Filistinli ve Suriyeli kadınlar iyi bir yaşam için çözüm bekliyor

Gazze ve Suriye’deki siyasi gelişmeleri değerlendiren siyasi analist Tamara Al-Haddad, “Filistinli ve Suriyeli kadınlar, onlara daha iyi bir yaşam ve daha istikrarlı bir gelecek garanti eden çözümleri bekliyor” dedi.

NAGHAM KARAJEH

Gazze- Gazze ve Suriye’de yaşanan savaşların bedelini kadınlar ağır ödüyor. Savaşlar nedeniyle kadınlar yakınlarının kaybı, yerinden edilme, yoksulluk, sağlık hizmetlerine ulaşamama, güvenlik sorunu, insani koşulların uygun olmadığı çadırlarda yaşam savaşı ve daha birçok sorunla karşı karşıya kalıyor.

Siyasi analist Tamara Al-Haddad, Suriye ve Gazze’de yaşanan özel savaş politikalarını, savaşların kadınlara ve bir bütün olarak topluma yansımasını ajansımıza değerlendirdi.

‘Kadınların acıları katlanarak devam ediyor’

Savaşın düzgün bir yaşam için yer bırakmadığını dile getiren Tamara Al-Haddad, “İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında kadınlar yerinden edildi, evleri yıkıldı, barınma sorunu yaşadı, güvenli gıdaya ulaşamadı. Gazzeli kadınların yaşamları son derece trajik bir hal aldı. Savaş nedeniyle ailesinden bir üyeyi kaybeden kadınlar, destekten veya gelir kaynağından yoksun kalıyor. Kadınlar çadırlarda insani koşulların olmadığı bir ortamda her türlü zorlukla karşı karşıya kaldılar. İsrail ve Hamas arasında yaşanan ateşkes henüz gerçek bir istikrar getirmedi. Gazze’nin yeniden inşa edilmesi konusu hala bekleyen vaatlerden ibaret. Güvenlik kaybı, temel hizmetlerin eksikliği ve sosyal koruma eksikliği nedeniyle kadınların acıları hala devam ediyor. Gazze'deki tablo bugün karmaşık bir durumda. Mevcut durum onlara yalnızca iki seçeneğe izin veriyor: Ya muazzam psikolojik güç gerektiren zorlu koşullara dayanmak ya da kaybolan güvenlik ve istikrar arayışı içinde göç etmeyi düşünmek" ifadelerinde bulundu.

‘İnşa kadınlar için bir umut’

Gazzeli kadınların tüm zorluklara rağmen direngen olduğunu ve toplumsal dokuyu koruma sorumluluğunu taşıdığını vurgulayan Tamara Al-Haddad, “Gazze'nin yeniden inşası, yalnızca savaşta yıkılan evlerin yeniden inşası anlamına gelmiyor. Aynı zamanda güvenlikten başlayarak evlerine ve sevdiklerine kadar her şeyini kaybeden yüz binlerce kadına umut vermek anlamına geliyor. Uluslararası toplum ve Arap dünyası gerçek bir testle karşı karşıya. Gazzeli halkın onur içinde yaşama haklarını garanti etmesi gerekiyor. Gazze'nin seyri önümüzdeki günlerde kadınların geleceğini de belirleyecek. Bu şehir sonu yakın görünmeyen siyasi çatışmalara sahne olacak gibi görünüyor” şeklinde konuştu.

Suriye’deki kadınların durumu

Suriye’de yaşanan siyasi gündemleri de değerlendiren Tamara Al-Haddad, “Suriye'de son yıllarda toplumun çeşitli kesimlerini doğrudan etkileyen derin siyasi ve sosyal dönüşümler yaşamış ve bu değişimlerin getirdiği zorluklardan kadınlar da büyük pay sahibi olmuştur. Uzun yıllar devam eden Suriye krizi, daha önce çeşitli alanlarda aktif olan kadınların kamusal yaşamdaki rolünün azalmasına yol açtı. Suriye’de yeni güçlerin ortaya çıkmasıyla birlikte bir sonraki aşamada Suriyeli kadınların geleceği ve hakları konusunda temel sorular gündeme geliyor. Yeni Suriye’de kadınlar konumlarını yeniden kazanabilecek mi ve devletin inşasına katılabilecek mi, yoksa daha fazla ötekileştirme ve dışlanmayla mı karşı karşıya kalacaklar?” diye sordu.

