‘Kadın özgürlüğü olmadan toplumun prangaları da kırılamaz’

25 Kasım kapsamında İran’da kadınlara yönelik yaşanan baskıları anlatan Araştırmacı Mahtab Mahbub, “Kadın özgürlüğü olmadan toplumun prangaları da kırılamaz” dedi.

 

ŞAHLA MOHAMMADİ

 

Haber Merkezi- İranlı araştırmacı Mahtab Mahbud, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında İran’da yaşananları ajansımıza değerlendirdi. Mahtab Mahbud, “Kadınlara yönelik cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddet özellikle İran gibi otoriter hükümetlerin ataerkil yasalarıyla destekleniyor. Kadınlar ise ataerkil yasalara karşı önemli mücadeleler yürüttü” dedi.

‘Yasa var ama caydırıcı değil’

Kadına yönelik şiddete karşı caydırıcı unsurun kanunlar olduğuna dikkat çeken Mahtab Mahbud, sözlerine şöyle devam etti: “Telsh çevresindeki köylerden birinde yaşayan Romina, babası tarafından katledilen kadınlardan biri. Telsh köyü aşiretlerin olduğu bir köy. Fail babaya verilecek hapis cezası ise en fazla 3 ila 7 yıl arasında değişecektir. Çoğu ülkede kadın katliamlarına karşı caydırıcı yasalar var ancak bu durum İran için geçerli değil. İran’da kadınlar ve kız çocuklarının kendi kaderlerini belirleme haklarının olmadığını görüyoruz. Yasalarda yazılanlar da kadınlara yönelik uygulamaları sonlandırmıyor.”

‘Her alanda direniş var’

Ekonomik ilişkilerin, eğitime erişimin ve çalışma gibi daha geniş bağlamdaki ilişkilerin kadınlara kendilerini ifade etme ve şiddet durumundan kurtulma fırsatı verebileceğini kaydeden Mahtab Mahbud, "Şiddet genel olarak toplumsal yaşamda ve aile içinde ortaya çıkıyor. En uç biçimi cinayete kadar varıyor. Ancak kadınlar zorunlu kuralları reddetmek gibi değişim yaratmaya çalışırken, her alanda direniş var. Zorunlu başörtü kuralına karşı çıkan kadınlar, hakları için siyasi düzeyde mücadele yürütüyorlar. Kadın özgürlüğü olmadan toplumun prangaları da kırılamaz” şeklinde konuştu.

‘Kadınlara devlet şiddeti uygulanıyor’

Devletin kadına yönelik şiddetini değerlendiren Mahtab Mahbud, "Öte yandan devlet, şiddetini sadece bireysel olarak kadınlara uygulamıyor, İran'da bildiğimiz her türlü örgüt ve gruplara da uyguluyor. Bu örgütler gözaltına alınıyor, uzun hapis cezalarına çarptırılıyor, yabancı ülkelere itaat etmekle, dış fon aldıkları bahanesiyle kadınları hükümetteki karar verici pozisyonlardan uzaklaştırıyorlar. Tüm bunlar kadınları mahrum bırakmak için yapılıyor” diye kaydetti. 

‘Kadınlar toplumsal gücü harekete geçiriyor’

“Jin, Jiyan, Azadî” ayaklanmasının İran ve dünyada büyük bir gelişme sağladığına vurgu yapan Mahtab Mahbud, şu ifadelerde bulundu: “Avrupa ve Amerika'daki politikacılar sembolik olarak saç kesme eyleminde bulundular. Ancak İran hakkında belirleyici bir karar verilmedi. Örgütlenme gücünün ve iradenin gücünün İran gibi acımasız bir hükümeti devirmeye muktedir olup olmadığını tahmin etmek zordur, çünkü karar vericiler yalnızca iç güçler değildir. Şüphesiz bizim, ülke içinde toplumsal bir devrimimiz var. Kadınlar artık sokaklarda var gücüyle çığlık atıyor, cezaevlerinde direniyor ve bir tür toplumsal gücü harekete geçiriyor.”

 ‘Kadınların değişimi toplumu da değiştirir’

Toplumun, “Bir kadın istemediği halde neden başörtüsü takmak zorunda kalsın?” sorusunu kendisine sorması gerektiğini söyleyen Mahtab Mahbud, “Kadının kendi bedeni üzerinde hakkı yok mudur? Kadınlara haklar tanınırsa İran gibi bir toplumda büyük bir değişimi beraberinde getirecektir. Sadece politik olarak değil, her alanda değişim yaşanır. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ devrimi, Doğu Kürdistan'da devrim kıvılcımını ateşleyen, İran'ın ve dünyanın birçok bölgesine yayılan, ‘ahlak polisine’ karşı bireysel direnişe dayalı toplumda çatlak ve dönüşüme neden olan devrimdir" diye belirtti.