluyor. Soğuktan yağmurdan ne suyu boşaltabiliyoruz ne de bir şey yapabiliyoruz” diyen depremzede Star Gezer, depremde evinin yıkıldığını dile getiriyor. Star Gezer, “Evimiz yıkıldı çocuklarımız öldü, Adıyaman yok oldu. Adıyaman diye bir şey kalmadı. Ne odun kaldı ne de yakacak bir şey. Çocuklarımızla bu soğukta çadırda oturuyoruz. Altımızdan da su geçiyor. Hiçbir sene böyle fırtına olmazdı başımıza gelmeyen şey kalmadı” şeklinde konuşuyor. 

‘Bir şey değişmiyor’

Suna Gözek de usanmadan çadır ve çevresini temizliyor ama sonuç aynı. “Her yağmurda aynı rezaleti yaşıyoruz. Sabahtan beri bu çadırı temizliyorum çevresini düzeltiyorum ama yine de bir şey değişmiyor. Çadırda iki tane ikizim var bu soğukta orada kalıyorlar. Küçücük çadırlar veriyorlar onlarda damlatıyor. Etrafa bak ıslanmayan yer kalmamış. Hep aynı şeyler” diye konuşan Suna Gözek çaresizliğini ifade ediyor.     

‘Her yağmurda böyle rezil oluyoruz’

Sevda Gezer 3 engelli çocuğuyla depremin ardından çadırda yaşam mücadelesi veriyor. Yağmurun başlamasıyla birlikte çadırını su bastı. Yastık, yorgan, kendilerini ısıtacak ne varsa ıslak. Sevda Gezer de yaşananları şu sözlerle özetliyor: “Çok zorlanıyoruz. Akşam çadırı su bastı. Ne yastık ne yorgan ne de bir şey kaldı; hepsi ıslandı. Her yer ıslandı. Zar zor çadıra giriyoruz. Ne kömür kaldı ne de odun. Her yağmurda biz korkuyoruz. Sel gelince çocuklarım korkuyor. Çadır her yağmurda sırılsıklam oluyor. Her yağmurda böyle rezil oluyoruz. Çocuklarımı battaniyeye sarıyorum ki ıslanmasınlar. Sadece ben değil bütün komşularım bu halde hepsi bunu yaşıyor. Ne belediye ne devlet kimse uğramadı. Kimsenin uğradığını görmedik.”

‘Hep mi böyle olacak bu?’

Fatma Can’ın da depremde evi yıkıldı ve gidecek bir yerinin olmadığını dile getiriyor. “Yağmur yağdığında çadırın her yerinden su geliyor. Zorlanıyoruz su kesiliyor, elektrikler kesiliyor, odun kalmıyor. Bizler rezil oluyoruz. Ev istiyoruz ama arıyoruz bir kiralık ev bulamıyoruz.  Hep mi böyle olacak bu?” diye soran Fatma Can, “Geçen yağmurda benim kızımın çadırı su doldu. On gün boyunca biz orayı kurutamadık kızım on gün boyunca çadırda kalamadı. Daha yeni kurudu sonra bugün de yağmur yağdı yine ıslanacak. Perişan oluyoruz bu yağmurlarda. Dışarı gidiyoruz bulaşık yıkayıp çadıra dönene kadar sırılsıklam oluyoruz. Evim yıkıldı gidecek bir yerde yok. Ne yapacağız biz de bilmiyoruz” sözleri ile yaşadıklarını özetliyor.