KJK: Tüm kadınları zaman geçirmeden mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz
Rojava’daki mücadeleyi sahiplenme çağrısı yapan KJK Koordinasyonu, “Tüm kadınları zaman geçirmeden etkili biçimde harekete geçmeye, Rojava’daki mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz” dedi.
Haber Merkezi - Kürdistan Kadın Toplulukları (KJK) Koordinasyonu, Kuzey ve Doğu Suriye ve Helep’e yönelik saldırılara ilişkin açıklama yaptı.
Açıklamada, “3. Dünya Savaşı halen Ortadoğu merkezli yürümekte. Özellikle İsrail-Hamas ve İsrail-Hizbullah savaşının ardında savaşın Suriye ve Irak’a kayacağı öngörülmekteydi. Bölgesel ve uluslararası hegemonik güçler kendi etki gücünü arttırmak amacıyla her fırsatı kollayarak uzun zamandır istikrarsızlığa sürükledikleri bölgeyi kendi ekonomik ve güvenlik çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirme girişimlerine hız vermişlerdir. Bunun bir sonucu olarak son günlerde Suriye’ye dönük yeni bir saldırı dalgası geliştirilmiştir” denildi.
‘Saldırıların baş aktörü Türk devletidir’
“Kuzey ve Doğu Suriye, Rojava ve Halep’e yeni ve kapsamlı bir cihatçı, selefist, El Kaide ve DAİŞ’i temsil eden çetelerin işgal saldırısı yaşanmaktadır” denilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “El Kaide ve DAİŞ zihniyeti ve çetelerinin bir kez daha Kürtler, kadınlar başta olmak üzere halklara saldırtılması ile; yeni katliam, soykırım ve kadın kırımına alan açılmış durumdadır. Bu saldırıların arkasındaki gücün Türk devleti olduğu açıktır. NATO gibi güçlerin de içinde olduğu bu saldırı dalgasının halkların barışına, bir arada yaşama gerçeğine hiç faydası olmayacaktır. Özellikle bu saldırıların Til Rifat, Minbiç, Til Temir ve Rojava’da birçok yere eş zamanlı paralel geliştirilmesi, organizeli, önceden planlanmış ve bizzat Türk devleti tarafından uygulamaya konulmuş yeni soykırım ve katliam uygulamasıdır. Uzun süreden beri Türk devlet yetkililerinin birinci ağızdan Kürtlere dönük yeni katliam ve soykırım saldırılarının devreye konulacağı dile getirilmişti. Bu, Kürt, Arap, Süryani, Ermeni, Çeçen ve Türkmen gibi halkların kendi toprakları üzerinden birlikte, eşit ve demokratik tarzda kendilerini yönetmeleri ve yaşamalarına yapılan bir saldırıdır. Halkların Ortadoğu’da farklılıklarını koruyarak, özgür ve eşit temelde birlikte yaşaması hazım edilmemekte ve Rojava’da oluşan bir modeli; ulus devletçi, ırkçı ve milliyetçi politikalarının sonu olarak gördükleri için saldırmaktadırlar. Bunun baş aktörü Türk devletidir.
Uluslararası güçlerden bağımsız değildir
El Kaide ve DAİŞ çetelerinin çok kısa sürede ve şok bir tarzda Halep’e saldırması ve ele geçirilmesi; bölgede dizayn peşinde olan uluslararası güçlerden bağımsız bir durum değildir. DAİŞ artıklarının İdlib’e çekilerek, orada eğitilmesi, silahlandırılması ve hazır hale getirilerek, harekete geçirilerek, saldırtılması; planlı ve uzun süreli üzerinde çalışmış bir durumdur. Bölgede hegemonya peşinde olan bu güçlerin Türk devleti ile birlikte bu süreci planlayıp, yönettikleri bir kez daha açığa çıkmış bir durumdur. Yine Suriye ordusunun direnmeden, çekilmesi ve Suriye ile ittifak içinde olan güçlerin, bu saldırıları durdurma ve önleme noktasında da ciddi bir katkı ve desteğinin şu ana kadar gelişmemiş olması da halkların kanı ve canı üzerinden yeni ve kirli politikanın ve saldırının devrede konulduğunun göstergesidir.
