KJK’den saldırılara ilişkin açıklama: Kadın örgütlerini ortak eylem gücünü büyütmeye çağırıyoruz

KJK, Kuzey ve Doğu Suriye’ye Türk devletinin yaptığı saldırıları kınayarak, “Ortadoğu ve dünya genelindeki kadın örgütlerini, Kürt halkının meşru direnişinin yanında ortak örgütlülük ve eylem gücünü büyütmeye çağırıyoruz.” dedi.

Haber Merkezi- Kürdistan Kadınlar Topluluğu (Komalên Jinên Kurdistan-KJK) Koordinasyonu Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye başta olmak üzere Kürdistan halkına dönük saldırıları kınayarak buna ilişkin bir yazılı açıklama yayımladı. KJK Koordinasyonu, “Mahşeri anlarda yaşadığımız bu günlerde Kürdistan halkını saldırıları durdurmak için her tarafta meşru tepkilerini ortaya koymaya çağırıyoruz” dedi. 

“Erdoğan önderliğindeki soykırım rejimi kaybedecektir. Gerillanın görkemli direnişi ve halkımızın çelikten iradesi kazanacaktır” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Bugün dünyada, Ortadoğu’da ve ülkemiz Kürdistan’ da savaşın her açıdan yoğunlaştığına tanıklık etmekteyiz. Barbar kapitalist sistem ve ulus devlet rejimlerinin soykırım ve kadın kırımı zirveleştirdikleri günümüzde halklar, kadınlar ve doğa büyük bir kırıma uğratılmaktadır. Bu vesile ile sömürgeci iktidarcı sistemin sözcüsü konumunda olan faşist AKP MHP çete devletinin Rojava da halklarımıza yönelik geliştirdiği soykırımcı saldırılarını nefretle kınıyor, saldırılarda hayatını kaybeden şehitlerimizi saygı ile anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz.  Yine medya savunma alanlarında insan üstü bir iradenin örneğini gösteren Kürt özgürlük gerillasının 22 ve 23 Aralık tarihlerinde gerçekleştirdiği eylemlerde şahadete erişen yoldaşlarımızı saygıyla anıyor, bize miras bıraktıkları değerlere layık olma sözümüzü yeniliyoruz. Halkımızın özgürleşme umutlarına güç katan bu tarihi direnişte yer alan HPG, YJA STAR savaşçılarını kutluyoruz.

Savaş siyasetinin yol açtığı sonuç ölüm ve çok yönlü yaşanan ekonomik krizledir

Egemen ve iktidarcı faşist güçlerin, kadınlara, halklara, genel anlamda ezilenlere karşı kullandığı en etkili silah olan şiddet, günümüz dünyasında gelişen savaşlarla zirveye tırmanmıştır. 3’üncü Dünya savaşı olarak nitelendirdiğimiz bu savaşta, soykırım, toplum kırım, kadın kırım, çocuk kırım, ekolojik kırım, vicdanın ve aklın almayacağı düzeylerde ve biçimlerde yaşanmaktadır.

İktidara geldiği günden bu yana günlük ve anlık olarak ürettiği savaşlar, göçler, yoksulluk, hırsızlık, yolsuzluk, talan, tecavüz, katliam ve bin bir krizle Türkiye de yaşamı zindana çeviren Faşist AKP–MHP Rejimi sorumlusu ve suçlusu olduğu bu durumların yarattığı çözümsüzlüğü faşizmi tırmandırarak gizlemeye çalışmaktadır.  Savaş siyasetinin yol açtığı sonuç ölüm ve çok yönlü yaşanan ekonomik, sosyal, siyasal krizledir. Son birkaç yıldır Medya savunma alanlarında Kürt Özgürlük Gerillaları tarafından aralıksız bir şekilde ağır darbeler alan Türk ordusu 22 Aralık Aralık günü ağır bir hezimet yaşamıştır.  Yaşadığı hezimetin üstünü örtmek için saldırıların yönünü Rojava’ya çeviren Faşist Türkiye devleti tüm dünyanın tanıklığında savaş suçu işlemektedir. Türkiyeli halklara hiçbir fayda sağlamayan bu savaş gerçeği bir tek Faşist iktidar güçlerinin işine gelmektedir. Faşizmin eseri olan bu savaş halklarımızın barış ve özgürlük temelinde bir arada yaşama gerçeğine saldırmaktadır. Soykırım, demografya değişimini amaçlayan bu saldırı dalgası en temelinde Kürt halkının büyük bedellerle kazandığı kazanımları yok etmeyi amaçlamaktadır.  Faşist Türk devleti tırmandırılan bu savaşla toplumu ve yaşamı, halkların ortak kültürünü, demokrasi değerlerini kurutmaya, iradesizleştirmeye çalışıyor. Dinciliğin, cinsiyetçiliğin ve milliyetçiliğin ayyuka çıkartıldığı ortamda sürdürülen soykırım politikalarına tüm toplumsal kesimlerin mutlak şekilde ortak olmaları dayatılmaktadır. Ülkeyi yaşanmaz hale sokan iktidarın savaş politikalarını eleştiren herkesin linç edildiği, zindanlara atıldığı, öldürüldüğü, sürüldüğü günümüz Türkiye’sinde bu faşist rejimin ortağı olma suçundan kurtulmak için tüm demokratik çevrelerin, sol güçlerin her zamankinden daha gür bir sesle faşizme dur demeleri gerekmektedir.  Milliyetçi söylemlerle faşist rejimini ve savaşlarını meşrulaştıran bu iktidara dur deme günü gelmiştir. Kendisine aydınım, demokratım, solcuyum diyen tüm kesimleri halkların ve kadınların özgürlük barış ve demokrasi çıkarlarını esas almayan iktidarın bu savaş politikalarına karşı   bir tutum almaya davet ediyoruz. Faşist Türk devletinin başta Kürt halkı olmak üzere tüm farklılıklara karşı geliştirdiği milliyetçi faşizme ve soykırım saldırılarına karşı daha güçlü mücadele yürütmelidir.

