Lübnan yargısında kadın hakimlerin yaşadıkları kitaplaştırıldı

“Yargıda Lübnanlı Kadınlar: Ana Akımın Güçlendirilmesi ve Marjların İhmal Edilmesi” adlı kitabı hazırlayan araştırmacılardan Azza Al-Haj Sulêman, kadın hakimlerin adaleti tesis etmedeki rolüne dikkat çekti.

SUZAN EBU SAİD

Beyrut- Lübnanlı kadın hakimlerin önceki yıllarda farklı kararlar alması ve toplumun bunlara olumlu tepkisi, sosyoloji araştırmacısı Azza Baydoun ve hukuk araştırmacısı Azza Al-Haj Sulêman'ı “Yargıda Lübnanlı Kadınlar: Ana Akımın Güçlendirilmesi ve Marjların İhmal Edilmesi” kitabını hazırlamaya yöneltti. Kitap, Arap Araştırma Merkezi tarafından yayınlandı. Lübnan yargısında kadınların varlığının çeşitli düzeylerde yarattığı etkiye ışık tutmak amacıyla hazırlanan kitap, sahada adaleti sağlamada kadın hakimlerin hukuk uygulamaları ve sosyal bilimler alanındaki iki yaklaşıma odaklanıyor.

Konuyla ilgili olarak hukuk akademisyeni Azza Al-Haj Sulêman, "Asıl amaç, kadınların yargıdaki varlığının etkisinin boyutunu, buna bir şey ekleyip eklemediğini araştırmaktı. Araştırmamıza 2018 yılında, Lübnanlı kadın yargıçların 2015 hareketine katılan birçok aktivistin dosyalarıyla ilgili olarak aldıkları olağandışı kararlar karşısında başladık. Yargıç Abeer Safa, o dönemde aktivistlerin ifade özgürlüğünün yolsuzluk davalarını açığa çıkardığını söyledi. Ayrıca mahkeme duvarları ardındaki kadın hakimlerin bazı sosyal tutumları da izleniyordu. Yaklaşık 7 yıl önce de Trablus'ta iki genç erkek birbirlerinin dinini eleştirdi. Konu yargıya taşındı. Yargıç erkeklerden her birine diğerinin dinini okutarak ceza verdi. Burada hakim sosyal rolünü kullanmış oldu” diye belirtti.

‘Önemli olan kanunun adaletli uygulanması’

Azza Al-Haj Sulêman, adaletin sadece kanunun uygulanması olmadığını önemli olanın kanunun adaletli bir şekilde uygulanması olduğunu kaydetti. Azza Al-Haj Sulêman, kitabında yer alan saha çalışmalarına ilişkin olarak, “Bahsedilen saha çalışmalarında niceliksel olmak üzere iki türe değindik ve bunlarda Baabda Tek Ceza Hakimi Mahkemesi’nden bahsettim. 2010 ve 2011 yıllarındaki bazı kararlara ek olarak 2012-2018 yılları arasına baktık. Bu dönemde çıkarılan kanunların feminist boyutu vardı ve paralel bir feminist hareketin varlığı nedeniyle yeni hukuk kurallarının üretilmesine yol açan feminist fikirler vardı” ifadelerinde bulundu.

Kadınlar ile ilgili kararlar incelendi

Ağır suç olarak kabul edilen cinsel suçlar ve diğerleri de dahil olmak üzere kadına yönelik şiddet vakaları üzerinde çalışma yürüttüklerini belirten Azza Al-Haj Sulêman,  sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlarla ilgili verilen kararlar incelendi. Burada niteliksel bir değerlendirme yaptık ama ayrı ayrı niceliksel yani iki farklı metodolojiye sahip iki tür çalışma yaptık. Niceliksel çalışmada benimsediğimiz metodoloji ile istatistiksel araçları kullandık, yani daha önce kullanılmamış bir çalışma desenini takip ettik.”

