‘Rakka’nın özgürleşmesi yeniden doğuş gibiydi’

Rakka kentinin IŞİD kontrolünde olduğu dönemleri kadınlar, “Yaşayan ölü gibiydik” sözleri ile anlatırken, Rakka’nın QSD tarafından özgürleştirilmesini de yeniden bir doğuş olarak tanımlıyorlar.

SIBELIA EL-IBRAHIM

Rakka- Demokratik Suriye Güçleri (QSD), 2016 yılında Rakka kentini IŞİD çetelerinden kurtarmak için "Fırat'ın Gazabı" hamlesini başlatmıştı. 18 Ekim 2017'de çetelerden temizlenen Rakka kentinin özgürleştirildiği haberi ise 20 Ekim’de ilan edildi. Kuzey ve Doğu Suriye'deki Rakka kentinin IŞİD çetelerinden kurtarılmasının yıl dönümü olan 20 Ekim yaklaşırken çetelerin kontrolünde yaşayan kadınlar, bir yandan çetelerin insanlık dışı uygulamalarını anlatırken, öte yandan özgürleşmenin ardından yaşadıkları sevinci dile getirdi.

‘Oğlum bir daha gelmedi’

Rakkalı kadınlardan 11 çocuğu olan Fatima Habib Al-Şeyh, IŞİD’in Rakka’yı kontrolü sırasında bir çocuğunu kaybettiğini belirterek, “Çetelerle karşılaşmamak için evimizden çıkmadık ve hatta onların insanlık dışı uygulamalarından uzaklaşmak için kırsal kesimlerde yaşamaya başladık. Eve dönmeyen oğlum Şam hükümetinin ajanı olmakla suçlanıyordu. Evden çıktığında camiye gideceğini ve dönene kadar kendisine yemek hazırlamamı istedi. Ancak gidiş o gidiş bir daha gelmedi. Haber alamayınca gözaltı merkezine gittim. İlk başta yanlarında olmadığını söylediler ancak bir süre sonra tekrar gittiğimde onu tövbe kursuna gönderdiklerini ve bitince döneceğini belirttiler. Ama 7 yıl geçti ve oğlum halen evine dönmedi. Bugüne kadar oğlumun hala hayatta olduğunu hissediyorum. Bir annenin duygu ve hisleri hayal kırıklığı yaratmaz. Ölene kadar onun bir gün dönüşünü bekleyeceğim. Bunca yokluğun ardından onu görmek tek dileğim” dedi.

Annesini katlettiler

Annesini çocuk yaşta kaybeden Farah Haled Al-Ali, henüz 14 yaşındayken kardeşlerini büyütme görevini üstlendi. Farah Haled Al-Ali, “Annem Abeer Ali Al-Nahed 30 yaşlarındayken çeteler tarafında tutuklanıp katledildi. Çok fazla ayrıntı hatırlamıyorum çünkü henüz çocuktum ama tek hafızamda kalan şey annemin yüzü ve o dönemde DAİŞ'in evimize düzenlediği baskında onu nasıl götürdükleri… Annem tutuklandıktan bir hafta sonra serbest bırakıldı ancak günler sonra tekrar tutuklandı. Sabah saat 04.00 sıralarında eve baskın düzenlediler. Beyaz bir minibüs kullanıyorlardı. Maske takmışlardı ve ellerinde silahlar vardı. Aile üyelerim annemin nerede olduğunu sorduğunda Siyah Stadyum Hapishanesi’nde olduğunu söylediler ama bulamadık. Onu uluslararası koalisyon ajanı olmakla suçladılar” sözleriyle yaşananları anlattı.

‘Şehrin özgürleşmesi yeni bir doğuş gibiydi’

Farah Haled Al-Ali, Demokratik Suriye Güçleri'nin Rakka şehrini özgürleştirme hamlesini de şöyle aktardı: “IŞİD kontrolündeki şehrimizde yıllarca baskı altında yaşadık. QSD’nin gelişiyle bir çıkış noktamız ve umudumuz oldu. Rakka'nın özgürleşeceğini duydum, annemin geri döneceğini ve sevincimizin iki katına çıkacağını düşündüm. Annemin bir gün geri döneceğine dair umudum var. Şehrin özgürleşmesi yeni bir doğuş gibiydi. Çünkü adaletsizlikten, korkudan, terörden kurtulduk. IŞİD'in işlediği suçların hesabını vermesini istiyorum. Kardeşlerimi anne sevgisinden mahrum ettiler. Annemi bir kez olsun görmek istiyorum."

‘Ölüm kokusu yayılıyordu’

IŞİD zulmünü anlatan kadınlardan Fayda Al-Ali Abdullah, "Yaşamıyorduk ve ölü gibiydik. Her yerde cesetler vardı, çoğu trafik kavşaklarında asılıydı ve şehrin tüm sokaklarından ölüm kokusu yayılıyordu. Oğlum henüz 14 yaşındaydı ve IŞİD tarafından tutuklandı. Oğlum tutuklandıktan sonra eşimde yaşanan baskılara daha fazla dayanamayarak yaşamını yitirdi. Rakka halkı, çeteler tarafından tutuklananların geri dönme şansının olmadığını çok iyi biliyor. Oğlumun tutuklanmasının ardından çok sorduk ama bu durum samanlıkta iğne aramaya benzer. Ancak yine bir umutla aradık” ifadelerinde bulundu.

Tek isteği kayıpların bulunması

Rakka'yı özgürleştirme hamlesinin başlamasıyla birlikte çetelerin halka karşı geniş bir tutuklama furyası başlattığını sözlerine ekleyen Fayda Al-Ali, “Geride ne çocuk ne genç ne erkek, ne kadın, ne kız, ne de yaşlı bıraktılar. Şehrin tamamen özgürleştiği ilan edildiğinde tarifsiz bir sevinç yaşadık ve sonunda korkudan, ölümden ve adaletsizlikten kurtulacağız dedik. 7 yıldır kentimizde özgür bir şekilde yaşam sürüyoruz. Yaşadığımız trajedilerin ardından şehrimizde güvenle ve huzurla yaşıyoruz. Şimdilik tek temennim oğlumun ve DAİŞ çeteleri tarafından tutuklanan tüm kayıp kişilerin geri dönmesidir. Oğlumun cenazesini gömmediğim sürece onun geri döneceğine dair umudum hep olacak” sözlerine dikkat çekti.

‘7 yıldır oğlumun dönüşünü bekliyorum’

Rakkalı kadınlardan 50 yaşındaki Hadica Al-Hamud ise yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Suriye krizinin başında büyük oğlumu henüz küçükken kaybettim. İkinci çocuğum tarım arazilerine sulama için su götürmeye çalışırken, nehirde boğularak hayatını kaybetti. 20’li yaşlardaki çocuğum ise çeteler tarafından tutuklandı. Günümüzü huzur içinde geçiremedik. Evimizi ele geçirmek istediler ama biz kaldık ve ayrılmadık. Cinayet ve diğer ihlaller çeteler için günlük bir rutin haline geldi. Her zaman korku içindeydik ve gördüklerim karşısında kalp hastalığına yakalandım. Suriye Demokratik Güçleri bizi çetelerin zulmünden kurtardı. O kurtuluş anları çok güzeldi. 7 yıldır oğlumun dönüşünü bekliyorum. İki oğlumu kaybettim ama gömdüm ama üçüncü oğlumu göremedim, cenazesini elimde gömmedim. Bu yüzden bir gün geri döneceğine dair her zaman umudum olacak çünkü kalbim bana onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyor."