İşgale karşı Efrin’e giden Şengalli kadınlar: Herkes sorumluluk almalı

Türk devletinin, 20 Ocak 2018'de başlattığı Efrin’i işgal saldırısı sırasında halka destek için giden Şengal’deki Êzidî kadınlar, Efrin için herkesin sorumluluk almasını isteyerek, “Zafer bizim olacak" dedi.

RONAHÎ XWEDÊDA

Şengal- Türk devleti ve ona bağlı çeteler 20 Ocak 2018'de uluslararası güçlerin onayı ve desteğiyle Efrin Kantonu’na yönelik işgal harekâtı başlattı. İşgal saldırısı sırasında Türk devleti, tüm dünyanın gözü önünde onlarca savaş uçağı, tank ve toplarla Efrin'e vahşice saldırdı ve katliamlar gerçekleştirdi. Efrin halkı ise, işgal saldırısına “Çağın Direnişi” ile karşılık verdi. Efrinliler 58 gün boyunca Türk işgaline karşı savaşarak topraklarını korumak için canlarını feda etti. Türk devleti ve çetelerinin vahşi saldırıları sonucu Efrin Kantonu 18 Mart 2018'de işgal edildi. Efrin'in işgal edilmesinin ardından halkın malları Türk çeteleri tarafından yağmalandı. İşgalin ardından soykırım politikalarını devreye koyan Türk devleti, Kürtçe olan mahallelerin, sokakların, meydanların ismini Türkçe olarak değiştirdi. Farklı bölgelerdeki çeteler ise aileleriyle birlikte Efrin'e yerleştirildi.

Hak ihlalleri devam ediyor

Binlerce Efrinli zorla yerinden edilirken, tüm baskılara rağmen topraklarını terk etmeyenlerin çoğu ise katledildi. Pek çok kadın ve çocuk Türk çeteleri tarafından tecavüze uğradı ve katledildi. Kimileri ise fidye için kaçırıldı ve işkence gördü. Binlerce zeytin ağacı yağmalandı ve bölgenin demografisi değiştirildi. Türk devleti ve çetelerinin gerçekleştirdiği bu vahşet ve hak ihlalleri halen devam ediyor. Tüm belgelere rağmen kendi çıkarlarını koruyan uluslararası güçler, kurum ve kuruluşlar görevlerini yerine getirmeyerek yaşananlar karşısında sağır, dilsiz ve kör oldu. Efrin Kantonu 6 yıldır Türk devleti ve çetelerinin işgali altında. İşgalin ilk dönemlerinde Efrin halkını korumak ve desteklemek için Efrin'e giden Şengalli kadınlar ajansımıza konuştu.

‘Efrinlilere karşı sorumlu hissettik’

Xoxê isimli anne, "DAİŞ çetelerinin 3 Ağustos 2014'te Şengal’e yönelik saldırısında Efrinliler bizimle ilgilenmişti. Türk devleti Efrin’e saldırdığında da bizler kendimizi Efrinlilere karşı sorumlu hissettik. Gidip birkaç gün kaldık. Durumları çok kötüydü çünkü uçak 24 saat boyunca üstlerindeydi. Türk devleti ve DAİŞ birlikte saldırdı. Uçaklarla saldırı olmasaydı sadece karada bir savaş yürütseydi Efrin’i işgal edemezlerdi. Çok acı çektik, bazen günde 20 gencin cenazesini getiriyorlardı. Özellikle 3 kız kardeşin ölümü beni çok etkilemişti. Annelerinin yanına gittim. Anneleri eşinin çocukları eşya almak için dükkâna götürdüğünü bu sırada savaş uçaklarının saldırısı sonucu hayatlarını kaybettiğini anlattı. Çocukların üçü de 10 yaşından küçüktü” dedi.

‘Kadınları vahşice katlettiler’

Efrin’de kaldığı birkaç günü anlatan Xoxê, "Efrin'in kızları ve erkekleri Efrin için gereğini yaptı. Efrin'de birkaç gün kaldık sonra bize gidin dediler. Çünkü Türk devleti ve çeteleri Efrin’e girecekti. Çeteler sınırdaki köylüleri katletti ve onlara işkence yaptı. Efrin'den Êzidî kadınları da kaçırdılar. Başka bir dine geçmeyi kabul etmeyen Êzidîleri vahşice katlettiler. Şengal’e yönelik ferman sırasında da onlarca kadın çetelerin eline geçmemek için canına kıymıştı. Çetelerin elindeki 19 kadın ise bir kafeste yakılarak katledilmişti. Onlar direnişin şehitleridirler. Efrin’e gittiğimizde sevinçle gittik ama döndüğümüzde acıyla, öfkeyle döndük. Efrin halkının topraklarına dönmesini, Türk devleti ve DAİŞ’in o topraklardan çıkartılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

‘Efrîn’deki baskı ve şiddete son verilmeli’

Xoxê, konuşmasının devamında herkesi Efrin’e destek olmaya çağırarak şunları söyledi: "Êzidî kadınlar olarak mesajımız; insanlık varsa, adalet ve hukuk varsa Efrin'e gitmeliler. Efrîn’deki baskı ve şiddete son verilmeli. Ayrıca Rojava'ya yönelik saldırının tamamen durdurulması gerekiyor. Sivillerin, çocukların ve kadınların katledilmesi insanlık suçudur. Bunun insani olmadığını tüm dünya biliyor. Şu ana kadar ne Şengal'de, ne Efrin'de, ne de Rojava'nın tamamında insan haklarına dair bir şey görmedik. Bunun sorumlusu Amerika'dır. Bizler haklarımızı Irak hükümetinden isteyeceğiz. Ferman sırasında peşmergeler geri çekilip bize ihanet etti. Şu anda bile savaş uçakları başımızın üstünde uçuyor. Irak hükümetinin bu konuda sorumluluk alması gerekiyor. Saldırıları ve uçakları önlemelidir. Irak'ın semaları satıldı, satılmasaydı üzerinden 24 saat uçaklar uçmazdı. Bunun sorumlusu Irak'tır ve bunu kabul etmediğimi söylemeliyim.”

