Filistinli Hayat çalışmak için gittiği Dîlok’ta depreme yakalandı
Çalışmak için gittiği Dîlok’ta depreme yakalanan Filistinli Hayat Abu Eyada, yardımların üç gün sonra kendilerine ulaştığını belirterek, bazı çocukların da açlıktan dolayı hastalandığını söyledi.
RAFIF ESLEEM
Gazze – Mereş merkezli 6 Şubat'ta 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde medyana gelen depremlerde Bakurê Kurdistan ve Türkiye’de 10 kent büyük yıkım yaşadı. On binlerce kişi günlerce enkazların altında kurtarılmayı bekleyerek yaşamını yitirdi. On binlerce kişinin cenazesi de halen enkazlar altında.
Enkazdan sağ kurtulanlarda barınma sorunu başta olmak üzere birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Bunlardan biri de Filistin’in Gazze Şeridi’nden işsizlik nedeniyle Bakurê Kurdistan’ın Dilok şehrine göç eden Hayat Abu Eyada isimli kadın.
Hayat Abu Eyada deprem ve deprem sonrasında yaşadıklarını ajansımıza anlattı.
‘Boğulacakmış gibi hissettim’
Hayat Abu Eyada deprem esnasında yaşadıklarına ilişkin, “Deprem sırasında ayağa kalktığımızda sağa sola savrulduk. Sarsıntılar nedeniyle mutfak eşyaları raflardan düştü. Korkunç ses çıkıyordu. Düşmeye başladım. Boğulacakmış gibi hissetim. O dakikaları çatının çökmesini bekleyerek geçirdim” dedi. Sarsıntı durduğunda çocuklarına seslendiğini ifade eden Hayat Abu Eyada, devamında hemen kendilerini dışarıya attıklarını kaydetti.
‘Onlarca kişi ölümle karşı karşıya kaldı’
Binanın 13 kattan oluştuğunu belirten Hayat Abu Eyada, “Tüm insanların aynı anda merdivenlerden inmesi çok zordu. Bu yüzden tehlikeyi göze alarak asansörü kullandım. Asansör çalışır durumdayken ikinci sarsıntı başladı. İkinci katta son hızla koşmaya başladık. Binadan çıktık. Bina bütün ailelerin üzerine yıkıldı. Ağlayan kadın ve çocukların sesi kesildi. Sadece birinci kat sakinleri siteyi terk edebildi. Onlarca kişi ölümle karşı karşıya kaldı” diye konuştu.
‘Çocuklar açlıktan hastalandı’
Dışarıya çıktıklarını ancak bu kez havanın çok soğuk olması nedeniyle zorlandıklarını sözlerine ekleyen Hayat Abu Eyada, “Daha sonra kentteki büyük bir stadyuma nakledildik. Tek bir oda vardı. Stadyum meydanında fırtına vardı. Öyle ki kadınlar, çocuklar ve bazı erkekler içeri doluşuyor ve yeni bir sarsıntı olur olmaz dışarı fırlıyordu. Türk makamları, Antep’in suyunun içmeye uygun olmadığını beyan ettiler. Bu durum göz önüne alındığında herkesin hastalanması normaldir. Bazı çocuklar açlıktan hastalandı.” ifadelerini kullandı.
‘Yardımlar üç gün sonra ulaştı’
Yardımların üç gün sonra kendilerine ulaştığına dikkat çeken Hayat Abu Eyada, yetkililerin kendileriyle Türkçe iletişime geçtiğini bu nedenle söylenenleri anlayamadıklarını bununda büyük bir sorun yarattığına vurgu yaptı.