Kadınlar önce 1 Mayıs’a sonra sandık başına gidecek

İstihdam kapılarının kapatıldığı, kendilerine güvencesiz çalışma koşullarının dayatıldığı kadınlar, ne istediğini çok iyi biliyor. Kadınlar 1 Mayıs’ta taleplerini haykırırken, 14 Mayıs’ta sandık başına giderek oylarını kendileri için atmaya hazırlanıyor.

SARYA DENİZ

Haber Merkezi- Tüm dünyanın yarısını oluşturan kadınların hemen hemen her ülkede emekleri görmezden geliniyor. Toplumsal cinsiyet normlarıyla her alanda sömürüye maruz bırakılan kadınların yaşadıkları hak gaspları her geçen gün artıyor. 2023 yılının 1 Mayıs İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde de kadınlar emeğin, barışın, özgürlüğün, eşitliğin umudunu büyütmek ve elbette dünyayı değiştirmek için talepleriyle alanlarda olacaklar.

Türkiye’de kadın istihdamını her fırsatta arttıracağını belirten AKP iktidarı hiçbir zaman kadın emekçilere verdiği sözü tutmadı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2022 yılı verilerine göre ülkede kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından daha az. Ve bu veriler kadınların nasıl yaşadıklarını özetliyor. Türkiye’de nüfusun yüzde 49,9'unu kadınlar oluşturuyor. Hane halkı işgücü araştırması sonuçlarına göre 2021 yılında kadınların işgücüne katılma oranı sadece yüzde 32,8. Üstelik uzmanlara göre bu veriler gerçeğin sınırlı bir kısmını gösteriyor.

Türkiye’de kadınlar işsiz

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) sahadan paylaştığı veriler ülkedeki durumu gözler önüne seriyor. Türkiye’de her 100 kadından sadece 19’u kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 28,1 olarak kayıtlara geçerken kayıtlı tam zamanlı istihdam sadece 22,2 milyon. Genç kadın işsizliği ise yüzde 49,9.

Yeni düzenin köleleri

Sayılar Türkiye’de kadın işsizliği konusunda ipuçları verirken istihdam alanı verilmeyen, çalışma alanları daraltılan ya da kapatılan kadınlar, güvencesiz işlerde kölelik koşullarında çalışmaya mecbur bırakılıyor. Pandemi ve bu yıl 6 Şubat’taki deprem gerçekliği de düşünüldüğünde kadın istihdamı ve güvencesiz çalışma koşulları daha çok karşımıza çıkıyor. Ancak AKP hükümeti toplumun karşısına bambaşka bir tablo çizerek çıkıyor. Her defasında ‘her şey yolunda… büyüyoruz’ mesajları verilirken asıl büyüyen kadınların yaşamlarının zorluğu oluyor. AKP’nin Kalkınma Planı’nın ilan edilmesinin üzerinden çok sular aktı ama şimdi aynı söylemler 14 Mayıs’ta gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde karşımıza çıkıyor. İşsizliğin yüzde 5’e indirilmesini hedefleyen AKP, kayıt dışı istihdamın ise yüzde 15’e düşeceğini belirtmişti. Tabi ki öyle olmadı. Söylemler balon oldu uçtu.

Kadınların kariyeri

Kadını ‘aile’ içinde tanımlayan ve istihdama katılımını da ev üzerinden tarif eden AKP, evlerde çalışacak yeni düzenin köleleri olsun istiyor. ‘Kadınların kariyeri anneliktir’, ‘Annelerin annelik kariyeri dışında başka bir kariyeri merkeze almamaları gerekir” sözlerinden “İşsizlik oranları niye artıyor biliyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde iş gücüne katılım oranı daha artıyor” diyerek işsizliğin nedenini kadının çalışmasına bağlayan açıklamalar yapan AKP, seçim beyannamesinde de kendisiyle, söylemleriyle ve hatta her şeyle çelişiyor.  Her fırsatta sömürünün kapılarını ardına kadar açan AKP, kadın ve çocuklardan yana tek bir adım atmıyor. Bakım yükü, ev ve aile sorumluluklarının kadınların işgücüne katılımı önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor. Kadınlara yönelik iş ve aile yaşamını uyumlulaştırma odağındaki istihdam politikaları, geçici istihdam ve yarı zamanlı işlere kadınları yönlendiriyor. Bu durum da kadınların sosyal korunmadan dışlıyor.

Kadınlar güvende hissetmiyor

Öte yandan kadın işçiler güvenlik sorunları ile de karşı karşıya kalıyor. İş yerlerinde cinsiyetçi uygulamalara maruz kalan kadınlar, şiddet, taciz ve tecavüz olayları ile de karşılaşıyor. Eve hapsedilen kadınlar, duvarların ardında aynı zamanda şiddete mahkûm ediliyor. Bu konuda da tam olmasa TÜİK verileri tabloyu özetliyor. Evde yalnızken kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı 2022 yılında yüzde 5 iken bu oran kadınlarda yüzde 6,8 çıkıyor. Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre ise yaşadıkları çevrede gece yalnız yürürken kendilerini güvensiz hissedenlerin oranı kadınlarda yüzde 30,4.

Avrupa ve OECD ülkeleri arasında erkeklerden fiziksel veya cinsel şiddet gören kadın oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre Türkiye’de neredeyse 10 kadından 4’ü hayatında bir kere erkek şiddetine maruz kalıyor. 2022 yılında 336 kadın öldürüldü. Verilere göre ülkede her gün en az 5 iş cinayeti yaşanıyor. 2022 yılında 108 kadın 64 çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Yoksul kadın ve çocuklar

Türkiye’de giderek ağırlaşan yoksulluk gerçeği var. Kadınlar yaşadıkları yoksulluktan kaynaklı hijyenik pede bile ulaşamazken, bir yandan da çocuklarını geceleri aç uyutmak zorunda kalıyor. Giderek kitleselleşen bu durum kadınların yoksulluğunun derinleştiğini gösteriyor. TÜİK 2020 yılında ‘Ciddi maddi yoksunluk içinde olan’ çocukların oranının yüzde 34’e çıktığını gösteriyor. Türkiye, 30 Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk ve kadın yoksulluğu oranına sahip 2 ülkeden biri. Şiddetli yoksulluk yaşayan kadın ve çocukların sayısı milyonları aştı.

Kadınların talepleri 

Kadınlar istihdama katılımı engelleyen başta toplumsal önyargılar ve politikalara karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan politikaların hayata geçirilmesini istiyor. Kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimlerine karşı tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmasını talep ediyor. Kadınların işe alım ve yükselmelerinde cinsiyetçi politikalardan vazgeçilmesini kadın ve erkek arasında yaşanan ücret eşitsizliği giderilmesi gerektiğini dile getiriyor. Süt izni, doğum izni, ebeveyn izni, kreş ve emzirme odaları, kadın işçilerin çalıştırılmasına ilişkin sınırlamalar gibi tüm düzenlemeler ve daha birçok hakkın yasal düzenleme kapsamına alınmasını isteyen kadınlar, haklarını talep ediyor.  Ancak kadınlar sadece iş yaşamı ve ekonomik sebeplerle 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda alanlara çıkmıyor. Şiddetten, dışlanmaya, döviz kurundan marketteki zamlara, savaşa harcanan bütçeye, cebinden kesilen vergilere, depreme dayanıksız konutlara mahkûm edilişine kısa ve öz hak ettiği kadınlar hak ettikleri her şeyi istiyor. Ve kadınlar bu bilinçle 1 Mayıs’ın ardından sandık başına gitmeye hazırlanıyor.