‘PKK bize sahip çıktı’

Son olarak PKK'ye ve Şengal topraklarında yaptıkları direnişe dikkat çeken Xoxê, "PKK Şengal'de bizi DAİŞ çetelerinden korudu. Sonuna kadar onların bu iyiliğini unutmayacağız. PKK'nin yaptığını Irak hükümeti, Barzani ailesi yapmalıydı. PKK bize sahip çıktı, bizi korudu. Ancak Irak hükümeti ve Barzani ailesi bizi sattı ve bize sahip çıkmadı. Her devlet kendi çıkarlarını düşünüyor. Milletime sesleniyorum, dikkatli olsunlar, ihanetten kaçınsınlar, milletine, evine ihanet etmesinler" diyerek sözlerini noktaladı.

‘Efrin ile Şengal halkının acıları aynı’

Êzidî Kadın Özgürlük Hareketi (TAJÊ) Üyesi Şemê Remo da Efrin ile Şengal halkının acılarının aynı olduğunu belirterek, "Öncelikle Efrin halkına selamımız var. O dönemde her gün onlarca şehidin yaşamını yitiren Efrin'deki durumu görünce fermanın acısını unuttuk diyebilirim. Ama Efrin halkının 58 günlük direnişi de kayda değer. Savaş uçaklarıyla, toplarla değil, göğüs göğüse yürütülseydi Efrin kaybedilmeyecekti. O dönemde Efrin’deydik ve halk ile savaşçılar birlikte direniyorlardı. Ama ne yazık ki Kürt halkı ve dostları dışında Efrin'e sahip çıkan olmadı. Efrin halkı 58 gün tüm saldırılara karşı direndi ve direnmeye de devam ediyor. Efrin halkı Efrin’e yani topraklarına dönmek umuduyla bir gün Efrin’in özgürleşeceği günü bekliyor” ifadelerinde bulundu.

‘Arzumuz Efrin'e mutlu bir şekilde gitmek’

Şemê Remo, konuşmasının sonunda herkesi Efrin'e sahip çıkmaya çağırarak, şunları söyledi: "Gerçekten gözler ve kulaklar kapandı. Şu anda bile Efrin'de kadınlara tecavüz ediliyor, kadınlar ve çocuklar katlediliyor, evlere saldırı yapılıyor. O vahşi çeteler nasıl Şengal'e saldırdı, kadınlara tecavüz etti, katletti, şimdi de aynısını Efrin'de yapıyor. Vicdan sahibi insanları Efrin konusunda sorumluluk almaya, sorumluların adalet önüne çıkarılması için seslerini yükseltmelerini istiyorum. O dönemde Efrin'den buruk bir şekilde ayrıldık, arzumuz Efrin'e mutlu bir şekilde gitmek ve Efrin'in kurtuluşunu kutlamaktır."

‘Êzidî kadınları olarak Efrin halkının yanındayız’

TAJÊ Üyesi Xanê Xidir ise, "Öncelikle Efrin şehitlerini anıyor, halkını selamlıyoruz. 2014'te Şengal'in başına gelen ferman yüreğimizde büyük acı yarattı, çocuklarımız katledildi, kadınlara tecavüz edildi, katledildi ama hâlâ fermanın yaralarını sarmadan Efrin olayı yaşandı. Efrin’e yönelik saldırılar başladığında oraya gittik. Ayrıldığımız gün yüreğimizde oluşan acı çok derindi. Efrin’de yüzlerce şehit verildi. Efrin'de birçok kez canlı kalkan eylemine destek verdik. 8 Mart'ı orada kutladık. Bir yandan saldırı vardı ama bir yandan da Êzidî kadınları olarak Şengal'den Efrin'e gitmemizin mutluluğu vardı. Efrin için çok şey yapmak istiyorduk ama 8 gün sonra Şengal'e döndük" dedi.

Efrîn halkının yanında olduklarını kaydeden Xanê Xidir, şöyle konuştu: "Şengal halkı ve Êzidî kadınları olarak Efrin halkının yanındayız. Bugün nasıl gücümüzle, şehitlerimizle Şengal'i kurtardıysak, Efrin'in de kurtarılacağına inancımız tamdır. Türk devleti ve çetelerinin şu anda Efrin'de yaptıkları dünyanın hiçbir yerinde yapılamaz, bu nedenle insan hakları kurum ve kuruluşlarına sorumluluk almaya ve Efrîn'e sahip çıkmaya çağırıyoruz. Sonuna kadar Efrin halkının yanındayız. Yaşasın Efrin direnişi, yaşasın Efrin kadınlarının direnişi, yaşasın gerilla direnişi. Efrin halkına ve güçlerine selamlarımızı gönderiyor, zafer bizimdir diyoruz.”