KESK’li kadınlar TİS görüşmelerinde masada olacak

KESK Kadın Sekreterliği TİS masasında olacaklarını belirterek, kazanımlarının tırpanlanmasına izin vermeyeceklerini belirtti ve insanca bir yaşam istedi.

Haber Merkezi- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreterliği, 1 Ağustos’ta başlayacak Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri öncesinde basın toplantısı düzenledi.

KESK Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında kadınlar TİS için taleplerini dile getirdi ve görüşmelerde masada kadınların olması gerektiğini vurguladı. Açıklama KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher tarafından okundu.

‘Yıkım politikalarının bedelini kadınlar ödüyor’

Açıklamada AKP iktidarının talan ve yıkım politikalarına hız kesmeden devam ettiğine dikkat çekilerek bu politikaların en çok kadınları etkilediği vurgulandı. Açıklamada iktidarın seçimini savaş ve yıkımdan yana kullandığı belirtilerek “Kamu kurumları kapatılıyor, henüz açıktan özelleştirilmemiş kurumlarda da güvencesiz ve parçalı istihdamla bir dönüşüme yol yapılıyor. Yarı zamanlı, esnek, sözleşmeli, ücretli ve taşeron çalışmanın yaygınlaştırıldığı, hali hazırda değersiz görülen emeği performansa indirgeyen bu dönüşüm güvencesizliği de beraberinde getiriyor. Eşit işe eşit ücret kazanımını yok sayan uygulamalar sürüyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği bu koşullarda AKP/Saray iktidarının, milliyetçi, tekçi, dinci, muhafazakâr, neoliberal politikalarını sürdürmesinin bedelini en çok kadınlar ödüyor” denildi.

‘Kazanımlar tek adam rejiminin hedefinde’

Kadınların yıllardır mücadele sonucu elde ettikleri kazanımların ‘tek adam’ rejiminin elinde olduğu ifade edilen açıklamada kadınların yaşam alanların daraltılmaya çalışıldığı kaydedildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Tüm bunlarla birlikte kadın yoksulluğu giderek daha da derinleşiyor. Çünkü bir yanda artan kadın işsizliği, parçalı istihdamın örgütlülüğün önüne koyduğu engel, diğer yanda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan, 6284’ü rafa kaldırmanın telaşına düşen tek adam rejimi var olan eşitsizlikleri daha da büyütüyor. Şiddet, taciz, mobbing ve ayrımcılıklar artarken kadını, çocuğu, LGBTİ+’ları erkek şiddetinin hedefi haline getiriyor. AKP/MHP iktidarının kadın düşmanı politikaları ile birlikte erkek yargının cezasızlık politikaları katilleri, tacizcileri, tecavüzcüleri cesaretlendiriyor. Kadına, çocuklara yönelik şiddet artıyor, şiddet failleri cezasız bırakılıyor.   Kadın ve emeği bir de bu yolla güvencesizleştiriliyor.  Her fırsatta toplumda kutuplaşmayı ve eşitsizliği kışkırtan tek adam rejimi eşitsizliklere çözüm üretmek yerine kız çocukların okullaşma oranının düşüklüğünü karma eğitime bağlayarak yoksulluğu, çocuk yaşta evlendirmeyi ve çocuk işçiliğini görmezden geliyor, sorunun kız okulları açılarak çözüleceğini düşünüyor. Her geçen gün laik, bilimsel eğitimden uzaklaşarak, eğitim politikalarını değiştiren iktidarın asıl amacının kız çocuklarının okullaşma oranını arttırmak değil, siyasetine uygun toplum tasarısını hayata geçirmek, kadını aileye bağımlı erkeğe tabi kılmak olduğunu biliyoruz. “

‘Kadınlar taleplerine sahip çıkacak’

Açıklamada TİS görüşmelerinde kadınların taleplerine sahip çıkması çağrısı yapılırken kadınların talepleri de şöyle sıraladı:

"*Grevli, gerçek bir toplu sözleşme yasası yapılmalı, kadınların görüşmelerde temsiliyeti sağlanmalıdır. TİS görüşmelerinde kadın talepleri ayrı bir başlıkta ve gündemle ele alınmalı, mutabakat metninde de aynı şekilde tek başlık altında toplanmalıdır.

