Süryani kadınlar: Özerk Yönetim tüm inançları korumanın bir örneğidir
Suriye’de farklı inanç topluluklarına yönelik saldırıları kınayan Süryani kadınlar, “Renkli bir Suriye istiyoruz” diyerek, yaşanan saldırıları kınadı ve tüm ulusları, dinleri ve inançları koruma altına alan Özerk Yönetim sistemini örnek gösterdi.
RONÎDA HACÎ
Hesekê- Suriye’ye 2011 yılında başlayan siyasi, askeri kriz ve çatışmalar boyut değiştirse de devam ediyor. 8 Aralık Şam’ın kontrolünün cihadist HTŞ’ye geçmesinin ardından 61 yıllık Baas iktidarı sona erdi. HTŞ’nin kurduğu geçici hükümetin ise farklılıklarıyla halkaların bir arda yaşayacağı Suriye beklentisini karşılaması ise imkansız. Şam’da göstermelik ‘demokrasi’ söylemleri kadınlar başta olmak üzere Aleviler, Hıristiyanlar, Dürziler, Ermeniler gibi farklı inançtan topluluklar tarafından inandırıcı bulunmuyor. Dijital medyada ise HTŞ’nin kontrolündeki bölgelerden çok sayıda katletme, şiddet ve gasp haberleri ve görüntüleri yansıyor.
Konuya ilişkin konuştuğumuz Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hasekê kentinde yaşayan Süryani kadınlar, endişelerini dile getirerek, demokratik Suriye için örnek tek modelin Özerk Yönetim sistemi olduğunu belirtti.
‘Kadınların var olmadığı Suriye’yi kabul etmiyoruz’
Süryani kadınlardan Silva Berî, Suriye'nin kadın bilinciyle inşa edilmesi halinde demokratik ve eşit bir Suriye olacağını söyleyerek, "Özgür kadınla özgür toplum inşa edilir, dolayısıyla Suriye'nin inşasında kadının varlığı her yapı için önemli ve anlamlıdır. Kadının varlığını inkar eden politika ve kararları kabul etmiyoruz ve bunu soykırım politikası olarak tanımlıyoruz. Rojava’da kadınlar hayatın her alanında liderdir, rolleri ve misyonları vardır. Kadınlar eşbaşkanlık sisteminde, askeri alanda, YPJ şahsında örnek ve kararlıdır, cesaret ve güç örneğidir. Kadınların var olmadığı, kadınların rolünün olmadığı bir Suriye'yi kabul etmiyoruz. Kadın farkındalığının olduğu bir Suriye inşa etmek istiyoruz" ifadelerinde bulundu.
‘Yeni Suriye bileşenlerin birliği inşa edilebilir’
Alevi toplumuna, din ve inançlara yönelik saldırılara dikkat çeken Silva Berî, "Hama'da yaşanan din ve inançlara aykırı saldırılar Alevi toplumunu etkilemeye devam ediyor. Bu saldırıları kınıyoruz. Gerçekleştirilen saldırıların amacı, bileşenler arasında karışıklık ve bölünme yaratmaktır. Din adı altında toplumları yok etmek, katliamlara maruz bırakmak istiyorlar. Bu şekilde yeni bir Suriye inşa ediliyor diyemeyiz. Yeni Suriye, bileşenlerin birliği ve dayanışmasıyla inşa edilebilir" şeklinde konuştu.
‘Suriye’de halklar tekçiliği yıkmak için mücadele etti’
Katrîn Losrîn de, halkın dayanışma ve birliğinin Baas rejiminin yıkılmasına yol açtığını anlattı. Her kesimden, her mezhepten halkın hakları korunmadan yeni bir Suriye'nin kabul edilmeyeceğinin altını çizen Katrîn Losrîn, "Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtler, Araplar, Süryaniler, Ermeniler gibi tüm gruplar dayanışma ve birliklerini inşa ettiler. Suriye’de halklar yıllardır tekçiliği yıkmak için mücadele etti. Ama sonrasında kadının rolünü reddeden saldırıların, din ve inançlara aykırı eylemlerin yanı sıra Alevilere yönelik taciz ve şiddetin de yaşandığını görüyoruz. Bu saldırılar kabul edilemez. Renkli bir Suriye istiyoruz. Bu nedenle bize tekçiliği dayatan bir sistemi kabul etmiyoruz. Saldırıların durdurulabilmesi için Suriye'nin tamamında mücadele seviyesinin yükseltilmesi gerekiyor" dedi.
‘YPJ ve QSD Tişrîn Barajı'nda topraklarımızı korumak için tarihi bir savaş veriyor’
Katrîn Losrîn, Kadın Koruma Birlikleri'nin (YPJ) Tişrin Barajı’ndaki tarihi direnişine de dikkat çekerek, "YPJ ve QSD bugün Tişrîn Barajı'nda topraklarımızı korumak için tarihi bir savaş veriyor. Bu direniş, tüm dünyaya, en ileri teknolojiye ve uçaklara karşı kadınların askeri alanda lider ve örnek olduğunun mesajıdır” diye belirtti.