‘Zulmün meydanlarına bir daha dönmeyeceğiz

Avukat Dalila Ben Mubarak Musaddık, Tunus’ta derinleşen siyasi krizle birlikte muhalefete yönelik tutuklama ve baskıların arttığına dikkat çekerek, “Yönetimini değiştirecek gücü ortaya koyduktan sonra zulmün meydanlarına bir daha dönmeyeceğiz” dedi.

Tunus – Tunus’un orta kesiminde yer alan Sidi Buzid kentinde meyve satıcılığı yapan üniversite mezunu Muhammed Buazizi, tezgahına polisin el koyması ve hakaretlere maruz kalmasıyla kendini ateşe verdi. Muhammed Buazizi’nin hayatını kaybetmesiyle başlayan protestolar halk ayaklanmasına dönüştü. Diktatör rejime karşı başlayan halk ayaklanmasında, 23 yıl boyunca ülkeyi yöneten Zeynel Abidin Bin Ali 14 Ocak 2011 tarihinde ailesiyle birlikte ülkeden kaçtı. Devrimle birlikle elde edilen demokratik kazanımları koruma mücadelesi devam ediyor.

Siyasi krizin devam ettiği ülkede, Cumhurbaşkanı Kays Said’in 2021'deki olağanüstü kararları ise siyasi krizin derinleşmesine neden oldu. Avukat ve insan hakları aktivisti Dalila Ben Mubarak Musaddık, Tunus’ta derinleşen siyasi krize ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Kays Said’in devrimden sonra kurulan Temsilciler Meclisi, Anayasa Geçici Otoritesi de dahil olmak üzere tüm kurumların neredeyse ortadan kaldırıldığını anlattı.

‘Anayasa seçimine halkın yüzde 11’i katıldı’

Kays Said’in yeni kurumlar kurmaya başladığını dile getiren Dalila Ben Mubarak Musaddık, “Bireysel olarak bir anayasa hazırlanıp buna göre bir seçime girildi. Tunus halkının yalnızca yüzde 11'i seçime katıldı. Bu da hükümetin ya da cumhurbaşkanlığının hiçbir yetkisi ya da denetimi olmayan sahte bir parlamentoyla sonuçlandı. Böylece tüm yetkiler denetim altına alındı. Artık toplumun tüm kesimleri, atılacak adımları tek başına belirleyen ve tasfiye eden, muhalefete ve sivil topluma danışmadan açıklayan bir otoritenin sözü altındadır” diye konuştu.

‘Ülke yöneticileri muhalefete karşı harekete geçti’

Ülkeyi yönetenlerin, iktidarın tekelleştirilmesini reddeden muhalefeti durdurmak için harekete geçtiğini anlatan Dalila Ben Mubarak Musaddık, “Erken seçim yapılması için tanınmış muhalif isimlerin evlerinde genel durumun tartışılması ve örgütlenmesi için açık toplantılar yapılması çağrısında bulunuldu. Önceki demokratik sisteme dönmek için ulusal bir diyalog başlatıldı. Ancak bu girişim ‘devlet güvenliğine karşı iş birliği ve komplo kurmakla’ suçlandı. Suçlamalar dosyadaki hiçbir eylemle örtüşmüyor. Herhangi bir suç bulunmuyor ve içeriği boş bir dosya” dedi.

‘Tutuklamalar hukuki değil siyasi’

Şubat 2023'ten bu yana ılımlı sosyal sağ gruplardan Marksist-Leninist gruplara kadar çeşitli isimler hakkında tutuklama sürecinin yürütüldüğünü söyleyen Dalila Ben Mubarak Musaddık, “İslamcılarda aynı davada toplandı. Bu tutuklular aynı siyasi vizyona sahip değildir ve yıllardır aralarında anlaşmazlıklar yaşanıyor. Dava hukuki değil siyasi olarak çözülmeli. Bu kişilerin bir kez bile olsa ülkeyi ve ulusal güvenliğini hedef almayı planladıklarını doğrulayan hiçbir kanıt yok. Davada sahte tanıklar sunuluyor. Dosya siyasi olması nedeniyle uzun süre devam edebilir” diye belirtti.

‘Özgürlük, demokrasi ve adalet kriziyle karşı karşıyayız’

Dalila Ben Mubarak Musaddık, yargının bağımsızlığını yitirdiğini, Yüksek Yargı Konseyi’nin feshedilerek yerine getirilen geçici bir kurulla yargıya yetki veren yeni bir kanunun çıkarılmak istendiğini söyledi. Siyasi otoritenin, yargıda korku yaratan, gerekçesiz ve karara itiraz imkanı olmaksızın hakimleri görevden alma veya atama yetkisini emrettiğine dikkat çeken Dalila Ben Muhabark Musaddık, şunları kaydetti:

“İfade özgürlüğünün ve muhalefetin kısıtlanması, yargının kontrol altına alınması, medyanın kontrol altına alınması gerçeği var. Birçok gazeteci cezaevinde. Hakimlerin yargılandığını unutmuyoruz.  Ayrıca siyasi suçlamalarla karşı karşıyalar ve işlerinden mahrum bırakıldılar. Boğucu bir krizle, özgürlük, demokrasi ve adalet kriziyle karşı karşıyayız. Biriken krizlere karşı çözüm ise maalesef güvenlik oldu.”

‘Eski rejim körükleniyor’

Diktatör rejimin yıkıldığı 14 Ocak’ın, siyasi bir zafer olduğunu demokratik bir devlet hayalinin gerçekleşmesini temsil ettiğini vurgulayan Dalila Ben Mubarak Musaddık, “Tunus'un devrimden sonraki on yıl içinde yaptıkları ülkelerin yaptıklarıyla eş değerdi. Çatışmadaki tüm tarafların yaptığı hatalar muhalefet için normal olan bir durumdu. Medya ve çeşitli kurumların eski sistem tarafından manipüle edildiler. Sağ ve sol arasında eski rejim körükleniyor ve her iki tarafta diğerinin varlığını inkar ediyor. Farklılığın gölgesinde bir arada var olmak ve bunu vatanımızı inşa etmek için olumlu bir şey haline getirmek gerekiyor” dedi.

‘Zulmün meydanlarına bir daha dönmeyeceğiz’

Tarih boyunca devrimler, zaferler ve yenilgiler yaşandığını söyleyen Dalila Ben Mubarak Musaddık, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Devrimci dalga zafer kazanacaktır. Çünkü özgürlük insanın bir parçasıdır. Yalnızca özgürlükçü çizgisi zafer kazandırabilir ve bu da fedakarlık mücadele ve sabır gerektirir. Tunus'ta yönetimin çehresini değiştiren en büyük barışçıl devrimi yaşadıktan ve özgürlüğü tattıktan sonra zulmün meydanlarına bir daha dönmeyeceğiz.”