DKY 25 yaşında: Dünyayı değiştirecek güç bizde

Dünya Kadın Yürüyüşü, 25’inci yılında Ankara’da dünyanın dört yanından kadınları buluşturmaya hazırlanıyor. DKY aktivisti İrem Bağcı Çalışkan, “Dünyayı değiştirecek gücün bizde olduğunu her zaman hatırlamalıyız” diyerek, kadınlara çağrıda bulunuyor.

Zeynep AKGÜL

Ankara- Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY) 13’üncü Uluslararası Toplantısı bir dizi panel ve etkinlikle ilk kez Ankara’da yapılacak. Ayrıca 8 Ekim tarihinde saat 15.30’da Tandoğan Meydanı’ndan AnıtPark’a “Yaşamak için direniyor, değiştirmek için yürüyoruz!” başlığıyla uluslararası bir yürüyüş gerçekleştirilecek. İlk etkinlik 29 Ekim Kadınları Derneği’yle birlikte 6 Ekim tarihinde “Bahriye Üçok’tan Günümüze: Dünyada Kadınların Laiklik Mücadelesi” başlıklı panel olacak. Belediye-İş’in salonunda düzenlenecek olan panelde Türkiye’den Şenal Sarıhan, Pakistan’dan Buşra Halit, Cezayir’den Şerifa Heddar, Mali’den ise Nana Aicha Cisse konuşmacı olacak. 7 Ekim’de Kocatepe Kültür Merkezi’nde tüm gün sürecek farklı konu başlıklarına ilişkin tartışma, panel dizisi düzenlenecek. Bu panellerde 5 kıtadan farklı ülkelerden kadınlar konuşmacı olarak yer alacak.

Yoksulluğun ve cinsiyete dayalı şiddetin nedenlerine karşı mücadele veren uluslararası feminist ağ Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY) aktivistlerinden İrem Bağcı Çalışkan, “Tüm kız kardeşlerimizi 6-8 Ekim 2023 tarihleri arasında panel tartışmaları, gösteriler, performanslar ve daha fazlası için feminist dayanışmaya katılmaya davet ediyor ve bekliyoruz” diyor.

Dünya Kadın Yürüyüşü, 2000 yılından beri direniş noktalarında kadınların yaşadıkları sorunları ve taleplerini öne çıkarıp, dayanışma ağları kuruyor ve farklı coğrafyalardaki kadınları bir araya getiriyor. Biz de Dünya Kadın Yürüyüşü aktivistlerinden İrem Bağcı Çalışkan ile kadın mücadelesi ve Dünya Kadın Yürüyüşü üzerine konuştuk. İrem Bağcı Çalışkan’a göre DKY önemli bir kadın hareketi, çünkü sadece kadına yönelik değil her türlü ayrımcılığa karşı politik kurumlar üzerinde politik baskı oluşturabilecek potansiyele de sahip.

• 5 bin kadın grubunu temsil eden 65 ülke koordinasyonundan oluşan bir örgütlenme yapısına sahip Dünya Kadın Yürüyüşü nedir? DKY 25 yıldır neler yaptı?

Dünya Kadın Yürüyüşü 1998 tarihinden beri dünyanın her kıtasında kadın örgütlenmesini güçlendirmeye çalışan uluslararası bir hareket. Dünyanın çeşitli bölgelerinden temsilcilerin, yürüyüş bileşenleri tarafından seçilerek dönemsel olarak görevlendirilmesi yoluyla oluşturulan Uluslararası Komite (Asya, Avrupa, Afrika, Amerika ve Okyanusya temsili) ve komite adına yürütücü Uluslararası Sekreterya ile ulusal-yerel eylemleri örgütleyen, yaklaşık 5 bin kadın grubunu temsil eden 65 ülke koordinasyonundan oluşan bir örgütlenme yapısına sahip. 1998 yılında kadına karşı şiddetin ve yoksulluğun önlenmesi için binlerce kadın ile bir araya gelmiş. Bir araya gelen binlerce kadın pek çok alanda çalışma yürütüyor ve beraber yürümeye devam ediyor. Hâlâ yoksulluk, kadına karşı şiddet, feminist ekonomi, barış, sivilleşme, bedenlerimizin ve cinselliğimizin üzerindeki otonomi için çalışmaya devam ediyoruz. 

