‘Küresel kadın direnişi şiddetle mücadelede deneyim kazandırdı’

Kadın haklarını baltalayan uygulamalarla mücadelede hâlâ gidilecek uzun bir yolun olduğunu belirten Mısırlı kadın aktivistler, şiddete karşı küresel düzeyde gerçekleştirilen mücadelenin önemli bir deneyim kazandırdığını anlattı.

ASMAA FATHI

Kahire- Birleşmiş Milletlerin 1999’daki Genel Kurulu’nda alınan karar ile her yıl 25 Kasım tarihi "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü" olarak ilan edildi. 25 Kasım, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, ev içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları, kadın haklarını yok sayan sistemlere karşı kadınların eylem günüdür. Dünyada her yıl milyonlarca kadın 25 Kasım’da meydanlara çıkarak, ‘kadına yönelik şiddete dur’ diyor. Kahireli kadın aktivistler de erk sistemden kaynaklı kadınların yaşadıkları ihlalleri anlatarak, kadın direnişinin önemine dikkat çekti.

Edraak Kalkınma ve Eşitlik Vakfı Koordinatörü Mona Hamida, şiddetin dünya çapında yaygın olduğunu belirterek, “Mısır’da öne çıkan sorunların başında yaşanan kadın katliamlarının giderek artması yer alıyor. Kadın katliamları sürekli tekrarlanan bir durum haline geldi. Gelinen aşamada kadın katliam dosyalarına öncelik veren çeşitli sivil toplum kuruluşları, katledilen kadınlarla ilgili bilgileri toparlayarak kayıt tutuyor ve bu dosyaları belgeliyor. Kadınların maruz kaldığı konulardan biri de miras hakkı konusudur. Miras hakkını isteyen ve bunun için mücadele yürüten kadınlar katlediliyor ve son zamanlarda da bu sayı giderek artıyor” dedi.

‘Uluslararası işbirliği şiddete karşı mücadelede deneyim yarattı’

Diğer bir konunun ise dijital şiddet olduğuna dikkat çeken Mona Hamida, “Elektronik şantaj gibi teknolojik gelişmelerden kaynaklanan diğer yeni suçların yanı sıra, cinsel saldırı ve taciz de dahil olmak üzere kadınlar şiddetin farklı biçimlerine maruz kalıyor. Bazı kadınlar yaşadıklarını anlatmıyor bunun nedeni de toplumsal damgalanma korkusundan kaynaklanıyor. Bu da birçok kadının kendilerine karşı işlenen ihlalleri ifşa etmesini ve raporlamasını engelliyor. Bu konu mücadele edilmesi ve ele alınması gereken bir konu. Değişim için bir çalışma zorunluluğunu getiriyor. Kanunun uygulanmasından sorumlu olanların bu tür suçlarla mücadelelerini geliştirmeleri gerekiyor. Kadınlara destek sağlanmalı. Kolektif kampanyalar şiddetin aslında küresel bir olgu olduğunu ortaya koydu. Uluslararası işbirliği de şiddete karşı mücadelede bir deneyim yarattı” şeklinde konuştu.

‘Dünya çapında mücadele yürütülmelidir’

Kadınları Destekleme Ses Girişimi İcra Direktörü ve avukat Noha Sayed de çoğu ülkede cinsel şiddetin uygulandığını söyleyerek, şu ifadelerde bulundu:

“Gerek Avrupa ülkeleri olsun ve gerekse de Arap ülkeleri olsun, kadın haklarını ihlal eden uygulamalar ön sıralarda yer aldı. Son yıllarda dijital şiddetin, evlilik içi şiddetin yaygınlaştığını ve bazı kurumların bununla baş edecek mekanizmalar aramaya başladığını görüyoruz. Tunus ve İran gibi bazı Arap ülkelerinde kadınlara ve kız çocuklarına yönelik yaşanan hak ihlallerine karşı bir dizi protestoya tanık olduk. Yasaların uygulanmaması, toplumun şiddeti normalleştirmesi gibi durumlar, kadına yönelik şiddetin ciddi oranda artmasına neden oluyor. Bu durum endişe vericidir ve dünya çapında mücadele yürütülmelidir. Aile içi şiddete maruz kalan kadınların birçoğu ekonomik bağımsızlıkları olmadığı için çoğu zaman karşı karşıya kaldıkları şiddete karşı sessiz kalmayı tercih etmektedir.” 

‘Farkındalık yayılıyor’

Yüksek Temyiz Mahkemesi avukatı ve Helwan Kadın Avukatlar Kadın Komitesi raportörü Azza Hamed ise dünyanın çeşitli ülkelerinde şiddet dosyasında açık bir mevzuat eksikliği bulunduğunu, dayanışma ve daha fazla materyalin geliştirilmesi gerektiğini açıkladı. Son dönemde kadınlar için adaletin sağlandığını söyleyen Azza Hamed, artık sadece eğitimli kadınlarla sınırlı kalmayıp, kırsal kesimdeki kadınlara ve köyünü terk etmemiş olanlara da ulaşan bir farkındalık boyutunun yayıldığını vurguladı. Azza Hamed, “Tüm bu gelişmelere rağmen kadın onurunu ve haklarını baltalayan uygulamalarla mücadelede hâlâ gidilecek uzun bir yol var” dedi.

Yasal boşluklar kadınların adım atmasını engelliyor’

Bazı kadınların, özellikle baba, eş veya akrabalar tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını dile getiren Azza Hamed, “Kadınlar toplumsal bakış açısından veya Ceza Kanunu’ndaki boşluklardan kaynaklı karşı karşıya kaldıkları şiddetle ilgili yasal yollara başvurmuyor. Birleşmiş Milletler Kadın Hakları Kuruluşu'na göre, güçlü ve bağımsız bir feminist hareketin varlığı, yerel ve küresel düzeyde politika oluşturmada, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti sona erdirmede, şiddete karşı politika değişikliğini yönlendirmede en önemli faktördür. Ülkelerin yüzde 78'inin kadına yönelik şiddeti ele alan mevzuatı uygulamaya yönelik bütçe taahhütleri var ancak ülkelerin bu bütçeyi eğitim, sağlık, ekonomik kalkınma ve sosyal koruma gibi çeşitli sektörlere nasıl entegre ettiği de belirsiz” diye belirtti.