‘Kadına şiddet depremde daha da körüklendi’

Türkiye’de var olan şiddetin deprem sürecinde daha da ağırlaşarak devam ettiğini ifade eden Psikolog Gökçe Korkmaz, kadınlar için dayanışmanın önemine dikkat çekti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Mereş merkezli 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin üzerinden 3 ay geçti. 11 kentte halkın temel yaşam ihtiyaçları tam anlamıyla sağlanmadı. Bölgede yurttaşlar hala temiz suya erişemiyor. Depremin ardından en büyük zorluğu ise yine kadınlar yaşıyor. Yaygın olan kadına şiddet şimdi çadırlarda sürüyor. Deprem nedeniyle zarar gören adliyelerde şiddet şikâyeti ya da boşanma başvurusu almıyor.  Depremden bu yana basına yansıyan haberlere göre biri Hatay biri Malatya’da olmak üzere iki kadın erkekler tarafından katledilirken, çadıra taşınan şiddete karşı kadınlar dayanışma çağrısında bulunuyor.

Depremin ardından bir düzen arayışına giren kadınlar birçok sorumluluğu da bu süreçte üstlendi. Var olan bakım emeği deprem sürecinde daha ağır yaşanırken çadırlarda kadınların güvenliği ise sık sık gündeme geliyor. Kadınların çadırlarda kendini güvende hissetmediklerini ve mahremiyet alanlarının olmadığı sık sık hatırlatılırken, en son Malatya’da yaşanan kadın katliamı bu kaygıya dair bir çalışma olmadığını gösterdi. Deprem bölgelerinde yaşanan şiddete dair başvuru yapılamadığını ve bu durumun şiddeti sistematik hale getirdiğini söyleyen Psikolog Gökçe Korkmaz, deprem bölgesinde kadınların yaşadığı sorunları paylaştı. Barınma ve temiz su ihtiyacının hala karşılanmadığı kentlerde devletin varlığını yokluğu ile gösterdiğini ifade eden Gökçe Korkmaz, Afet İçin Feminist Dayanışma aracılığıyla birçok deprem kentinde çalışma yürüttü. Kadınlarla bireysel görüşmeler yapan Gökçe Korkmaz ilk olarak kentlerde aradan geçen 3 aya rağmen yaşanan sorunlara dikkat çekti.

‘Devlet varlığını insanları açlığa ve soğuğa terk etmekle gösterdi’

Gökçe Korkmaz yaşanan temel sorunlara dair şu bilgileri aktardı; “Devletin varlığı iki aydır 11 ilde insanları açlığa, soğuğa ve ölüme terk etmek. Gerçekten hiçbir kaynağını depremzedelere ayırmayarak bütün bu deprem bölgelerini sadece kendine rant alanı görerek varlığını yokluğu ile ispatlıyor. Burada yanımızda devletin kurduğu bir çadır alanı var. Ama insanlar orada hiçbir temel ihtiyacını karşılayamadıklarını söylüyorlar. Dün hemen çadır alanın yanında bulunan bir bina yıkıldı ve bu süreçte ne orada kalan insanlar ne de çocukların sağlığı düşünülmedi. Şu an dahi her yer toz altında. Her yerden ihmal akıyor ama bu kaynakları olmadığı için değil, bilmedikleri için değil tam olarak bilerek bizim bedenlerimize ve şehirlerimizi sömürecek kendi zenginliklerine zenginlik katacak alanlar olduğunu görerek bu yaptıklarını sürdürüyor. Halkın en temel ihtiyaçları hala karşılanmış değil. Özellikle HDP, Afet için Feminist Dayanışma, SES, TTB ve KESK gibi odalar ellerinden geldiğince dayanışmayı büyütmeye çalışıyor. Buraya çok daha büyük kaynaklar gerekiyor.”

Bütün emek ve meslek örgütlerinin deprem bölgesindeki ihtiyaçlara ses olması gerektiği çağrısında bulunan Gökçe Korkmaz, kentlere dair birlik içerisinde bir mücadele yürütülmesi gerektiğini söyledi.

‘Var olan şiddet deprem sürecinde daha da arttı’

Şiddet ve kadın katliamlarının depremle birlikte daha da körüklendiğini ifade eden Gökçe Korkmaz kentlerde edindiği izlenimlere dair şunları söyledi; “Erkek şiddeti, ev içi şiddet, bakım sömürüsü bunlar depremden önce de vardı. Depremden sonra da bunlar buharlaşıp gitmiyor. Hatta benim gözlemlediğim kadarıyla bireysel görüşmelerde burada erkek şiddeti daha da körüklenmiş durumda. Çünkü erkekler kendi yaslarını ve kayıplarını yaşamak, bu duyguları açmak yerine bütün bu olanların acısını eşlerinden ya da çocuklarından çıkarmaya çalışıyorlar. Antakya’ya da gittim, bir süredir de buradayım. Buralarda birçok erkek şiddeti vakası duyduk. Bu şiddete dair kadınların başvurabileceği hiçbir yer de yok. Mor Çatı buna dair çalışmalar yaptı. Ancak hiçbir devlet mekanizması çalışmıyor. Her yer polis ve askerlerle dolu ancak sadece insanların kaosuna kaos eklemek için oradalar. Biz kadın örgütleri ve kadınlar olarak birbirimizle dayanışarak bunun karşısında durmaya çalışıyoruz.”

‘Bakım emeği yükü kadınların omuzunda’

Pandemi de olan sürecin daha da ağırını deprem bölgesindeki kadınların yaşadığına değinen Gökçe Korkmaz, “Pandemi de evlerimize tıkıldık, okul olmadığı için çocukların bakımı kadınların üzerine kaldı. Ev içi emek yükü nasıl ki pandemi de arttıysa depremde de kadınlar bunun daha ağırını yaşıyor” sözlerini kullandı. İmkânsız koşullarda kadınların geniş ailenin bakım yükünü aldığına dikkat çeken Gökçe Korkmaz, “Burada bütün kent yıkılmış, insanlar sevdiklerini kaybetmiş ve kadınlar bunun karşısında bütün bu temizliği, yaşamı yeniden kurmayı çalışıyor. Bu anlamda bakım emeği veren sadece kadınlar. Bakım emeğinin bu kadar üstlerine kalması kadınlar özelinde ayrı bir durum” şeklinde konuştu.

‘Daha eşit ve özgür şehirler kurmalıyız’

Son olarak yeniden inşada kadının rolünü ve olması gereken dayanışmaya dikkat çeken Gökçe Korkmaz, “Bunun kendisi de fiziksel yorgunluk ve hastalıkları getiriyor. Bir yandan bu iktidar bir yandan da onun sermayesi kentleri bu hale getirdi. Biz hayatı yeniden kurmak zorundayız. Kadınlar olarak bu kent yıkılmışken eskisi gibi cinsiyetçi iş bölümü ile bizlerin emeğini sömürülerek değil daha eşit daha özgür şehirler kurmalıyız. Kadınların da yeniden üretim ve kurulum sürecindeki rolleri çok önemli. Buradaki ilişkileri yeniden kuran ve buraya neşe katan onlar” şeklinde konuştu.