Ailesinden 15 kişiyi kaybetti: Cenazelere saygı gösterilmedi
Semsûr’daki depremde ailesinden 15 kişiyi kaybeden Demokratik Alevi Dernekleri Eş Başkanı Melek Ruşen, “Hiçbir aşamada cenazelere gereken saygı gösterilmedi. Cenazeler kefenlenmeden yıkanmadan gömüldü. Halen cenazelerine ulaşamayan insanlar var" dedi.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Semsûr - Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen depremlerde son resmi açıklamalara göre can kaybı 41 bin 20 olarak açıklandı. Arama kurtarma çalışmalarının sona erdiği Semsûr’da (Adıyaman) ise ölü sayısı ise henüz net değil.
Sadece merkezde bulunan belediye mezarlığında 7 bin kişinin defin edildiği öğrenilirken, yerel bir kaynaktan alınan bilgilere göre; kent merkezinde 6 bin 150 kişinin ölüm belgesi hazırlandı. Cenazeler mezarlıklarda toplu şekilde gömülürken, çok sayıda kayıt dışı ve kayıp cenaze bulunuyor. Semsûr’da aileler kendilerine verilen numaralarla mezarlarını bulabiliyor.
‘Cenazeler insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı’
Cenazelerin karıştırıldığının da iddia edildiği mezarlıklarda numune alma işlemi savcılık eşliğinde yapılıyor. Demokratik Alevi Dernekleri Eş Başkanı Melek Ruşen, yaşanan felaketin ardından cenazelerin hem enkaz altında hem de toprağa verilirken kötü muamele ile karşı karşıya bırakıldığını anlattı. Melek Ruşen, günlerce kaldırımda bekleyen cenazelerin mezarlık morgunda sıra beklediğini ardından siyah poşetlere konularak toplu bir şekilde büyük çukurlara defin edildiğin söyledi.
‘Yardım çığlıkları yerini sessizliğe bıraktı’
İlk günlerde yaşamını yitirmeyip ses çıkaran insanların günlerce süren yardım çığlıklarının daha sonra yerini sessizliğe bıraktığını ifade eden Melek Ruşen, arkadaşları ve ailesi için dört gün boyunca yardım beklediğini dile getirdi. Yardımın gelmesiyle cenazelerin de çıkmaya başladığını belirten Melek Ruşen, şunları aktardı:
“İnternet, şebeke, su ve elektrik yok. Ölü bir şehrin içerisinde yaşayan ölüler gibiydik. Etrafımızda ölüler vardı, her yerde. Biz yaşıyorduk ama ölü gibiydik. Dördüncü güne kadar kimse gelmedi, bizler o çaresizlikle yaşadık. Bir taraftan açlıkla bir taraftan enkazlarla boğuşuyoruz. Benim ailemden 15 kişi yaşamını yitirdi. Babam yaralı olarak enkazdan çıkarıldı, evimiz yıkıldı. Cenazeler günlerce kaldırımda bekletildi, hastanelerde cenazeler için dahi yer kalmamıştı. Hastanelere götürülen cenazeleri orada üst üste atıyorlardı. Arama başladığı andan itibaren hastanenin içi cenazelerle doldu. Hiç kimse bir şey yapamıyordu her taraf kan içindeydi.”
‘Cenazeler günlerce kaldırımda bekletildi’
İlk günlerde ailelerin kendi imkânları ile çıkardıkları cenazelerin yağmur altında günlerce kaldırımda bekletildikten sonra hastaneye götürüldüğünü söyleyen Melek Ruşen, hastanedeki cenazelerin ise morg yerine depoda üst üste bekletildiği bilgisini paylaştı. Son günlerde enkazda kalan cenazeler için ise ailelere sadece siyah bir poşet verildiğine dikkat çeken Melek Ruşen, “Biz kendi arkadaşlarımızı, yakınlarımızı dördüncü güne kadar da çıkarabiliriz diye düşündük ama hiçbirini çıkaramadık. Çıkardığımız cenazeler uzun süre enkaz altında kaldığı için kokuyordu. Cenazeleri gömmek için mezarlığa götürdüğümüzde kaldırım üzerinde bekleyen cenazeler morgda da sıra için bir iki gün bekletiliyordu. Kimi cenazeleri battaniye kimileri de siyah poşete sarıp götürüyorlardı. Son anlarda artık enkazdan çıkarılan insanlara siyah poşet veriyorlardı. Ben o anda ölülerimizi bizler böyle mi gömeceğiz diye düşündüm” dedi.
‘Su olmadığı için cenazeleri yıkayamadık’
Bazı cenazelere ne cenaze aracı ne de kefen verilmediğine değinen Melek Ruşen, şunları ifade etti: “Biz bu kadar acı yaşarken hiç yoktan ‘bir cenaze aracı yok muydu’ diye sorduk kendi kendimize. Yaşamını yitiren herkes ortada kaldı. Hastaneye götüremediğimiz cenazelerimizi kendimiz mezarlığa götürdük. Yine su olmadığı için cenazeleri yıkayamadık. Cenazelerin kokusundan bizler içeri bile giremiyorduk. Herkes sırayla gelip cenazesini alıp gömüyordu. Bazı insanlar defin ederken battaniye bulamadılar sonrasında insanlar toprağın üzerine battaniye sardılar. Orada üşümesinler diye mezarların üzerine battaniye sardılar.”
‘Cenazelerine ulaşamayan insanlar var’
Toplu definlerden sonra çok sayıda kayıp ve kimsesiz cenazenin olduğunu söyleyen Melek Ruşen, son olarak şunları aktardı: “Burada büyük bir mezarlık var. Morga gelenler hangi cenazenin kendilerine ait olduğunu bilmiyordu. Cenazeler kepçelerle açılan derin çukurlara gömüldü. Bu böyle olmamalıydı, bu tufandan sonra cenazelerimiz en azından düzgün şekilde toprağa verilebilirdi. Hala enkaz altından çıkarılan insanlar var. Hala defin edilen cenazeler var. Halen cenazelerine ulaşamayan insanlar var. İnsanlar cenazelerinin kayıp olduğunu söylüyorlar. İnsanlar cenazelerini arıyor ancak bulamıyor. Bu çok acı ve maalesef ki gerçek bir durum.”