Oğlunun kemikleri kutu içinde verilen Nuriye Turan: Yapılanları unutmayın

Oğlunun cenazesi Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılıp İstanbul’a götürülen ve 2 yıl sonra bir kutu içerisinde kendisine verilen Nuriye Turan, “Kemiklerimizden bile korkuyorlar” diyerek, yapılan zulmün hiç unutulmayacağını söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU  

Bedlîs- Kürdistan’da savaş yıllardır aynı şiddetle devam ederken, ölülere yönelik devlet tarafından geliştiren işkence ise aynı vahşetle sürdürülüyor. En son Erzirom’dan gelen bir görüntü savaşın kirli yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Sêrt’te 2020 yılında yapılan hava saldırısında 5 arkadaşıyla birlikte yaşamını yitiren HPG’li Yılmaz Uzun’un (Tolhildan Tekman) kemikleri 3 yılın ardından ailesine bir kutu içerisinde teslim edildi. Yurttaşlar ve insan hakları savunucuları devleti yaşanan bu vahşete son vermeye çağırırken, aynı zamanda bu konuda güçlü bir tepkinin yükselmesini de istiyor. Son yaşanan vahşetin bir benzeri de 2017 yılında Garzan Mezarlığı’nda yaşandı. O günlerin tanıklarından Nuriye Turan, “Kemiklerimizden bile korkuyorlar” diyerek yapılan saldırıların kabul edilemez olduğunu anlattı.  

Kaldırıma gömüldüler 

Bedlîs’in (Bitlis) Oleka Jor Mahallesi’nde (Yukarı Ölek) bulunan Garzan Mezarlığı, 8 ile 17 Aralık 2017 tarihleri arasında saldırıya uğrayarak yıkıldı. Mezarlıkta bulunan ve PKK’lilere ait 310 cenaze 19 Aralık tarihinde mezarlıktan çıkarıldı. Uzun süre nereye götürüldükleri bilinmeyen cenazelerin, 2 Ocak 2018’de Bitlis Valiliği tarafından yapılan açıklamayla İstanbul Adli Tıp Kurumu'na (ATK) götürüldükleri öğrenildi. DNA örneği veren bazı aileler cenazelerini teslim alabildi. Kilyos’ta bulunan kimsesizler mezarlığından cenazelerini alan aileler, yakınlarının bir kaldırıma kutu içerisinde defnedildiği bilgisini paylaşmıştı. 

Dört defa toprağa verildi! 

Garzan’dan alındıktan sonra Kilyos’ta bulunan kimsesizler mezarlığına defnedilen cenazelerden biri de Fedakâr Turan’a aitti. 1975 doğumlu Fedakâr Turan, 1993 yılında PKK’ye katıldı. Aynı yıl çıkan bir çatışmada yaşamını yitiren Fedakâr Turan’ın cenazesine, insanlık dışı işkenceler yapıldı. Engellemeler nedeniyle ilk olarak köy mezarlığına defnedilen Fedakâr Turan’ın cenazesi 12 yıl sonra 2015 yılında Garzan Mezarlığı’na getirilip defnedilir. Defnedilmesinden iki yıl sonra Garzan Mezarlığı’nın yıkılmasıyla İstanbul’a götürülen cenaze burada da 2 yıl kaldı. Verdikleri mücadele sonunsa aile cenazesini Aralık 2019 tarihinde bulup teslim aldı. Cenazelerini bir kutu içerisinde aldıklarını ve kemiklerini tek tek tabuta yerleştirdiklerini belirten Anne Nuriye Turan, “Ne Nemrut ne de diğerleri bunlardan daha zalim değildi” dedi. 

İlk andan son güne kadar hep yasakla karşılaştı! 

O günlerde yaşadıklarını, “Ne desem ne anlatsam az kalır” sözleri ile özetleyen Nuriye Turan, oğlunun yaşamını yitirdiği yıl askerlerin engellemesi ile cenazelerini merkeze getiremediklerini ve olduğu köyde defnetmek zorunda kaldıklarını söyledi. Nuriye Turan konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Çocuklarımızın cenazesini o zaman atlarla getirdik. Devlet ‘onlar terörist’ deyip mezarlığa getirmemize izin vermedi. Biz de en yakın köye defnetmek zorunda kaldık. Defnederken bile etrafımız ablukadaydı.  Yıllarca oğlumun cenazesi orada köyde kaldı. Daha sonra arkadaşları cenazeyi alıp Garzan’a götürdü.”  

