Silêmanî’den dünya kadınlarına: Soykırımın hesabını birlikte soralım

Şengal’e yönelik soykırım saldırısının 9’uncu yılı vesilesiyle Silêmanî’de yapılan konferansın sonuç bildirgesinde, “Dünya kadınlarını Şengal’deki kadın soykırımından hesap sormaya davet ediyoruz” denildi.

Silêmanî- TAJÊ öncülüğünde ‘Bileşen kadınların ortak mücadelesi katliamların son bulmasının garantisidir’ sloganıyla Silêmanî’de düzenlenen konferansın sonuç bildirgesi açıklandı.

Birçok ülke parlamentosu ve uluslararası kurumun Şengal’de yaşananları soykırım olarak tanıması çağrısı yapılan sonuç bildirgesinde, soykırımı tanıyan ülkelerin fermandan sorumlu tüm devlet ve kurumları yargılaması gerektiğinin altı çizildi.

‘Irak hala soykırım olarak tanımıyor’

Bildirgede, Irak’ın 3 Ağustos fermanını soykırım olarak tanımadığına dikkat çekilerek şunlar kaydedildi: “Kadınlar olarak bu duruma anlam vermekte güçlük çekiyoruz ve Irak Parlamentosunun yaşananları derhal soykırım olarak adlandırması ve tanıması gerektiğini söylüyoruz. Irak birçok inanca, kültüre ve etnik kimliğe sahip bir ülkedir. Bu zenginlikler sayesinde kadim bir kültüre de sahiptirler. Ne yazık ki demokratik yaşamın temeli olan bu farklılıklar, iktidar ve baskıcı politikalar tarafından toplumları birbirine karşı savaştırmak amacıyla kullanılmaktadır. Özellikle azınlık kimlikleri aralıksız olarak saldırıya uğruyor ve yok edilmeyle yüz yüze bırakılıyor. Kakayi, Feyli, Zerdüşt, Hristiyan, Şii ve hepsinden önemlisi Kürtler, Süryaniler, Araplar tarih boyunca soykırım saldırılarına maruz kalmışlardır. Bugün bile, iktidardaki kirli siyaseti nedeniyle din ve milliyetçilik ön plana çıkarılıyor ve Irak’ın kültürel zenginlikleri yok ediliyor. Tüm renklerin, seslerin, kültürlerin, dinlerin ve inançların özgürlük ve barış içinde yaşaması için biz kadınlar olarak demokratikleşme mücadelesine öncülük etmeyi en önemli görevimiz olarak görüyoruz.”

‘Irak tüm bileşenler için daha özgür ve güvenli bir ülke haline gelmelidir’

21’inci yüzyılın ilk soykırımının 3 Ağustos 2014 tarihinde dünyanın gözleri önünde Şengal’de gerçekleştiğine vurgu yapılan bildirgede, “Kaynağını ırkçılık, dincilik ve cinsiyetçilikten alan bu saldırıları bir kez daha kınıyoruz. DAİŞ çetelerinin elinde hala esir tutulan Êzidi kadınların akıbetleri belli olmadan, Şengalli kadın, çocuk ve insanların yaraları iyileşmeden bu acı insanlığın alnında kara bir leke olarak varlığını sürdürmeye devam edecek” denildi.

‘Özgür irade ile örgütlenelim, özgürlük, barış ve demokrasiyi geliştirelim’

Bildirgenin devamında şu ifadelere yer veriliyor:

“Biz kadınlar özgür bir iradeyle örgütlenerek ülkemiz ve toplumumuz için özgürlük, barış ve demokrasiyi geliştireceğimize inanıyoruz. Bizler soykırımdan geçirilen Şengal halkının özsavunma ve özyönetim hakkını meşru görüyor ve uluslararası kamuoyunu Şengal halkının özsavunma ve özyönetimini desteklemeye çağırıyoruz. KDP ve Irak Hükümeti arasında 9 Ekim 2020 tarihinde imzalanan ve Êzidi halkının iradesini tanımayan antlaşmaları meşru görmüyoruz. Bir an önce bu yanlış kararlardan dönülmesini istiyoruz. Şengal’de bir çözüm geliştirilecekse bu yalnızca Şengal’in iradesinin tanınması ile mümkün olabilir.

Uluslararası kurum ve kuruluşları Şengal’de insanlığa karşı işlenen suçlara ilişkin sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz. Özellikle Irak’ın resmi bir şekilde Şengal’de yaşananları bir soykırım olarak kabul etmesini ve Türk devletinin devam eden saldırılarının önünü almasını bekliyoruz. Yeni kayıpların yaşanmaması için ilgili muhatapların Irak hava sahasını Türk devletine kapatmasını istiyoruz.

En geniş coğrafyada en uzun süren soykırım hala uluslararası hukukta bir savaş suçu olarak kabul edilmiş değil. Bu durumu yanlış görüyor, Şengal’de kadınlara yönelik gerçekleştirilen saldırıların uluslararası tüm kurum ve kuruluşlarca özellikle BM tarafınca hem savaş suçu hem de insanlığa karşı işlenen suçlar olarak tanımlanmasını istiyoruz.

‘Afgan kadınların direnişini selamlıyoruz’

Konferans katılımcıları olarak Afgan kız kardeşlerimizin Taliban rejimine karşı direnişini selamlıyoruz. İnsanlığa ve kadın özgürlüğüne düşman olan bu rejime karşı Afgan kadınlarının mücadelesini ve direnişini oldukça değerli görüyor, Afganistan’da direnen tüm kadınlara desteklerimizi iletiyoruz.

Tüm dünya kadınlarını Şengal’deki kadın soykırımından ortak bir şekilde hesap sormaya davet ediyoruz.”