TJA'lı Ayşe Gökkan kimyasal kullanımının araştırılmasını istedi
Tutuklu TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan, Türk devletinin Federe Kürdistan Bölgesi'ne yönelik kimyasal silah kullanımının araştırılması telebiyle, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe ile başvuruda bulundu.

Haber Merkezi- Tevgera Jinen Azad (TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan, Ocak 2021’den bu yana tutuklu bulunduğu Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi'nden Türk devletinin, Federe Kürdistan Bölgesi'ne yönelik kimyasal silah kullanımının araştırılması telebiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe ile başvuruda bulundu. Yapılan başvuruda ayrıca Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere uyması gerektiğine dikkat çekti.
Etkin araştırma talebi
Ayşe Gökkan yaptığı başvuruda ayrıca şu ifadelere yer verdi; “20-27 Eylül 2022 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yasaklı silahları kullandığına dair suç şüphesi olduğu (görsel, yazılı, işitsel haberler) yönündeki haberler ciddi kaygı ve endişe yaratmıştır. Ancak olay mahallinde her hangi bir inceleme yapılmadan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bilirkişilerden oluşan tarafsız heyetlerce de inceleme de yaptırmadan, sorumlu kişi olarak yine kendisi olayı reddetti. Sadece Adli Tıp Uzamanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, ön görsel görüntülerle fikir beyanında bulunduğu için tutuklanmıştır.
Bilindiği gibi Cenevre Protokollü, (Boğucu, zehirleyici ve benzer gazların ve bakteriyolojik araçların savaşta kullanımının yasaklanmasına ilişkin protokol) biyolojik ve kimyasal silahların kullanılmasını yasaklayan anlaşmadır. Yine Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (CWC), kimyasal silahların üretilmesini, stoklanmasını ve kullanımını yasaklayan bir silah kontrol antlaşmasıdır. Antlaşma, Kimyasal Silahların Yasaklama Örgütü (OPCW) tarafından yönetilir. Protokol sonrası CWC, kimyasal silahların üretilmesini, stoklanmasını ve kullanımını yasaklayan bir antlaşma düzenlemiştir. CWC, 1993 yılında imzaya açılmış ve 1997 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye Cumhuriyeti aynı yıl taraf olmuştur. Kimyasal silahların geliştirilmesinin üretilmesinin, elde edilmesinin, stoklanmasının, elde tutulmasının, devr edilmesinin ve kullanımının tam ve etkili bir biçimde yasaklanmasının ve bu silahların imhasının bu ortak hedeflere ulaşmasına doğru atılması gereken bir adım olduğuna inanarak sözleşmeye taraf olan devletlerin yükümlülükleri katı bir şekilde denetlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Sözleşmenin tarafı Türkiye de, yükümlülüklerini yerine getirerek, yasaklı silahların kullanıldığına dair suç şüphesine karşı sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlü. TSK’nin yasaklı silahları kullanıldığı iddia edilen olay mahallinde incelemeye izin verilmesi, mekanın uzmanlarından uluşan ulusal ve uluslararası tarafsız, kadın ve karma heyetlerle incelenmesi için tüm olanakların sağlanması, Milli Savunma Bakanlığı’na, TSK’ye yönelik etkin bir soruşturma başlatılmasını talep ediyorum.”