Toplum adaletsiz olduklarını düşünüyor

Çalışmalarının niceliksel ve niteliksel olarak farklılıklar gösterdiğini kaydeden Azza Al-Haj Sulêman, “Toplum hakimlerin adaletli kararlar vermediğini düşünüyor. Peki halkla yargı arasında neden güven yok? Bu konular üzerinde çalışmamız gerekiyor ve bir hakim nasıl etkileşime girebilir ve etki bırakabilir? İnsanlar iki davaya gazetelerde yer verilen haberler aracılığıyla tepki gösterdiler. Sanki insanlar vatandaşla hakim arasında bir etkileşim bekliyor” sözlerine dikkat çekti.

Erkek ve kadınlar farklı tepkiler vermiyor

“Beyrut’ta liman patlaması, bankaların çöküşü, mevduat sahiplerinin paralarının çalınması gibi Lübnan'da tanık olunan tüm krizlerin kadınları büyük ölçüde etkileyen hükümet yolsuzluklarından kaynaklanmaktadır” diyen Azza Al-Haj Sulêman, “O zamandan bu yana çöküş başladı ve yargının rolü devreye girmedi. Adalet ve sosyal adalet konusu denildiğinde hemen yargının ve taleplerin yerine getirilmesinde görevli anayasal otoritenin rolü akla geliyor. Yargıç, düzenin sağlamlığı ile otoritenin rolü arasındaki dengedir. Yargı otoritesinde adalet kavramının erkek ve kadın hakimler arasında farklı şekilde arındırıldığı ancak farklı tepkiler vermediğini tespit ettik” dedi. 

‘Hukuk daha insancıl hale getirilmeli’

Azza Al-Haj Sulêman, insanın hukukla ve hakimle olan ilişkisine ilişkin ise şunları söyledi: “Kanun, otoritenin çıkardığı kuraldır ve katı bir kuraldır, bu kanunu alan toplumdur, hükmeden de hakimdir. Hukuk daha insancıl hale getirilmeli. Dolayısıyla hukuku hakim aracılığıyla insanileştirmekten bahsediyoruz ve burada kendini adamış hakimin hukuki rolü arasında ayrım yapıyoruz. Kanunlarla hakime verilen rolde genel hukuk ilkeleri ihlal edilmemeli. Çalışmamız bu anlamıyla niceliksel veya niteliksel sosyoloji ile hukuk bilimini bir araya getirmiştir. Hâkimin davranışlarının düzenlenmesi, metinlerin nasıl yorumlanması konusu önemlidir.”

Kadınların varlığı

İnsan hakları kavramları ele alınırken kadının rolünün ve sosyal adaletin sağlanmasının önemine vurgu yapan Azza Al-Haj Sulêman, “Hâkim, ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin ve bunların hukuk kuralının yorumlanmasıyla olan ilişkisinin farkında olmalı ve davalara yaklaşırken kişisel, sosyal ve ekonomik kavramlarını geliştirmelidir. Karar alma merkezlerinde kadınların varlığı, etkinleşmenin önemli bir parçasıdır. Yasaların geliştirilmesi ve sadece otoritelerin ve yasaların sonuçlarını almak değil, küreselleşme, kültürlerin dönüşümü ve modern anlamda sosyal adalet ışığında post-modern toplumlarda yeni kavram ve kültürün bir parçasıdır” ifadelerinde bulundu.

Kadın hakim oranı geriledi

Kitabı hazırladığı dönemlerde kadın ve erkek hakim sayısının eşit olduğunu aktaran Azza Al-Haj Sulêman, “Ama şu anda kadın hakim oranı yüzde 65 ila yüzde 66 arasında. Bu kitabı hazırlama fikri bana 2018 seçimlerinden sonra geldi. Kadın kotasının uygulamaya konulmaya başlanması, yani kadınların karar verici pozisyonlarda bulunması olumlu bir etki yaratmasına neden oldu. Araştırmacılar olarak hukukun toplumla ilişkisini ve etkilerinin neler olduğunu okumalıyız. Araştırmada çalıştığımız bölüme bağlı olarak kadın hakimler görevlerini erkeklere göre daha iyi yerine getiriyorlar. Ancak genelleme yapamayız. Hukuk kuralının uygulanmasında kanunun kadınlara ve erkeklere tanıdığı sınırlar var. Yani, hukuk kuralını insanileştirme rolü her iki cinsiyet için de ortaya çıkmadı” dedi.