• Dünya Kadın Yürüyüşü nasıl ve neden başladı?

DKY eylemlerinin ilki; yoksulluk ve kadına yönelik şiddetle ilgili dünya çapında kadın hareketlerinden doğan ortak talepleri ve alternatifleri yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeylerde öne çıkarmak amacıyla 2000 yılında “Küresel Barış Yürüyüşü” adıyla planlanarak, 1998’de Kanada’nın Montreal kentinde yapılan hazırlık toplantısının ardından 2000’de gerçekleştirildi. Bu ilk küresel eylemin doruk noktası; 17 Ekim’de New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’ne yapılan yürüyüş ve talepleri destekleyen beş milyon imzanın BM Genel Sekreterliği’ne ulaştırılmasıydı. Bu kampanyanın temelinde aslında kadına karşı şiddete ve yoksulluğa son verilmesi için çağrı yapılması ve bu ulus ötesi organizasyonların da bunu engelleyecek önlemler alması şeklinde talepleri var. Bunun için imza kampanyası başlatılıyor ve bu imzalar hep beraber BM Genel Sekreterliği’ne ve International Monetary Fund’a (İMF) teslim ediliyor. Kadınlar bu süreçle birlikte mücadele etmenin aslında önemini gördükten ve birbirleri ile bağ kurduktan sonra bir ağ kurmaya karar veriyorlar. Dünya Kadın Yürüyüşü bu şekilde kuruluyor. Daha sonra kadınlar kendi ülkelerinde koordinasyonlar kurmaya başlıyor ve birlikte eylem ve etkinlikler örgütlemeye başlıyor.

• DKY’nin amacı nedir?

Benimsediğimiz temel ilkelerimizi şu şekilde özetleyebiliriz. Irkçılık karşıtı, antikapitalist, antiemperyalist, antipatriyarkal feminist bir örgütlenme.

• DKY olarak daha önce nerelere gittiniz, neler yaptınız?

Dünya Kadın Yürüyüşü’nün pek çok ülkede hem bölgesel hem ülkesel hem de uluslararası eylemleri var. 2000 yılından beri 5 senede bir bizim küresel eylem yılımız ve dünyanın pek çok yerinde eylemler ve etkinlikler organize ediliyor. Örneğin 24 Nisan tarihlerinde Dünya Kadın Yürüyüşü uluslararası şirketlere karşı feminist dayanışma günü etkinlikleri ve eylemleri düzenler. Endonezya’da yaşanan kadın işçi katliamından sonra her 24 Nisan’da dünyanın her yerinde 24 saat feminist eylem organize ediyoruz. 

• DKY, 2000 yılından beri direniş noktalarında kadınların yaşadıkları sorunları ve taleplerini öne çıkarıp, dayanışma ağları kuruyor, amaç dünyanın değişik bölgelerindeki kadınları bir araya getirmek mi?

Kesinlikle. Çünkü feminist bir mücadelenin dayanışma ve mücadele rotasını beraber belirleyerek hayata geçirilebileceğine inanıyoruz. Birlikte mücadele deneyimlerimizi ve birikimimizi paylaşarak bir rota çizmenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Birbirimizden öğrendiğimiz çok şey var ve bu aslında bizim yolumuzu aydınlatıyor ve bizi bir arada tutuyor. Pek çok ülkede pek çok farklı koşulda pek çok farklı mücadele edilmesi gereken sorunlara karşı mücadele yürüten kadınlarla bir aradayız. Batı Afrika’daki arkadaşlarımızın mücadele ettikleri çok farklı noktalar olabiliyor. Latin Amerikadaki arkadaşlarımızın da. Ve bunları bir araya getirmenin önemini görüyoruz ve bunun üzerinden öğreniyoruz ve mücadeleyi kuruyoruz.

• Peki, Batı Afrika’daki kadınlarla bu coğrafyada yaşayan kadınların ortak sorunları nelerdir?