Kadın kırımı için harekete geçildi
Benzer birçok savaşta ve saldırılarda olduğu gibi, söz konusu saldırı ve savaş politikalarından sorumlu olmayan, herhangi bir oluru ve görüşü bulunmayan kadınlar, halklar ve çocuklar katledilmekte, saldırılara uğratmakta ve soykırım politikalarına maruz bırakılmaktadır. Bu cihadist/selefi zihniyet ve güruh bir kez daha kadınları köle/cariye olarak kullanma, satma ve kadın kırım politikalarını aktif olarak uygulama için harekete geçirilmiştir. Kadınlar, 2013/2014 yıllarında DAİŞ eliyle geliştirilen kırım saldırılarının bir yenisi ile karşı karşıyadır. Kadın açısından karanlık kılınan bu coğrafyanın aydınlanması ve kadın öncülüğünde özgür ve eşit hale gelmesi önlenmek istenmektedir. Bu saldırılar ve katliamlar bu anlayış ve zihniyet sahiplerince geliştirilmektedir.
Kirli ve kör karanlık zihniyet sahipleri kaybedecek
Kadınlar öncülüğünde eşit ve özgür gelecek ve yarınlar yaratma anlayışı, perspektifi ve paradigması ile hareket eden Kürdistan Özgür Kadın Hareketi olarak bir kez daha belirtiyor ve ilan ediyoruz ki, kirli ve kör karanlık zihniyet sahipleri kaybedecek. Erkek egemen anlayış ve sistem tarafından beslenen, geliştirilen ve desteklenen bu karanlığı yeneceğiz. Tüm kadınları zaman geçirmeden etkili biçimde hareket geçmeye, mücadeleyi yükseltmeye ve Rojava’daki mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz.
Özsavunmamızı etkili ve güçlü temelde harekete geçireceğiz
Bu barbar güruha karşı öz savunmamızı etkili ve güçlü temelde harekete geçirmek durumundayız. Unutulmamalıdır ki bugün yapmazsak, yarın çok geç olabilir. Rojava’da yaşayan, yaşamları gelecekleri tehdit altında olan tüm halkların örgütlenerek, direnişi en yüksek seviyeye taşımaları gerekmektedir. Halkların örgütlü olduğu yerde zalimlerin kanlı planlarını yaşam şansı bulmaz. Rojava devrimi ruhuyla öz savunma mücadelesini yükselterek faşizmin bu topraklarda yenilgiye mahkum olduğunu bir kez daha kanıtlamalıyız. Bakur Rojhilat ve Rojava da yaşayan halklarımızın tarihin yeni baştan yazıldığı bugünlerde kendi topraklarını, yaşamlarını, direniş ve büyük bedeller pahasına kazanılan özgür yaşam gerçeğini korumaya çağırıyoruz. Bu yakıcı gerçeklikten ötürü gün direniş mücadele gerçeğini en üst seviyeye ulaştırma günüdür. Ortadoğu için saatlerin günlerin çok önemli olduğu bu günlerde örgütlenerek büyük direnmeli ve başarmalıyız.
Herkesi geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz
Kürtler ve bölgede yaşayan halklar bugün başta Türk devletin faşizan topyekûn saldırılarıyla yeni bir soykırım kıskacındadır. 2014’te olduğu gibi ayağa kalkma ve mücadeleyi tüm Kürdistan ve bulunduğumuz mekanlara yayma günüdür. Tüm Kürdistan ve yurt dışında halkımızın geç kalmaması ve mücadeleyi yükseltmesi gerekiyor. Sol, sosyalist, devrimci, antikapitalist tüm ittifak ve dost güçlerimiz de bilmeli ki, Kürdistan’da yükselen aydınlık karartılmak isteniyor. Bu karanlığın başta tüm kadınların ve halkların karanlığı olacağından kuşku yoktur. Bunun için herkesi aydın geleceğimize birlikte sahip çıkmaya çağırıyoruz.“