Tunus’ta özel gereksinimli kadınların hakları dikkate alınmıyor
Tunus'ta kadın haklarında önemli yasal ilerlemelere rağmen, özel gereksinimli kadınların ayrımcılığa uğradığını söyleyen Basma Al-Soussi, “Bu kadın grubunun mücadelesi görünmez kalıyor, haklarına dikkat edilmiyor ve şiddete maruz kalıyorlar” dedi.

ZOUHOUR MECHERGUI
Tunus – Tunus, bağımsızlıktan bu yana kadın haklarını destekleyen yasal düzenlemeleriyle öne çıkan bir ülke. Kadın hareketi de, yalnızca sembolik sloganlarla değil, kadınları güçlendiren yasal çerçeveler üzerinden hakları güvence altına alma ve koruma mücadelesi yürütüyor. Ancak tüm bu adımlara rağmen, mevcut yasalar kadınları şiddet, baskı ve sömürüden tam olarak koruyamıyor. Aksine, bazı durumlarda kadınlara yönelik şiddet, onları güçlendiren yasal haklara karşı bir tür intikam aracı olarak kullanılıyor. Bu yaklaşım, eşitlik taleplerini tehdit olarak gören ataerkil zihniyet tarafından besleniyor.
‘Mevcut yasalar özel gereksinimli kadınları göz ardı ediyor’
İnsan hakları aktivisti Basma Al-Soussi, özel gereksinimli kadınların Tunus’taki yasal sistem içinde hâlâ yeterince temsil edilmediğine dikkat çekti. Kadın hakları alanında uzun süredir kazanımlar elde edilmiş olsa da özel gereksinimli kadınların bu kazanımlardan eşit düzeyde faydalanamadığını belirten Basma Al-Soussi, mevcut yasaların bu kadın grubunun ihtiyaçlarını göz ardı ettiğini vurguladı.
Basma Al-Soussi, “Özel gereksinimli kadınların karşılaştığı sorunlar yalnızca fiziksel değil; aynı zamanda yasal, sosyal ve ekonomik düzeyde de bir dışlanma söz konusu. Mevzuat bu kadınların özgün durumlarını hesaba katmıyor. Bu nedenle özel gereksinimli kadınlar, diğer kadınlarla aynı haklara sahip olsalar bile, uygulamada bu haklardan yararlanamıyor” dedi.
Sayı net olarak bilinmiyor
Tunus’un bölgesel ölçekte kadın hakları konusunda öncü bir rol oynadığını, ancak bu liderliğin yeterince kapsayıcı olamadığını ifade eden Basma Al-Soussi, özel gereksinimli kadınlara ilişkin kapsamlı verilerin bile bulunmamasını bu dışlanmanın bir göstergesi olarak değerlendirdi. Basma Al-Souissi, "Ulusal istatistiklerde bile özel gereksinimli kadınların sayısı net olarak yer almıyor. Ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda görünmez durumdalar. Bu da onların hak mücadelesinde geride kalmalarına neden oluyor” diye konuştu.
‘Bütüncül bir toplumsal hafıza oluşturmalıyız’
Medyada özel gereksinimli kadınların mahremiyetinin dikkate alınmamasının da bir şiddet biçimi olduğuna dikkat çeken Basma Al-Souissi, sözlerine şöyle devam etti:
“Özel gereksinimli kadınların mücadelesi görünmez kalıyor, haklarına dikkat edilmiyor ve her türlü şiddete maruz kalıyorlar. Ancak bu şiddet belgelenmiyor ve bu grup, genellikle şiddete uğradıklarında bilgiye ve özel ihbar merkezlerine nasıl ulaşacaklarını bilmiyor. Dahası, failleri takip etmek için şiddeti belgelemenin öneminin farkında değiller. Kadın haklarıyla ilgili çabalar, özellikle farklı ihtiyaçları olan hiçbir kadını dışlamamalıdır. Kadınların hafızasını koruma ve mücadelelerini belgeleme süreçlerinde özel gereksinimli kadınlar çoğu zaman yok sayılıyor. Oysa bu hafıza hepimizi kapsamalı. Ayrımcılıktan uzak, tüm kadınları içine alan bütüncül bir toplumsal hafıza oluşturmak zorundayız.
