‘Kadın özgürlüğü, toplumsal barışın anahtarıdır’

Jineoloji Akademisi Üyesi Alya Osman, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Jin, Jiyan, Azadi” formülünün toplumsal krizlerin çözümünde belirleyici bir yol açtığını vurgulayarak kadın özgürlüğünün toplumsal barışın anahtarı olduğunu söyledi.

RONÎDA HACÎ

Hesekê- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Jin, Jiyan, Azadi” felsefesi yalnızca kadın özgürlüğüyle sınırlı değil; aynı zamanda toplumsal, siyasi ve ahlaki krizlerin çözümü için bir paradigma olarak tanımlanıyor. Abdullah Öcalan, her zaman kadın özgürlüğünü barış ve demokratik toplum çağrılarının merkezine koydu. Kadınlara yazdığı mektuplarda ve İmralı’daki görüşmelerinde, tüm toplumsal sorunların erkek-kadın ilişkileriyle bağlantılı olduğunu vurguladı ve bu ilişkinin özgürlük temelinde yeniden kurulması gerektiğini belirtti.

Abdullah Öcalan’a göre, kadın topluluğu insanlık tarihinde bir ilkin zincirini oluşturur ve kadın özgürlüğü, demokratik ve barışçı bir toplumun başlangıcıdır. “Jin, Jiyan, Azadi” formülü ile bu anlayış, özgürlük ve kadın kurtuluşunu demokrasi, adalet ve barış ölçütleriyle birleştirir. Bu çerçevede Jineoloji Akademisi Üyesi Alya Osman, Abdullah Öcalan’ın mesajında vurguladığı gibi kadın ve erkek arasındaki eşitlik ile demokratik aile anlayışının, günümüz toplumsal ve siyasi krizlerinin en doğru çözümü olduğunu belirtti. Alya Osman, Abdullah Öcalan’ın kadın sorunlarına yaklaşımının yalnızca biyolojik bir mesele olmadığını; aynı zamanda insan değerlerinin yeniden tanımlanmasını ve özgür bir yaşamın inşasını işaret ettiğini söyledi.

‘Ataerkil anlayış yıkıcı bir ilişki yarattı’

Alya Osman, Abdullah Öcalan’ın son mesajında kadın-erkek ilişkilerine özel vurgu yaptığını belirtti ve şunları aktardı:

“Abdullah Öcalan, son mesajında toplumdaki en önemli meselelerden birinin kadın ve erkek ilişkileri olduğunu, bunun toplumsal ve siyasi krizlerin temel nedeni olduğunu belirtti. Tarihe ve topluma baktığımızda, ortaya çıkan sorunların kökeninde, erkek egemen ve eksik bir bilinç olduğunu, otoriter anlayışın kadın-erkek ilişkilerini şekillendirdiğini görüyoruz. Bu anlayış, dini hurafeler, gelenekler ve yanlış uygulamalar üzerine inşa edilmiş ve toplumsal ilişkilerde yıkıcı bir etki yaratmıştır. Bu anlayış, doğum kontrolü temelli bir düzen üzerine kurulmuştur. Bu durum, toplum içinde büyük krizler yaratmıştır çünkü kadın-erkek ilişkisi bu temelde bozulmuştur. Toplumun tüm alanları bundan etkilenmiş ve yaşanan toplumsal krizlerin kaynağı budur. Siyasi ve ekonomik krizlerin kökeninde de bu yatar. Söz konusu krizleri aşmak için erkek, kadın ve toplum arasındaki bozulmuş ilişkilerin temelini yeniden ele almak gerekir. Kadın yaşamın her alanında rolünü üstlendiğinde, siyaset, ekonomi ve bilim topluma hizmet edecek şekilde işler. Bu nedenle, sosyolojik bir perspektifle ele almak gerekir.”

‘Çözüm demokratik bir aile kurmakta’

Alya Osman, tüm krizlerin çözümünün demokratik bir aile inşasıyla bağlantılı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Bu, karşılıklı yaşamın temelidir ve toplumda inşa edilen otoriter erkek anlayışının ve kadın-erkek ilişkilerinin bozulmasının giderilmesini kapsar. Toplumsal sorunların çözümü, erkek anlayışının dönüştürülmesi ve yaşam vizyonunun değiştirilmesiyle mümkün olur. Bu, kadınların sadece nesne, makine ya da üretim aracı olarak görülmesinden kurtulup, karşılıklı yaşam anlayışının benimsenmesi için gerekli hem içsel hem de örgütsel bir çabadır.”

‘Toplumda adaletli bir yapı inşa edildi’

Alya Osman, tüm ülkelerde eşitlik ve adalet talebini destekleyen yasalar olduğunu ancak bunların fiilen uygulanmadığını belirtti ve Suriye örneğini vererek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suriye Anayasası, kadın-erkek eşitliğini içeriyor. Ancak kadın iradesine bakıldığında, erkeklerin etkisi altında kalıyor. Yasalar var ama tutarsızlar; parlamentoda kadınlar sorunlarını dile getiremiyor. Bu koşullar altında kadınlar ve toplum baskı altında kalıyor. Bu aşama bir deneme değil; ama yaşadığımız gerçekliktir ve bundan deneyim kazanabiliriz. Tarih boyunca kadınlar eşitlik ve erkek egemenliğinin dönüşümü için mücadele ettiler. Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürt kadın hareketi, bölgedeki kadın bakış açısının oluşmasında büyük etki yaptı. Kadınlar kendilerini örgütlediler ve yaşamın tüm alanlarında önemli bir rol oynadılar. Eş başkanlık sistemiyle demokratik özerklikte bir anlayış oluştu ve toplumda adaletli bir yapı inşa edildi. Artık bu bir deney değil, yaşadığımız gerçekliktir. Bu gerçeklikten öğreniyor ve bilgi birikimimizi zenginleştiriyoruz ki özgür ve eşit temelli bir toplum inşa edelim.”

Kadınlara mücadele çağrısı

Alya Osman, tüm kadınlara mücadelelerini yükseltme çağrısı yaptı ve sözlerini şöyle tamamladı: “Bizler, jineoloji ve kadın hareketleri olarak, erkek egemen anlayışı dönüştürmek ve eşit temelli bir toplum inşa etmek için birlikte hareket ediyoruz ki krizler çözülsün.”