Minbicli kadınlar: IŞİD yargılanmadan yaralarımız iyileşmeyecek

IŞİD çetelerinin yaşattığı zulmü anlatarak “IŞİD çeteleri yargılanmadan yaralarımız iyileşmeyecek” diyen Minbicli kadınlar, Kuzey ve Doğu Suriye'de Demokratik Özerk Yönetim'in IŞİD çetelerini yargılama kararını destekledi.

SIBELIA EL-IBRAHIM

Minbic – Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, 10 Haziran'da yaptığı açıklamayla, bölgelerinde bulunan cezaevlerindeki IŞİD üyelerinin yargılanacağını duyurdu. 10 binden fazla IŞİD’linin Halk Koruma Mahkemesi ve Toplumsal Adalet Meclisi’nin çatısı altında uluslararası ve yerel yasalara göre yargılanacağı bekleniyor.

‘Kentte bir kaos ortamı yarattı’

IŞİD çetelerinin kontrolündeki bölgeleri özgürleştirme mücadelesinde hayatını kaybeden savaşçıların aileleri, Özerk Yönetim’in kararına destek verdi. Kuzey ve Doğu Suriye’nin Minbic kentinin güneybatısında yer alan Moqbilat Al-Bireh köyünden 65 yaşındaki Nabiha Al-Hüseyin, “IŞİD 2013'ün sonlarında Minbic kentini kontrol altına aldı ve kentte bir kaos ortamı yarattı. Paralı askerler Minbic üzerindeki kontrolünün başlamasıyla kentte halka baskı yapmaya, haksız yasalar dayatmaya, özgürlüklerini kısıtlamaya, kadınları başörtüsüne, erkekleri uzun cübbe giymeye mecbur etmeye başladılar” dedi.

‘IŞİD onlara katılmayı reddedenleri tutukluyordu’

IŞİD çetelerinin zulmünü anlatmaya devam eden Nabiha Al-Hüseyin, şunları ifade etti: "Bir IŞİD üyesi bizi durdurup neden gözlerimi peçeyle kapatmadığımı sormaya başladı. Kafa kesme, asma gibi insanlık dışı suçlar işleyerek halk arasında korku uyandırdı. Bir keresinde köyde yaşlı bir adamın başı kesilerek bir taşın üzerine kondu ve vücudu günlerce asılı kaldı. Bir gün IŞİD köyü kuşattı ve evleri tek tek aradı. Baskınlarda insanların ailelerini korumak için sahip oldukları kişisel silahları aldılar ve o sırada birini tutukladılar. Silah konusu ise bir bahaneydi çünkü insanlar onlara katılmayı reddettikleri için katlediliyordu.”

‘Oğullarım için yas tutmama izin vermediler’

Nabiha Al-Hüseyin, 7 çocuğundan 2’sinin IŞİD tarafından onlara katılmayı reddettiği için tutuklandığını anlatan Nabiha Al-Hüseyin, “Gece yarısı çocuklarımın ellerini nasıl bağladıklarını ve gözlerine nasıl siyah bant taktıklarını gördüm ama hiçbir şey yapamadım. İnsanlar yakınlarını merak ettikleri için IŞİD merkezlerine gidiyordu. Ben de çocuklarımı sormak için gittim. Ancak beni tehdit ederek kovdular. Oğullarımın öldürüldüğünü anlayınca yas tutmak istedim ancak buna dahi izin verilmedi. Yas çadırını açmamı engellediler” diye konuştu.

‘Kenti özgürleştirdiler, sanki hayat yenden başlamış gibiydi’

Minbic Askeri Meclisi'nin 1 Haziran 2016'da ilan ettiği Minbic’i Özgürleştirme Hamlesini duyduklarında çok sevindiklerini dile getiren Nabiha Al-Hüseyin, "Sonunda tüm haksızlıklardan kurtulacağımız için mutluyduk. Minbic Askeri Meclis güçleri çeteleri yendi ve köylere kadar her yeri özgürleştirdi. Kenti 16 Ağustos 2016'da tamamen özgürleştiler ve sanki hayat yeniden başlamış gibiydi” dedi.

‘IŞİD yargılanmadan yaralarımız iyileşmeyecek’

Özerk Yönetim’in IŞİD çetelerini yargılama kararını desteklediğini dile getiren Nabiha Al-Hüseyin, “Binlerce masum insanı katleden IŞİD çeteleri hesap vermeli. IŞİD yargılanmadan yaralarımız iyileşmeyecek” şeklinde konuştu.

İşkenceyle katledilen eşini toplu mezarlarda arıyor

Minbic şehrinin IŞİD tarafından kontrolü sırasında aile fertlerini kaybedenlerden biri de Moqbilat Al-Bireh köyünden 40 yaşındaki Fadia Ahmed Al-Hüseyin. Eşinin 3 Ağustos 2014'te paralı askerler tarafından tutuklandığını belirten Fadia Ahmed Al-Hüseyin, şunları aktardı:

“Eşimin tutuklanmasından sonra ailemin geçimini yaşadığım tüm acılara rağmen üstlenmek zorunda kaldım. Başlangıçta eşim avukatlığı bırakması için çok tehditler aldı ama o ısrar etti ve korkmadı. Kısa bir süre sonra bir arkadaşı geldi ve eşimin paralı askerler tarafından tutuklandığını söyledi. Tutukluğundan bir süre sonra kendisini cezaevinde ziyaret etmeye karar verdim. Kendisiyle cezaevinde birkaç kez görüştüm ama her seferinde hayal kırıklığına uğradım. Eşim sağlıklıydı ancak maruz kaldığı işkence sonucu hayatını kaybetti.”

Eşinin cenazesini vermediklerini dile getiren Fadia Ahmed Al-Hüseyin, “Eşimin cenazesini açılan toplu mezarlarda arıyorum ancak şimdiye kadar bulamadım” dedi. Minbic’i özgürleştirme seferberliğinin başladığını duyduğumuzda özgürlüğün kokusunu yeniden alacağımızı anladık. Yaşadığımız haksızlıklardan kurtulduk ve yeniden hayata döndük. IŞİD unsurlarının bir an önce yargılanmasını istiyoruz” dedi.