Reber APO’ya karşı 25 yıldır tecrit en ağır biçimlerde uygulanmaktadır

Unutulmamalıdır ki bugün Kürtlere dönük zirveleştirilen bu milliyetçilik dalgası Türkiye’ de artan yoksulluk, işsizlik, ölümler olmaktadır.

Yanı sıra 25 yıldır eşi görülmemiş bir tecride maruz bırakılan Reber APO şahsında Kürdün demokratik ve özgür bir güç haline gelmesi kadar kadınların da demokratik ve özgür bir güç haline gelmesi de engellenmek istenmektedir. Reber APO şahsında dayatılan tecrit ile Kürdistan özgürlük hareketi ve    Kürt kadınının özgürlük mücadelesi tecrit edilmek istenmektedir. Bu nedenle Kürdistan’da özgürlük hareketinin Önderi olan Reber APO’ya karşı 25 yıldır tecrit, işkence ve soykırım sistemi en ağır biçimlerde uygulanmaktadır. Bugün İmralı’da Reber APO’ya dönük yürütülen ağırlaştırılmış tecrit saldırıları ile dört parça Kürdistan’da ve kadınlara dönük tecrit ve tasfiye saldırıları bu anlamda paralel bir biçimde yürümektedir. Tecrit, işkence, işgal, soykırım politikaları temelinde ilerleyen bu sürecin yarattığı tehlikeler giderek büyümektedir.  İmralı’da yoğunlaştırılan bu soykırım saldırılarının tüm toplumda ve Kürdistan parçalarında yaygınlık kazanması topyekûn direnişi yükseltmeyi gerektirmektedir. KJK olarak Önder APO şahsında yoğunlaştırılan tecrit ve işkence sistemine karşı zindanlarda başlatılan açlık grevi eylemini selamlıyoruz. Kuşkusuz İmralı sisteminin aşılması, tecridin kırılması, sürdürülen sömürgeci soykırım savaşını durdurmak aynı zamanda kadın mücadelesinin güçlü bir biçimde gelişmesine bağlıdır. Dolayısıyla gerek hiçbir etik ölçüye sığmayan İmralı’daki insanlık dışı uygumalar gerekse de Rojava ve Kürdistan’ın diğer parçalarında yoğunlaştırılan soykırım saldırılarına karşı kadın hareketi olarak sürekli aktif mücadele içinde olduğumuz ve olacağımızı belirtiyoruz. Mahşeri anlarda yaşadığımız bu günlerde Kürdistan halkını saldırıları durdurmak için her tarafta meşru tepkilerini ortaya koyma çağırıyoruz. Faşizmini belini kırana dek demokratik eylemlerin ivedilikle sürdürülmesi gerekmektedir. Gün Rojava ve Zindan direnişçileri etrafında direnişi, ortak mücadeleyi büyütme günüdür. Her yerde halkımızı, kadınları Rojava kazanımlarını korumak için örgütlü mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.

Bugün yapılanlara sessiz kalanların payına yarın utanç düşecektir

Bugün yapılan bu saldırılar dünyanın tanıklığında gelişmektedir. Hiçbir uluslararası kanunu, sözleşmeyi, normu gözetmeyen faşist Türkiye devletinin bu pervasızlığı bu güçlerin sessizliğinden ötürü olmaktadır.  Uluslararası kurumların, güçlerin bu saldırılar karşısındaki sessizlikleri bu faşist AKP- MHP iktidarının saldırılarına davetiye çıkartmaktadır. Dolayısıyla insanlık vicdanını yaralayan bu saldırıların önüne geçilmesi için ilgili tüm uluslararası güçleri tutum almaya çağırıyoruz. Bugün yapılanlara sessiz kalanların payına yarın utanç düşecektir. Her tarafta saldırılar var. Kürtlere her tarafta saldırılar yöneltiliyor. İnsanlarımız katlediliyor, yaşam kaynaklarımız yok ediliyor. Adeta DAİŞ’in yarım bıraktığını bugün T.C. faşist rejimi tüm Kürdistan parçalarında tamamlamak istiyor.

Bugün halkın vicdanı denilen kesimlerin sessizlikleri de iktidarı ayakta tutan güç oluyor. Faşist uygulamalara ses çıkartmamak, hesap sormamak faşizmin bunca pervasız saldırmasına neden olmaktadır. Unutulmamalıdır ki destekleyerek, izleyerek, sessizlik zırhına bürünenler bu faşist iktidarı besliyor. Mevcut iktidar savaş suçu işleniyor. Yapılanların hesap günü gelecektir.

Rojava devrimini sahiplenmeye çağırıyoruz

Yine tüm süreçlerde Kürt halkının ve kadınlarının özgürlük mücadelesini destekleyen, sahiplenen, katkılarını sunan tüm anti kapitalist güçlerin, dostlarımızın insanlığa umut ışığı olan Rojava devrimini sahiplenmeye çağırıyoruz.

Kürt analarını, genç kadınlarını, kadın örgütlerini, şahsiyetlerini ülkemizde yoğunlaştırılan işgal ve soykırım operasyonlarına, kadın katliamlarına, faşizme ve erkek hegemonyasına karşı tavrını en güçlü bir biçimde ortaya koymaya; yine Ortadoğu ve dünya genelindeki kadın örgütlerini Kürt halkının meşru direnişinin yanında ortak örgütlülük, bilinç ve eylem gücünü büyütmeye çağırıyoruz.”