Kongra Star Sözcüsü: Özgürlük yürüyüşünü birlikte güçlendirelim

Kongra Star Sözcüsü Rihan Loqo, kadınların şiddete karşı mücadelesine övgüde bulunarak, "Şiddete ve işgale son vermek için kadınların özgürlük mücadelesini ve kadın özgürlük yürüyüşünü birlikte güçlendirip yükseltelim" mesajını verdi.

RONAHÎ NÛDA

Qamişlo- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle dünyanın birçok ülkesinde kadınlar farklı etkinlikler düzenliyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de de 25 Kasım etkinlikleri düzenlenirken, kadınlar ayrıca 13 Kasım 1960’ta yani 63 yıl önce 283 Kürt çocuğun hayatını kaybettiği Amûdê Sineması Katliamı’na da dikkat çekiyor. Rojava Kongra Star Rihan Loqo, konuyla ilgili ajansımıza konuştu.

‘Kadınların mücadelesi devam ediyor’

25 Kasım nedeniyle öncü kadın kahramanları anan Rihan Loqo, "Sakine Cansiz, Nagihan Akarsel, Jiyan Tolhildan, Zeyneb Saroxan, Hevrîn Xelef şahsında tüm özgürlük uğruna mücadele yürüten şehitlerimizi anıyoruz. Onların önünde başımızı eğiyor ve mücadelelerini yükselteceğimize söz veriyoruz. Şehit yoldaşlarımızın hayallerini her zaman gerçekleştireceğiz ve onlara layık olacağız. Özellikle kadına yönelik şiddete karşı tüm dünyanın birleştiği 25 Kasım'da kadına yönelik şiddete hayır dediler. İnsanlık tarihinde eşi benzeri olmayan bir mücadele veren Mirabel Kardeşleri anıyor ve onların şahsında 25 Kasım tarihi bir gün oldu. Toplumun demokrasiye ve eşitliğe kavuşması için kadınlar, tarihten başlayarak günümüze kadar süren mücadelesi devam ediyor” dedi.

‘Kadın ve çocuklara yapılan soykırım görülmüyor’

Rihan Loqo, kadınlara ve çocuklara yönelik saldırıların soykırım saldırıları olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Kadın mücadelesi ve direnişi arttıkça dört taraftan otoriter, cinsiyetçi, dinci ve milliyetçi saldırılar da artıyor, kadınlara yönelik ağır saldırılar oluyor. Kirli planlarını yürüten erkek egemen güçler, kadınların emeğini hiçe sayıyor, kimliksiz, umutsuz ve rolsüz bırakıyor. Savaşlarla da örnek verebiliriz. Birinci Dünya Savaşı'nda ilk etapta kadınlar ve çocuklar zarar gördü ancak kimse onlardan bahsetmedi. Aynı durum, kadınların yeniden zarara ve şiddete maruz kaldığı İkinci Dünya Savaşı için de geçerliydi. Şu anki savaş olan Üçüncü Dünya Savaşı, Taliban'ın iktidarda olduğu ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin uygulandığı Afganistan'ı da örnek alabiliriz. Aynı zamanda Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta kadınlar saldırılara ve şiddete maruz kalıyor. Ayrıca işgalci Türk devleti, Rojava’da Efrin, Serêkanîyê, Girê Spî, Bab, Cerablûs gibi Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarıyla bu bölgelerde tüm savaş suçlarını ve savaş katliamlarını gerçekleştirmektedir. Şu ana kadar kadınlara yönelik bu saldırılar rapor edilmiyor, soykırım yapılıyor ve uluslararası devletler kadın ve çocuklara yönelik bu soykırımları görmüyor. Bu bölgelerdeki çocuklar hayatı ana dillerinde öğrenmiyor, yabancı dilde öğreniyor, şiddet ve saldırganlıkla büyüyor. Bütün bunlar şiddettir. Aynı zamanda o bölgelerde erken evlilikler, çok eşlilik, kadın haklarına baskı yapılıyor, katliamlar yaşanıyor, bunlar en büyük şiddet türleridir.”

‘Devrimi kadınlar inşa etti’

Rojava Kürdistan'da yaşanan Kadın Devrimi’ne dikkat çeken Rihan Loqo, "Rojava Kürdistan devrimiyle birlikte, 2005'te kadınların emeği, yılların verdiği mücadele umudu ve direnişiyle Kadın Devrimi gerçekleşti. Kadınlar Yekitîya Star’ı kurdu ve çalışmalar yapıldı. Kendilerini şiddete, cinsiyetçiliğe ve dine karşı korumak için bedeller ödediler. Devrimle birlikte alana ilk girenler kadınlar oldu. Çünkü kadınlar devrimlerini duyurmaya hazırdı. Kadınlar devrime katılmadı, devrimi kadınlar inşa etti. Bu devrim bilimin, örgütlenmenin, özgür bir arada yaşamanın yaratılmasının, demokratik ailenin devrimidir. Kurdukları kadın sistemi bu yüzyılda kadınların devrimlerini nasıl yönettiklerinin bir örneği oldu” sözlerine yer verdi.