‘Yıllarca mücadele ettim’ 

Garzan’ın yıkılmasının ardından yıllarca mücadele ederek, oğlunun cenazesini aradığını ve birçok kez kan örneği verdiğini anlatan Nuriye Turan, “Kepçelerle Garzan’ı yıkıp cenazelerimizi çıkardılar. Hepsini torbalara koyup yönünü İstanbul’a çevirdiler. Biz cenazelerin burada morgda olduğunu sanıyorduk, İstanbul’da olduğu hiç aklımıza gelmezdi. Bize daha sonra gelin kan verin deyince bende 4 ya da 5 kere gidip kan verdim. Tek başıma savcının yanına gidiyordum. Bir yılın sonunda kan örneğim çıkınca oğlum gidip İstanbul’dan cenazemizi getirdi. Ondan sonra da kimsenin cenazesi gelmedi. Hala bir sürü cenaze orada Kilyos’un kaldırımında gömülü. Orada bir yer açıp üstüne tahta koyup cenazeleri oraya koymuşlar. Orada 50 cenaze bile çıkmadı hepsi orada Kilyos’ta kaldı” dedi.  

‘Elimize bir kutu verip ‘bu oğlunuz’ dediler’ 

DNA örneğinin iki yıl sonra ortaya çıkmasıyla oğlunun cenazesini aldığını söyleyen Nuriye Turan, o günlerde mezarlığı ablukaya alan polislerin mezar kazmalarına dahi izin vermediğini dile getirdi. Ailelere verilen kutunun aynısının eline tutuşturularak, “Oğlun bu” denildiğini anlatan Nuriye Turan ardından yaşananları şu sözlerle anlattı:  

“Oğlumun cenazesi buraya geldiğinde hiçbir yere götürülmesine izin vermediler. Ben gidip mezarlığa oğlumun mezarını kazmak istedim, mezarlığa gittiğimde bile polisler etrafımızı sarıp ‘buraya gömemezsiniz’ dedi. Orada bana izin verdiler ama yanımda ailelere buralı olmadıkları için izin vermediler. İnsanların kemiklerini alıp götürdüklerini söyleyip onlara tepki gösterdim polislerde, ‘bizde emir kuluyuz’ dedi. Bu insanlığa sığar mı? Mezarlıktan sonra kalkıp oğlumun yanına cenazeye gittim. Girişte cenazeyi alıp abluka altında yeniden mezarlığa gittik. Daha sonra cenazeyi çıkardık. Bir kutu verdiler bizim elimize ‘bu sizin oğlunuz’ dediler. Bu ailelere verdikleri kutu var ya aynısını benim elime verdiler. Benle babası kutuyu açıp kemiklerini tek tek tabuta yerleştirdik. Allah ne bizim ne de onların hakkını kimseye bırakmasın.  Dün ne yaptılarsa bugün de aynısını yaptılar. Ne onlar ne de zulümleri değişmedi. Kimse bu yapılanları unutmasın.”  

‘Kemiklerimizden bile korkuyorlar’ 

Ne o günleri ne de yaşadıklarını asla unutmayacağını ve her daim hesap soracağını vurgulayan Nuriye Turan, “İnanır mısın o gün bana Garzan’ın boşaltıldığını söylediler tek başıma kalkıp oraya gittim. Hayatta unutmam o günleri, benim oğlumun orada daha bir yılı bile dolmamıştı. Ne o derdi ne o zulmü asla unutmayız. O dertten daha zor daha büyük bir dert var mı? Oğlum dört defa da gömüldü.  Bu zulümkar devlet cenazelerimizi bile düşman.  Cenazeyi bırak kemiklerimizden bile korkuyorlar. Bu devlet Müslüman bir devlet mi? Şeriat adı altında Kürtleri kandırıyorlar. Müslümanlık diye diye halkı kandırıyorlar. Ama bunu diye diye yapmadıkları şey kalmadı” sözlerini kullandı.