Hatay’da enkazlar tarım arazisine dökülüyor: Yeni Çernobil tehlikesi
İskenderun’da bina enkazları tarım alanlarına dökülürken, Antakya’da ise boş araziye atılıyor. Menekşe Kızıldere, bir önlem alınmadan yapılan yıkım ve enkaz kaldırma işleminin hem tarım alanlarına hem de insan sağlığına büyük zararlar vereceğini söyledi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Hatay – Yaşanan depremin ardından ikinci haftada başlayan enkaz kaldırma çalışmaları birçok kentte devam ediyor. Yıkımın ileri boyutta olduğu ve neredeyse yıkılmayan evin kalmadığı Hatay’da ise durum diğer illerden farklı değil. Cenazeler çıkarılmadan enkaz kaldırma çalışmalarının yapıldığı kent toz bulutuyla kaplanırken, bu işlem sırasında herhangi bir önlemin alınmaması ise dikkatlerden kaçmıyor. Diğer illere oranla tarımı ve üretimi ile bilinen kentte hafriyatların tarım arazisine döküldüğü öğrenilirken ekolojistler durumun ilerisi için büyük bir risk oluşturacağını ve toprağın kirleneceği uyarısında bulundu.
Bu duruma dair Halkların Demokratik Partisi(HDP) Ekoloji Komisyonu Eş sözcüsü Menekşe Kızıldere’yle görüştük.
Komisyon 10 kentte gözlemde bulundu
Menekşe Kızıldere, komisyon olarak depremin yaşandığı 10 kentte de giderek gözlemlerde bulunduklarını söyledi. Gözlemleri sırasında hem insan sağlığı hem de doğa için çok ciddi riskler oluşturan durumlarla karşılaştıklarını belirten Menekşe Kızıldere, “Bu gözlemlerimizde enkazların nereye atıldığını araştırdık. Konuya dair resmi birçok yerden bilgi alamadık bizler kentlerde ki hafriyatların gelişigüzel doğaya atıldığını gördük. Adıyaman’da toplanan hafriyatlar direk dere yatağına bırakılıyordu yine bazı yerlerde toplanan enkazlar geri dönüşümde kullanılacağını öğrendik” dedi.
‘İskenderun’da hafriyat tarım alanlarına dökülüyor’
Depremin ardından başlatılan enkaz kaldırma çalışmasının bakanlık tarafından incelenip herhangi bir önlem alınmadan yapıldığına dikkat çeken Menekşe Kızıldere, birçok kentte enkazların dere yatağı ve tarım alanlarına döküldüğüne tanık olduklarını ifade etti. Menekşe Kızıldere konuya dair şunları söyledi: “İskenderun’da da durum diğer yerlerden çok farklı değil. Burada enkaz tarım alanlarının çok yakınına dökülüyor. Hatay’da da yine enkazlar boş bir araziye dökülüyor. Bu enkaz kaldırma çalışmalarında en önemli şey bütün binalarda asbest var mı yok mu bunun analizinin yapılmaması. Asbest kanserojen bir madde ve eski yapılarda sık sık kullanıldığını biliyoruz. Bu madde insan vücuduna geçiyor ve başta kanser olmak üzere çok sayıda akciğer hastalıklarına neden olabiliyor. Enkazlar ve yıkılan binalardan çıkan tozlarda bu var. Bu tozlar şu an 10 ilin üzerinde dolaşıyor. Bu tozlarla asbest olup olmadığını bilmiyoruz çünkü bakanlığın gelip bu durumu yerinde incelemesi ve tespit etmesi gerekiyor.”
‘Zararlı maddelerin gıda ve sulara geçme riski var’
Tarım alanlarına dökülen enkazların içinde ki zararlı maddelerin hem gıdaya hem de yeraltı ve yerüstü sularına karışma riski olduğunu kaydeden Menekşe Kızıldere, “Biz sadece asbest diyoruz ama inşaatın yapılma zamanına bağlı olarak enkazların içinde havaya uçuşan bir sürü uçucu partikül oluyor. Ve bunlar yine solunum yoluyla insan sağlığına ve hayvan sağlığına çok ciddi tehdit içeriyor. Burada tarım alanlarına enkaz dökmek direk o zararlı maddeleri bu gıdalara bulaştırmak demektir. Bunların yine toprağa geçmesiyle yer altı ve yer üstü su kaynaklarına karışma ihtimali de var. Bunu söylemek az değil ama çok hızlı bir Çernobil etkisi yaratabilir. Asbest çok hızlı bir kanserojen, bu on ilde de araştırma yapıldığında kanserin arttığını da ileride görebiliriz” dedi.
‘En basit önlem olan sulama dahi yapılmıyor’
Menekşe Kızıldere bir önlem alınmadan yapılan yıkım ve enkaz kaldırma işleminin hem tarım alanlarına hem de insan sağlığına büyük zararlar vereceğini söyledi. Menekşe Kızıldere devamla şöyle konuştu: “Bu birinde halk sağlığı tehdidi, ekolojik olarak da su varlıklarına, tarım alanlarına ve ormanlara zarar. Bunlar ekolojik sistemi ve doğayı etkileyecek. Biz bu enkaz kaldırmanın kontrolü yapılmadığını görüyoruz. Biz en azından yıkım esnasında zararlı maddelerin havaya karışmaması için bir sulama yapılması gerektiğini söylüyoruz ama o bile yapılmıyor. Yıkımın olduğu her yerde toz olduğunu görüyoruz. İnsanlar da bu enkaz başlarında bekliyor. Dolayısıyla çok ciddi bir halk sağlığı ve ekolojik sağlığı tehdit eden bir süreçten geçtiğimizi söyleyebilirim.”.”