‘Kadınların gücünden korkuyorlar’

Türk devletinin Suriye'nin Kuzey ve Doğu bölgelerine yönelik saldırılarını değerlendiren Rihan Loqo, "Türk devleti neden sürekli topraklarımıza saldırıyor? Çünkü kadınların gücünden ve devrimlerinden korkuyor. Kadına yönelik saldırılar kadına, çocuklara ve topluma yönelik soykırımdır. Bu saldırılar dünyanın sessizliğinin kadın ve çocuklara yönelik bu soykırıma herkesin ortak olduğu anlamına geldiğini kanıtlıyor. Mevcut saldırılardan sadece kadınlar değil, toplum, doğa, şehirler ve topraklar zarar görüyor. Özel bir savaş yürütülüyor. Kadınlar yaşanan göçten mağdur oluyor. Doğa ve ekolojik bozulma ilk olarak kadınları etkiliyor. Kendimizi doğadan ayıramayız. Hayatın bir parçasıyız, demografik değişim gerçekleşirse bu kadınları, kadının tarihini, kimliğini ve psikolojisini etkiler. Öte yandan toplumda fuhuş ve madde kullanımı neden yaygınlaştırılmak isteniyor? Çünkü kadınların güçlü ve direnişçi olmasını istemiyorlar. 12 yılda devrimimize karşı çok ciddi saldırılar oldu" ifadelerinde bulundu.

‘Devletler topluma hizmet etmiyor’

Şiddetin farklı biçimlerinin olduğunu söyleyen Rihan Loqo, "Nagihan Akarsel kadın bilimiyle uğraşıyordu ve Silêmanî’de evinin önünde nasıl hedef alındığını gördük. Ayrıca Kuzey Kürdistan'da kadın sorunlarıyla ilgilenen kadınlar en ağır şekilde cezalandırılıyor. Kadınlara hapis cezaları veriliyor ve bu en büyük şiddettir. Pek çok kadın sanatçı, aydın, yazar, milletvekili ve siyasetçi ağır cezalarla karşı karşıya. Dünyada hiç kimse o cezaevlerine gitmiyor ve kimse bu cezaların neden verildiğini sormuyor. Bu da aynı anlayış ve güç duygusundan kaynaklanmaktadır. Öte yandan Doğu Kürdistan ve İran'da çok ağır bir yönetim sistemi var. 21. yüzyılda bu soykırımın kadınlara ve çocuklara yönelik olduğu kanıtlandı. Bu devletlerin işgalci oldukları ve sadece kendi kişisel çıkarlarını korudukları ispatlanmıştır. Bu devletler topluma hizmet etmiyor" sözlerine dikkat çekti.

‘Kadınlar güçleniyor’

Rihan Loqo, ataerkilliğin ve işgal sisteminin son bulması için kadınların dayanışma ve birliğine ihtiyaç olduğunu belirterek, şu sözlere vurgu yaptı: "Önder Apo, 21. yüzyılın kadınların yüzyılı olduğunu söylüyor. Ortadoğu ve Kürdistan'ın her bölgesinde toplumdaki ve devrimdeki liderliğini elinde bulunduran kadınlar, toplumunu büyük bir güç ve iradeyle, büyük bir örgütlülük ve bilgi birikimiyle yönetiyor, eğitiyor ve örgütlüyor. Kadının örgütlenme düzeyi genişledikçe kadının gücü güçleniyor, kadınların birliği demokratik konfederalizmin atacağı çok önemli bir adım oluyor ve bunlara karşı saldırılar da artıyor. Kadınlar olarak daha fazla örgütlenmeye, kadın birliğine ve kadın dayanışmasına ihtiyacımız var ki, hep birlikte ataerkilliğe, sömürgeci sisteme son verip özgür bir yaşam kurabilelim.”

‘Kadınların özgürlük meydanlarına çıkmalarını istiyoruz’

Kuzey ve Doğu Suriye’de kadınların 25 Kasım etkinliklerine dikkat çeken Rihan Loqo, "Bu yılki 25 Kasım kampanyamızı, 13 Kasım 1960’ta 283 Kürt çocuğun hayatını kaybettiği Amûdê Sineması Katliamı gününe denk getirdik. Amûdê Sineması Katliamı’nda hayatını kaybeden çocukların intikamı olarak kampanyamızı o gün duyurmak istedik. Kampanyamız ‘Li dijî her cure tundî û dagirkeriyê, jin jiyan azadî/Her türlü şiddete ve işgale karşı ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla duyuruldu. Her türlü şiddeti ‘Jin, jiyan, azadî’ felsefesiyle çözüme kavuşturacağız. Bu slogan toplumun sorunlarının çözümünü de beraberinde getirecektir. Pek çok farklı etkinlik düzenlendi. Her yerde tüm kadınlarımızı, annelerimizi, kız kardeşlerimizi selamlıyoruz ve kadınların 25 Kasım’da özgürlük meydanlarına çıkmalarını diliyoruz. Kadınların özgürlük mücadelesini, şiddete ve işgale son vermek için kadın özgürlük yürüyüşünü hep birlikte güçlendirip yücelteceğiz."