İdamları durdurmak için bedenini ateşe veren Ema Delforno’nun kızı Elena: O kahramanım
İran’da siyasi tutsakların idam edilişini protesto etmek için 1981’de Treviso’da bedenini ateşe veren Ema Delforno’yu anlatan kızı Elena, “Ben de şimdi İran'da ve dünyadaki katliamları önlemek için annemin yolunu sürdürüyorum” diyor.
ŞAHLA MOHAMMADİ
Haber Merkezi- İran'da 1980'lerde siyasi tutsaklara yönelik infazların doruğa çıktığı dönemde insan hakları aktivisti olan üç çocuk annesi Ema Delforno, İranlı çocukların idamını protesto etmek için Aralık 1981'de Treviso'da bedenini ateşe verdi. İran Mahkemesi Vakfı'nın yürütme organı olan Iran Observer'ın başkanı Besi Shamari aracılığıyla Ema Delforno’nun hikayesini kızı Elena’dan dinledik.
Ema Delforno, 1981 yılında İtalya’da insan hakları alanında çalışıyordu ve Uluslararası Af Örgütü'nün üyesiydi. Elena, Claudia ve Giuliano adında üç kız çocuğunun annesiydi. Yerel gazeteler aracılığıyla 1980’lerde Kürdistan'da başlayan soykırım ve katliamların hikâyelerini inceledi. 1979 devriminden sonra İran İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla başta Doğu Kürdistan olmak üzere İran'ın tüm şehirlerinde başlayan bu katliamlar, Ema için oldukça şok edici olmuş ve her çocuğun hikayesini okurken yaşadığı acı hissi dayanılmaz hale gelmişti. Bu nedenle İran'da olup bitenleri dünyaya duyurmaya karar veriri.
Protestolar ses getirmeyince bedenini ateşe verir
Her gün elindeki pankartla, el yazısıyla yazdığı notlarla ve İran ile ilgili yazdığı gazetelerin sayfalarından fotoğraflarla kendi kentindeki yerel gazetenin kapısına giden Ema, protestolarına günlerce devam etti. Ancak Ema’nın talepleri karşılık bulmadı. Sesini duyuramayan Ema, İran’da idam edilen çocukların hayatlarını kurtarmak için yerel gazetenin önünde bedenini ateşe verdi. O sırada yoldan geçenler bedenini ateşe veren Ema’yı orada bulunan bir suyun içine attı. Tüm bedeni yanan Ema’nın sadece yüzü sağlam kalmıştı.
‘İnsanlar annemizi kahraman olarak gördü’
Uzun süre İtalya’daki hastanelerde tedavi gören Ema’nın, ailesinin onunla görüşmesine izin verilmedi. Ema’nın kızı Elena, “O zamanlar çok büyük değildik, olup bitenlerin farkında değildik. Babamız annemizi göremeyeceğinizi söyleyince, anneannem ve teyzem de bize bakma sorumluluğunu üstlendiler. Bir süre sonra dünyanın her yerinden mektuplar almaya başladık ve her gün farklı yerlerden ev telefonlarımız aranmaya başladı. İnsanlar annemize hayran kaldı ve ona kahraman dediler ama biz annemizin neden kahraman olduğunu anlamadık” diyor.
‘O benim hayatımın kahramanı oldu’
Günler, yıllar geçti ve sonunda Elena ve kız kardeşleri annelerini çok zor durumda, bandajlı bir vücutla görebildiler. Bu sahneler Elena ve kız kardeşleri için acı verici olsa da artık annelerinin yanında oldukları için mutluydular. Daha sonra annesiyle ilgili gerçek hikayeyi öğrendiğini kaydeden Elena, “Daha sonra annemin hikayesiyle ilgili gerçeği öğrendiğimde, o benim hayatımın kahramanı oldu. Ben de şimdi İran'da ve dünyada idamların ve çocukların öldürülmesini önlemek için gazetecilik ve insan hakları faaliyetleriyle annemin yolunu sürdürüyorum. Durumun en talihsiz tarafı, onun eyleminin İran medyasında yer almaması, ilk yıllarda adını duyanların bile daha sonra onu unutması ve kimsenin onun hakkında bir şey duymaması ve söylememesidir” diye belirtiyor.
Ema bugün sadece kızlarının değil “Jin, jiyan, azadî” felsefesiyle sokaklarda, cezaevlerinde direnen tüm kadınların kahramanı.