Kirmanşah’da kadınlar Armita için herkesi mücadeleye çağırıyor

Kirmanşah’da kadınlar Armita Ground’un katledilmesine tepki göstererek, “İslam Cumhuriyeti iktidarda olduğu sürece zorunlu başörtü ve hicap bu topraklardaki kadınların idam ipi olacaktır” dedi.

JUAN KEREMÎ

Kirmanşah- Tahran'da yaşayan Kirmanşahlı, 16 yaşındaki Armita Ground, Fecr Hastanesi'nde 28 gün süren yaşam mücadelesini 28 Ekim’de kaybetti. Armita Ground, metroda ‘ahlak polisleri’ tarafından başörtüsünü ‘düzgün’ takmadığı gerekçesiyle darp edilmiş sonrasında hastaneye kaldırılmıştı. Armita Ground’un, yaşadıkları metroda bulunan kameralar tarafından da kayıt altına alınmıştı. Armita Ground, ölümünün ardından 29 Ekim'de geniş kitle tarafından Tahran'daki Beheşt-i Zehra Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Darp edildiği ile ilgili görüntüler ortada olsa da İran hükümet kurumları Armita Ground’a yönelik fiziki saldırısını reddetti. Ancak kamuoyu, aile üyelerinin tutuklanması, olayı ilk haber yapan gazetecinin gözaltına alınması, metro güvenlik kameraların kayıtları sansürlenmesi, ordu hastanesine kaldırılması gibi delillere göre Armita’nin katledildiğini biliyor. Armita'nın ölümü ve defnedilmesi birçok tepkiye neden oldu.

‘Kadın cinayetlerinin normalleşmesine izin vermemeliyiz’

Kirmanşah’ın siyasi ve sivil aktivistlerinden H.G., Rojhilat ve İran'ın her yerindeki kadınlardan İslam Cumhuriyeti'ni protesto etmelerini isteyerek “Hepimiz biliyoruz ki Armita Ground bu suç rejiminin ilk kurbanı değil ve son kurban da olmayacaktır. Biz Kirmaşah ve Rojhilat kadınları ve bu otokratik, merkezci ve kadın düşmanı hükümetin kölesi olmak istemeyen İran'daki tüm kadınlar bir araya gelmeli ve birleşmeliyiz. Haksız yere dökülen bu kanlara karşı durmalı ve kadınların insan olarak onurunu yeniden ona vermek için ayaklanmalıyız. Özgürlük ve eşitlik isteyen biz kadınlar ve tüm insanlar, kadın cinayetlerinin normalleşmesine izin vermemeliyiz. İktidar bu suçları tekrarlayarak bu haberleri ve trajedileri normalleştirmek ve sonuç olarak çaresizliğimize ve pasifliğimize istiyor. İslam Cumhuriyeti iktidarda olduğu sürece zorunlu başörtü ve hicap bu topraklardaki kadınların idam ipi olacağını biliyoruz" dedi.

‘Saltanatları sona erecek’

H.G. konuşmasına şöyle devam etti:

"Kadın düşmanlığının kurbanlarından hiçbirinin unutulmayacağını, onların yolları, cesaretleri ve hayallerinin devam edeceğini kanıtlamalıyız. Armita Ground’un bu haydutlara karşı gösterdiği cesaret hepimizi uyandırmalı çünkü o, devlet haydutların şiddeti karşısında inançları ve hakkından vazgeçmeyi reddetti. Armita, özgürlüğün, eşitliğin ve tüm insani hayallerimizin bilinmeyen bir geleceğe havale edilmesine inanmıyordu ve bunu hemen şimdi istiyordu. Kadınların cesareti bitmeyecek ama kadınların bedeni, düşünceleri ve zihinlerini kontrol altına almak isteyen zorbaların saltanatı sona erecek."

‘Bunu kaderimiz olarak görmeyin’

Armita Ground’un, hayallerine değinen siyasi ve sivil aktivist Ş.A. ise şunları söyledi:

"Her düşünce ve yaklaşıma sahip olan tüm kadın kurum, kuruluş, grup ve hareketlerinden geçen yıl olduğu gibi ama daha birlik içinde sahaya gelmelerini ve cesur Armita'yı unutmamalarını rica ediyorum. Armita, bir kez Instagram hikayesinde ‘En karanlık gece bile sona erecek ve güneş parlayacak’ demişti. Bizler de bu karanlık geceye aynı umutla bakmalı, özgürlüğün ve eşitliğin sabahına uyanmak için bir o kadar da istekli olmalıyız. Kapitalist sistem ve diktatörleri, mevcut eşitsizlik ve zulmün acı gerçeğini dünyanın ezeli ve ebedi doğası olarak görmemizi ve bunun kaderimiz olduğunu kabul etmemizi istiyor."

‘Bir gün sonunda yeni bir hayat ortaya koyacaktır’

Kapitalist sistem ve diktatörlerin kadınların yüreklerinde taşıdığı daha iyi bir yarın umudunu hedef aldıklarını belirten Ş.A. “Armitalar kendi ütopyalarına ve eninde sonunda özgürlük güneşinin parladığını göreceğine inanıyorlardı. Umuda sahip olmak, onu yaşatmak ve birbirimize aktarmak artık yapmamız gereken en büyük mücadeledir. Kadınlar, ezilen uluslar, işçiler, emekçiler ve sömürülen halklar, birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla odaklanmalıdır. Tahakküm sisteminin korktuğu şey budur. Çünkü otoriter sistemler ezilen kitlelerin bilinçli ve birlik olması halde bu zalim sistemler asla ayakta kalamayacaklarını çok iyi biliyor. ‘Jin, Jyian, Azadi’ devrimi sosyal ve kültürel düzeyde büyük bir değişim yarattığı gibi, mevcut sistemi de siyasi düzeyde değiştirmeyi başaracaktır ve bir gün sonunda yeni bir hayat ortaya koyacaktır" dedi.