Dünya Kadın Yürüyüşü’nün benimsediği tabandan gelen feminizm. Yani taban gruplarının feminizmi. Aslında en çok talebi olan ve sesinin en çok duyulması gereken ve aynı zamanda en çok bastırılmaya çalışılan kadınlar. Yani yoksul, işçi ve yerli kadınlar. Bizim temelimizi aslında bu oluşturuyor. Bizim sesimizi yükselttiğimiz noktada bu. Pek çok kadın işçi direnişinde yer alıyor ve destekliyoruz. Birbirimizden direnişi de öğreniyoruz.

• Dünya Yürüyüşü sırasında hangi talepleri öne çıkarıyorsunuz?

Bu yılki sloganımız “Değiştirmek için feminizmin gücü.” Belirli ilkeler çerçevesinde taleplerimizi yükseltmemiz söz konusu. Adalet, eşitlik, barış. Aslında bu seneki taleplerimizi Ankara’da gerçekleştireceğimiz toplantının sonucunda karar vereceğiz. 

•  Dünya Kadın Yürüyüşü, Halkın Küresel Adalet İttifakı (GGJ), Halk Enternasyonali, Yerli Çevre Ağı (IEN) ile Berta Cáceres Uluslararası Feminist Örgütlenme Okulu açma projeniz var. Bize biraz bu projeden bahsedebilir misiniz?

Berta Cáceres Uluslararası Feminist Örgütlenme Okulu, 2018 yılında planlanan ve müfredatı hazırlanan bir feminist okul. Bunun yüz yüze yapılması planlanıyordu. Fakat araya pandemi girdikten sonra toplantılar ve eğitimler online yapıldı. Her bölgede eğitici eğitimler tamamlandıktan sonra bu eğiticilerin gerçekleştirdikleri eğitimler oldu. Geçen yıl Türkiye’de Kapadokya’da bir Balkan Feminist Örgütlenme Okulu organize edildi. Buraya Doğu Avrupa’dan, Balkan ülkelerinden ve Türkiye’den kız kardeşlerimiz katıldı. Oluşturduğumuz müfredat var. Hem eğitici eğitim kitabımız var hem de genel eğitim müfredatımıza ilişkin kitabımız var. Genel müfredatımıza ilişkin kitabımız Türkçeye çevrildi. Bu senenin sonunda yayınlanacak. Bir araya geldiğimiz ve bizim ittifak kurduğumuz örgütlerle birlikte bu eğitimleri vermeye devam edeceğiz. Bu sürecin 2018 yılından beri devam ettiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de de Balkan Feminist Okulu’nu geçen yıl gerçekleştirdik. 2024 yılında da yine Balkan bölgesinde ve Orta Asya’da okullarda bu eğitimlerin yapılması planlanıyor.

• Kadınlar olarak karşı karşıya kaldığınız önemli sorunlar neler?

Bu hem Türkiye’de yaşadığımız hem de tüm dünyada yaşadığımız bir var olma ve yaşam mücadelesi. Hayatta kalma ve varlığımızı kabul ettirme mücadelesi yaşıyoruz. Bunun işçi kadınlar ya da yerli kadınlar üzerindeki etkileri çok daha büyük olabiliyor. Yine aynı şekilde toplumun daha yoksul ve görmezden gelinen kesimi açısından yarattığı problemler çok daha büyük olabiliyor. Ve bu noktada var olduğumuzu kabul ettirme ile mücadele ediyoruz. Tüm kız kardeşlerimin ortak noktası bu.

•  Son olarak Türkiye’deki kadın hareketinin geleceği ve örgütlü feminizmle ilgili neler söylemek istersiniz?

Feminist mücadele Türkiye’de en güçlü ve birbirine bağlı bir hareket. Birbirimizin varlığı ile güç buluyoruz. Birbirimizden aldığımız destekle hayatta kalmaya çalışıyoruz. Bu noktada bu mücadelenin temeline Dünya Kadın Yürüyüşü’nün de koyduğu gibi antikapitalizmi, antiemperyalizmi koymanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Mücadele ettiğimiz şey çok ortak. Bunlar için aslında hep birlikte ve örgütlü bir araya gelerek mücadele etmek çok önemli. Biz Türkiye’deki feministler olarak ve Dünya Kadın Yürüyüşü olarak yürümeye devam edeceğiz ve yürüyerek değiştireceğiz. Feminizmin gücüne her zaman inanarak dünyayı değiştirecek gücün bizde olduğunu her zaman hatırlamalıyız.