İşgal edilen bölgelerdeki kadınlar: Belirsiz bir yaşamın içindeyiz

Türk devleti ve ona bağlı çetelerin işgali ve saldırıları nedeniyle İdlib’de yerinden edilen kadınlar kaldıkları kamplarda belirsiz bir yaşamın içinde olduklarını söyleyerek, “Saldırılar devam ettikçe yaşam koşullarımız daha da ağırlaşacak” dedi.

HADEEL Al-OMAR

İdlib – Türk devleti ve ona bağlı çete yapılanması Heyet Tahrir el Şam'ın (HTŞ) işgali altındaki Suriye’nin kuzey kenti İdlib’de yaşam her geçen gün daha da zorlaşıyor. Devam eden çatışma ve saldırılarda İdlib’e bağlı köy ve kasabaların olduğu bölgelerde 10’u kadın 15’i çocuk olmak üzere 42 sivil hayatını kaybetti. 80 binden fazla insan da göç etmek zorunda bırakıldı. İdlib’de yerinden edilen kadınlar, kaldıkları kamplardaki zor yaşam koşullarını anlattı.

‘Yiyecek, sağlık hizmeti, ilaç, gıda yok’

Saldırılar olunca çocuklarını da yanına alarak kaçtığını anlatan 33 yaşındaki Samar Al-Zaydan, İdlib'in kuzeyindeki bir barınma merkezinde kalıyor. Saldırıların İdlib'in güneyinde bulunan Eriha kentine kadar uzanacağını tahmin etmediğini dile getiren Samar Al-Zaydan, “Barınma merkezi yaşamak için uygun değil. Yiyecek yok, sağlık hizmeti yok, ilaç yok. Barınma merkezinde yüzlerce yerinden edilmiş kadın var ve koşullar çok zor. İçme suyu dahil en temel ihtiyaçlardan yoksunuz” dedi.

‘Yerinden edilen kadınlar olarak belirsiz bir yaşamın içindeyiz’

Barınma merkezlerine, evlerine göre daha güvenli olduğu için katlandıklarını söyleyen Samar Al-Zaydan, şunları anlattı:

“Günlük olarak bombardımanlar oluyordu ve çocuklarım için çok korkuyordum. Bu nedenle barınma merkezine gelmek zorunda kaldım. Kira fiyatlarının yüksek olması nedeniyle de ev kiralayamadım. Kira fiyatlarında eşi benzeri görülmemiş bir artış var. Kanvas tipi bir çadır için defalarca girişimlerim oldu ancak olumsuz sonuçlandı. Yerinden edilmiş kadınlar olarak belirsiz bir yaşamın içerisindeyiz ve bu ne kadar sürecek bilinmiyor. Saldırılar devam ettikçe bizlerin yaşam koşulu daha da ağırlaşacak. Özellikle salgın hastalıklar yayılabilir. Yerinden edilenlere yönelik önleyici, çevresel ve sağlık hizmeti olanakları bulunmuyor.”

’25 metre karelik bir alanda yaşıyoruz’

İdlib'in doğusundaki Sarmin kentinden göç eden 35 yaşındaki Taqa Abdul Qader de yerinden edildikten sonra yaşadıklarını "Benim için ölüm, yerinden edilmekten daha kolay" şeklinde tarif etti. Eşi geçen yıl saldırılarda yaşamını yitiren Taqa Abdul Qader, evinin geçimini sağlayan tek kişi olduğunu söyledi. Şu an kız kardeşinin kaldığı İdlib'in kuzeyindeki Deir Hassan Kampı’ndaki yerini kendileriyle paylaştığını anlatan Taqa Abdul Qader, şunları aktardı:

“25 metre karelik alanda hep birlikte yaşıyoruz. Durum istikrara kavuşup normale dönene kadar kamplarda yaşamak için bir yer ayarlamaya çalıştım ancak taleplerim kulak ardı edildi. Kamp hayatı önümdeki tek seçenek olarak kaldı. Kamplardaki aşırı nüfus yoğunluğu göz önüne alındığında, insani yardım kuruluşlarının ve uluslararası örgütlerin yerinden edilenlere yönelik hizmetleri yetersiz kalıyor.”

Taqa Abdul Qader, çocuklarıyla birlikte barınabileceği uygun bir konut bulamazsa Sarmin’e geri döneceğini vurguladı.

‘Kalıcı konut sağlanması gerekiyor’

İdlib'deki insani yardım kuruluşlarından birinin çalışanı olan 29 yaşındaki Holud Al-Rajo, yerinden edilmiş kadınlara kalıcı konut sağlanması gerektiğini kaydetti. Holud Al-Rajo, yerinden edilmiş kadınların, sağlanan desteğin eksikliği nedeniyle yaşam koşullarının daha da zorlaştığını belirterek, “Bu da tüm resmi insani yardım kurumlarını, ekiplerini ve departmanlarını gerçek anlamda zorluyor” dedi.