 

*Güvenceli, tam zamanlı hak kayıpları yaratmayan çalışma esas alınmalı, eşdeğer işe eşdeğer ücret politikası hayata geçirilerek parçalı istihdam politikalarından vazgeçilmeli,

*İktidarın kendi siyasi planlarına göre gece yarısı kararnameleriyle bir anda uygulamaya koyduğu OHAL/KHK’leri iptal edilmeli. KHK’lerle işten atılan kamu emekçileri tüm hakları ile birlikte görevlerine iade edilmeli

*ILO standartları ve kamu emekçisi kadınların fiziksel ve sosyal koşulları dikkate alınarak, çalışan hamile kadına doğum öncesi 8 hafta, doğum sonrası 24 hafta olmak üzere en az 32 hafta ücretli doğum izni verilmelidir. Doğum sonrası ücretli-ücretsiz izin ile süt izni kullananlar sosyal ve özlük hak kaybı yaşamamalıdır.

*İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iptal edilmeli, sözleşmenin etkin bir biçimde uygulanması sağlanmalıdır.

*ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi imzalanmalıdır. Kadınlara ve LGBTİ+lara uygulanan ayrımcılık, fiziksel cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve taciz, sözlü sataşma, ısrarlı takip ve dijital taciz son bulmalı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir çalışma yaşamı ve ortamı sağlanmalıdır.

*Mobbinge, şiddete, tacize ve istismara uğrayan kadın emekçilerin tayin ve yer değişikliği taleplerinin herhangi bir belge ibrazı istenmeksizin kabul edilmesi sağlanmalıdır.

*Kamuda çalışan erkek emekçilerin kadınlara ve çocuklara dönük şiddet uyguladığının tespiti durumunda, olayın işyerinde geçip geçmemesine bakılmaksızın, adli soruşturmanın yanında etkin idari soruşturma da yürütülmelidir.

*Çalışma yaşamında şiddet ve taciz aynı zamanda çalışanların sağlığı sorunu olarak görülmeli ve İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’nun çalışmalarının bir parçası haline getirilmelidir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddet ve tacizin önlenmesine yönelik eğitimler ve farkındalık çalışmaları kadınların ve LGBTİ+ bireylerin ihtiyaç duyabileceği sağlık ve/veya psikolojik destek kurul çalışmalarının parçası haline getirilmelidir.

*8 Mart’ta tüm kamu çalışanı kadınların ücretli izinli sayılması için yasal düzenleme yapılmalıdır.

*Kamu kreşleri yeniden açılmalıdır. Kadın erkek fark etmeksizin en az 50 çalışanın olduğu işyerlerinde, ücretsiz, nitelikli, anadilinde ve gerektiğinde 7/24 hizmet verecek, istihdam biçimine bakılmaksızın tüm çalışanların yararlanacağı kreşler açılmalıdır.

*Nüfusu 50 bini geçen belediyelerde şiddete ve istismara uğrayan kadın ve çocuklar için sığınma evleri açılmalı, sığınma evlerinin uluslararası standartlara uygun hizmet verecek hale getirilmesi sağlanmalıdır. Bu hizmetlerden trans kadınların da yararlanması sağlanmalıdır.

*Bütçe süreçlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınmalıdır.

*Kamuda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini ortadan kaldırmak ve kadınların yönetim düzeylerinde yer almalarını sağlamak için cinsiyet eşitliği sağlayan mekanizmalar uygulanmalıdır.

*Eğitim alanında müfredat toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınarak düzenlenmeli, cinsiyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ayrımcılığının ortadan kalkması için okul öncesinden itibaren tüm kademelerde ve üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimi zorunlu ders olarak okutulmalıdır.

*Tüm kamu kurumlarında yüzde üç engelli kotası hayata geçirilmeli, engelli kamu emekçileri içindeki kadın istihdamı arttırılmalıdır.

*Eğitim alanında müfredat toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınarak yeniden düzenlensin, cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığının ortadan kalkması için okul öncesinden itibaren tüm kademelerde ve üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği zorunlu ders olarak okutulmalıdır.

*Tüm kamu çalışanlarına yılda en az bir defa hizmet içi eğitim kapsamında toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verisin.

*HPV aşısı (rahim ağzı kanser aşısı) ücretsiz olmalıdır ve özellikle risk grubundaki kadın emekçiler başta olmak üzere 26 yaşından büyük olsalar dahi tüm kadınlar açısından aşıya ulaşımın önündeki engeller kaldırılmalıdır.

*Talepleri halinde kadınlara regl dönemlerinde ayda 2 gün ücretli izin hakkı tanınmalıdır.

*Regl döneminde kullandığımız ürünlerdeki vergi kaldırılmalı, başta okullar olmak üzere tüm kamu kurumlarında ücretsiz ulaşılabilir olmalıdır."