‘Çatışmalar kadınları geriye götürüyor’

Suriye'de yaşanan siyasi dönüşümler ışığında kadın hakları konusunun en önemli ve öncelikli konulardan biri olduğunu dile getiren Tamara Al-Haddad, şu ifadelerde bulundu:

“Suriye’nin 2011'den beri tanık olduğu krizler kadın haklarında bariz bir gerilemeyi getirmiştir. İster rejim ile muhalefet arasında ister bölgesel müdahaleler nedeniyle olsun, yaşanan savaşlar ve iç çatışmalar kadınları geriye götürüyor, zor ve adaletsiz koşullarda yaşamalarına neden oluyor. Suriyeli kadınlar daha önce birçok sosyal, siyasi ve ekonomik alanda önemli roller oynuyordu, ancak Suriye’de devam eden savaş süreci Suriyeli kadınların rollerini sınırlı hale getirdi. Bu nedenle ülkenin tanık olduğu son siyasi gelişmelerle birlikte Suriye'deki kadınların geleceğine dair pek çok sorusu yanıtsız kalıyor.”

‘Kadınlar hassas bir aşamayla karşı karşıya’

Tamara Al-Haddad, Suriye’de kadınların bu yeni siyasi sistemde oynayacağı role ilişkin temel soruların bulunduğunu belirterek, "Suriye’de hassas bir aşamayla karşı karşıyayız. Suriyeli kadınların yeni siyasi sistemde yeri olacak mı? Bu aşamada net bir şekilde tahminde bulunmak çok zor. Örneğin Suriyeli kadınların hakları Afganistan'daki gibi göz ardı mı edilecek? Yoksa Suriye, kadınlar dahil toplumsal her kesimin barındığı bir ülke olarak mı kalacak? Suriye'deki kadınların siyasi hayata katılım ve mücadele konusunda uzun bir geçmişi var, ancak özellikle kadınların katılımına daha az açık olabilecek hareketlerin yükselişiyle karşılaşacakları zorluklar büyük olacak" sözlerine dikkat çekti.

‘Kadınların dışlanmasından endişe duyuyoruz’

Suriyeli kadınların temel haklarından mahrum bırakılacak bir dışlama politikasıyla karşı karşıya kalma ihtimalinin de olduğunu dile getiren Tamara Al-Haddad, “Afganistanlı kadınlar eğitimden çalışma yaşamına, kamusal hayattan sosyal yaşama her alandan dışlandı. Aynı durumun Suriye’de yaşanmasından endişe duyuyoruz. En büyük korkularımızdan biri Suriyeli kadınların siyaset sahnesinden dışlanmasıdır. Tüm endişelerimize rağmen Suriye toplumunun Afganistan toplumundan farklı olduğunu düşünüyoruz. Suriye’de farklı inançtan ve mezhepten halklar var. Dolayısıyla Suriye’yi yönetenler tüm halkların haklarını koruyacak şekilde ülkeyi yönetmesi gerekiyor” dedi.

‘Adımlar atılmalı’

Suriyeli kadınların karşılaşacağı en büyük zorluklardan birinin liderlik ve karar alma pozisyonlarına ulaşma konusu olacağını kaydeden Tamara Al-Haddad, "Atılması gereken öncelikli adımlardan biri kadınların ekonomik ve siyasi hayata katılımlarının artırılmasıdır. Kadınların çalışma, eğitim ve siyasi katılım haklarını güvence altına alan yasal bir çerçevenin oluşturulması gerekliliğidir” dedi.

‘Kadınlar çözüm bekliyor’

Suriye'nin bölgede bir rol model olması gerektiğinin altını çizen Tamara Al-Haddad, sözlerini şöyle tamamladı:

“Suriye toplumunun yakın zamanda kadınlara yönelik yaklaşımında gerçek bir dönüşüme tanık olacağını umuyoruz. Suriye’de kadınların gerçek bir adalete ve eşitliğe ulaşması için politikacılar, hukukçular ve uluslararası toplum da dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin iş birliği gerekiyor. Suriye ve Gazze'de acı çeken kadınlar, kendilerini tehdit eden sert bir gerçeklik içinde hak kaybı ve güvenlik eksikliği arasında bulurken, devam eden savaş ve çatışmalar insani krizlerin büyüklüğünü de yansıtıyor. Buna rağmen Filistinli ve Suriyeli kadınlar, onlara daha iyi bir yaşam ve daha istikrarlı bir gelecek garanti eden çözümleri bekliyor.”