‘Güçlenme, uzun vadeli ve kapsayıcı bir süreçle sağlanabilir’
Tunus’taki birçok özel gereksinimli kadın, bu grubun hakları için mücadelede gerçek bir devrim yarattı. Ancak tanınmıyorlar, kimse onlar hakkında konuşmuyor ve dışlanıyorlar. Hükümetin ve sivil toplumun yürüttüğü program ve projelerde özel gereksinimli kadınların hakları nerede? Bu bizi, altyapıyı, zihniyeti ve eğitimi iyileştirmeye, eğitim müfredatlarını değiştirmeye ve özel gereksinimli kadınların topluma güçlü, net bir biçimde sunulmasına yönlendiriyor. Böylece insanlar, özel gereksinimli kadınların dışlanmadan elde edilemeyecek daha büyük bir toplumsal yapının parçası oldukları gerçeğine alışacaklar. Güçlenme, uzun vadeli ve kapsayıcı bir süreçle sağlanabilir.”
Kadınların kazanımları hedefte
Ya Horra Derneği’nden Marwa Al-Qassimi, özel gereksinimli olsun ya da olmasın, kadın haklarının hâlâ ciddi tehdit altında olduğunu belirtti. Kadınları korumak amacıyla çıkarılan yasalara rağmen, bu yasaların etkili şekilde uygulanmadığını ifade eden Marwa Al-Qassimi, bunun nedeninin kadınlara karşı sistematik şekilde yürütülen kışkırtma kampanyaları ve toplumsal zihniyet değişikliğine yönelik adımların eksikliği olduğunu söyledi. Kadınların haklarını gasp ettikleri ve erkeklerin varlığını tehdit ettikleri yönündeki söylemlerin yaygınlaştırıldığını vurgulayan Marwa Al-Qassimi, özellikle dijital medya ve medyanın kadın haklarını baltalamak ve mücadelelerini çarpıtmak için kullanılmasını endişe verici ve eşi benzeri görülmemiş bir durum olarak değerlendirdi. Çoğu partilerin Tunus’ta aile kurumunun feminist hareket nedeniyle tehdit altında olduğu algısını yaymaya çalıştığını söyleyen Marwa Al-Qassimi, bunun da kadınların kazanımlarını hedef aldığını ifade etti.
Kadınların farklılıklarına saygı duyulması
“Kadınlar için gerçek özgürlük, onların insan olarak sahip oldukları ve anayasa ile güvence altına alınan haklarının tanınmasıyla başlar” diyen Marwa Al-Qassimi, bu hakların kadınların yıllardır süren mücadelesiyle kazanıldığını ve ancak bu mücadeleyle hayata geçen yasalarla korunabileceğini belirtti. Kadınların farklılıklarına ve çeşitliliğine saygı gösterilmesinin önemine dikkat çeken Marwa Al-Qassimi, bunun yalnızca yüzeysel haklar değil, daha derin ve kapsayıcı bir özgürlük anlayışı için temel olduğunu söyledi. Aileyi ve kadınları hedef alan yanlış bilgilendirme kampanyalarını da kınayan Marwa Al-Qassimi, bazı aşırılıkçı grupların Kişisel Statü Kanunu’nda değişiklik yapılmasını, boşanma durumunda kadınların çocuk nafakasından mahrum bırakılmasını talep ettiğini ve ayrıca kadınların maddi kazanç için evliliği kullandığı yönündeki söylemlerin yayılmasının, kadınların sosyal ve fiziksel güvenliği açısından ciddi tehditler barındırdığını vurguladı.
‘Sorun yasa çıkartmak değil, sorun ataerkil zihniyet’
Tunus’un kadın hakları konusunda devrim niteliğinde yasalara sahip olduğunu vurgulayan Marwa Al-Qassimi, ülkenin bu alanda yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte de öncü olduğunu belirtti. Marwa Al-Qassimi batı ülkelerinde dahi kadınlar lehine ilerici yasaların çıkarılmasında örnek teşkil eden Tunus’un, 1965 yılında kabul ettiği güvenli kürtaja izin veren yasayla ve 2017 tarihli, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadeleyi amaçlayan 58 sayılı yasayla bu alandaki kararlılığını ortaya koyduğunu söyledi. Marwa Al-Qassimi, “Tunus, siyasi şiddet gibi karmaşık konuları da yasalarına dahil ederek Afrika ve Ortadoğu’daki birçok ülkeden daha ileri bir noktada. Ancak bana göre asıl sorun yasa çıkarmakta değil. Sorun, kadına yönelik şiddet, baskı ve sömürünün altında yatan ataerkil zihniyet. Bu zihniyet kadınlara saygı göstermiyor, hatta yaşadığımız acılardan bile haz alıyor” değerlendirmesinde bulundu.