Mêxmûrlu kadınlar: Hapishane gibi bir yaşamı kabul etmiyoruz

Şehit Rüstem Cudi (Mexmûr) Mülteci Kampı’na yönelik kuşatmaya karşı direnen kadınlar, “Siyasi ve örgütlü bir kampız. Hapishane gibi bir yaşamı kabul etmiyoruz ve direnişimizi her alanda sürdürüyoruz” dedi.

BERJÎN KARA

Mexmûr–Irak Ordusunun 20 Mayıs’ta Şehit Rüstem Cudi (Mexmûr) Mülteci Kampına yönelik kuşatma girişimine karşı kamp halkı 16 gün boyunca kesintisiz direndi. 25 yıldır Mexmûr Mülteci kampında yaşayan halkın direnişi sonucu yapılan müzakerelerle Irak Ordusu kuşatma girişiminden vazgeçerek geri çekildi. Direnişte ön saflarda yer alan kamptaki kadınlar, kuşatmaya karşı gösterdikleri direnişi anlattılar.

‘Kimseye boyun eğmeyiz’

Türk devletinin Kürtleri yok etmek için saldırılarını sürdürdüğüne işaret eden Kerîman Kanat, "Kürtlerin kimlikleri ve dilleri olmasın yine Kürtler yok olsun istiyorlar. Kürt halkı saldırılarla karşı karşıyadır. Kürtler varlıklarını koruyarak örgütlenerek haklarını savunuyorlar. Kürt halkı tüm Ortadoğu halkları gibi ‘biz de hakkımıza sahip çıkalım, kimliğimize sahip çıkalım, toprağımıza sahip çıkalım’ diyor. Türk devleti birkaç yıldır bize aralıksız saldırıyor. Halkın mücadelesini Rojava'da, Başurê Kürdistan’da, Silêmanî’de ve Şengal’de de gördük. Her şeye rağmen kimseye boyun eğmeyiz" dedi.

‘Umuyoruz ki Irak üzerine düşeni yerine getirir’

Tüm saldırılara karşı direnişi esas aldıklarını söyleyen Kerîman Kanat, şunları ifade etti: "Mexmûr kampında direndik. Irak devletinin tank ve toplarına karşı gururlu ve coşkulu bir direnişti. Biz yaklaşık 30 yıldır Irak topraklarında yaşıyoruz. Irak ile aramızın bozulmasını istemiyoruz ve Irak hükümetinin Erdoğan’ın isteklerini yerine getirmesini istemiyoruz. 30 yıldır bir arada yaşıyoruz biz onlara zarar vermedik. Umuyoruz ki Irak üzerine düşen görevi yerine getirir ve bizi Erdoğan ve KDP'nin oyunlarına dahil etmez.”

‘Siyasi ve örgütlü bir kampız’

Haksızlığı asla kabul etmediklerini belirten Kerîman Kanat, "Biz de pek çok vatansever gibi siyasi ve örgütlü bir kampız. Hapishane gibi bir yaşamı kabul etmiyoruz ve direnişimizi her alanda sürdürüyoruz. Gücümüz yettiğinde direneceğiz ve kazanımlarımız için mücadelemizi sürdüreceğiz. Irak devleti de olsa, Türk devleti de olsa, KDP de olsa direneceğiz ve boyun eğmeyeceğiz” şeklinde konuştu. 

‘Ayağa kalkın katliamı kabul etmeyin’

Sıcak havaya rağmen direnişlerini sürdürdüklerini, etraflarında çukurlar açıldığını ve çitler çekilmeye çalışıldığını hatırlatan Kerîman Kanat, “Ancak biz kazandık” dedi. Kürt halkına bir çağrısı olduğunu ifade eden Kerîman Kanat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rojava’ya yönelik kirli saldırılar var. Rojava her gün tank ve toplara maruz kalıyor, vahşi bir katliam yaşanıyor. ‘Benim şerefim ve haysiyetim var’ diyen tüm Kürt halkına sesleniyoruz, ayağa kalkın ve bu katliamı kabul etmeyin. Biz Kürtler hepimiz biriz, Rojava'da, Şengal'de, Mexmûr'da, Silêmanî’de… Kan dökülmesin, çocuklarımız şehit olmasın ve gençlerimiz yaşasın diye bütün Kürtler ayağa kalksın.”

‘Irak Hükümeti bu politikaları bırakmalı’

Kamptaki kadınlardan Gulê Ozek de Irak hükümetinin Mexmûr'un bir mülteci kampı olduğunu bilmesine rağmen kendilerine saldırdığına dikkati çekti. Şimdiye kadar Irak hükümeti ile bir savaşa girmediklerini dile getiren Gulê Ozek, “Türk devleti ve KDP istiyor ki Irak hükümeti bize saldırsın. Kendini savunamayan Irak devleti, ‘bu halk yıllardır burada yaşıyor, bunca yıl bir zararlarını görmedik’ diyemiyor. Irak hükümeti bu politikaları bırakmalıdır. Irak’ın kendisi de direniş ruhumuzu görüyor. Yaşlısı, genci ve kadınların mücadelesini görüyor. Biz sadece kendimizi koruyoruz, bütün devletler elini vicdanına koysun diyoruz” dedi.

‘Direnen evlatlarımızdan güç aldık’

Irak Ordusunun kuşatmasına karşı verdikleri 16 günlük direnişe işaret eden Gulê Ozek, şunları aktardı: “Açılan hendekleri ellerimizle doldurduk. Irak hükümeti üzerimize geldiği gün yaşlı, genç, kadın demeden direndik. Toza, toprağa sıcağa rağmen çadırımızı açarak direndik. Evlerimizden çıktık ve çadırı direniş alanına dönüştürdük. O çadırda çocukların, yaşlıların, kadınların olduğunu görmediler mi? O çadırlarda üzerimize yağan toza, kire, toprağa karşı durduk. Bunlara hiç aldırış etmedik, güç ve moralimiz yüksekti. Bizim için korku olmadı. Biz anneler, çocuklar, yaşlılar hepimiz oradaydık. Önderliğimiz ve gerillalarımız bize direniş gücü verdi ve biz de bu güçle direnişimizi sürdürüyoruz. Evlatlarımız, kızlarımız her gün dağlarda. Türk devletinin toplarına, uçaklarına, kimyasal silahlarına karşı direniyorlar, biz onlardan güç aldık. Önder Apo’nun yaşam felsefesinden ve partimizin düşünce ve inançlarından güç aldık."

‘BM sorumluluklarını yerine getirmiyor’

Birleşmiş Milletlerin (BM) kampa karşı sorumlulukları olduğunu hatırlatan Gulê Ozek, bu sorumlulukların yerine getirilmesini isteyerek, “Irak'ın üzerimize baskı yaptığı gün BM kampa geldi ve geldikleri gibi gittiler. Bize ne olduğunu dahi söylemediler. BM bizim için bir şey yapmıyor, biz insan haklarını koruyoruz diyorlarsa korumaları lazım” dedi.

 Şengal ve Rojava'ya yönelik saldırılara da dikkat çeken Gulê Ozek, "Uyguladıkları ambargolar nedeniyle insanlar hastaneye gidemiyor, ilaç bulamıyor ve tedavi olamadığı için hayatlarını kaybediyorlar. Tüm devletlere çağrımız; bu uygulamaları durdurun. Türk devleti Rojava'ya saldırıyor ve şimdi de tehdit ediyor” şeklinde konuştu.