MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed- Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 3’ü büyükşehir, 7 il, 58 ilçe, 10 belde belediyesini kazandı. Seçimlerin ardından DEM Partili belediyelere 2016 ve 2019 yıllarında olduğu gibi yeniden kayyım uygulamasına başlandı.

İlk kayyım 2024’ün Haziran ayında Colêmerg (Hakkâri) Belediyesi’ne atandı. Haziran ayından bu yana biri büyükşehir olmak üzere, DEM Parti’nin kazandığı 7 belediyeye kayyım atandı.

Belediye eşbaşkanı seçilmeden önce gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek yargılanan Sêrt Belediye Eşbaşkanı Sofya Alağaş’a, 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Sofya Alagaş’a verilen ceza gerekçe gösterilerek, yerine kayyım atandı. Hemen ardından bu kez Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’a 3 yıl 9 ay ceza verilmesi üzerine, halk kayyım ataması tehlikesine karşı 3 gündür belediye binası önünde nöbet tutuyor.

İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüşmelerin devam ettiği bu süreçte, baskıların ve kayyım politikasının toplumda soru işaretleri doğurduğunu aktaran Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve DEM Parti Erzirom Milletvekilli Meral Danış Beştaş, “İktidar bu uygulamalarıyla kaybettiğinin farkına varmalı” dedi.

Sistematik bir hal alan kayyım uygulamalarına dikkat çeken Meral Danış Beştaş, halkın atanan kayyımlara rağmen iradesine sahip çıktığını söyledi. Kayyımlar ve toplumsal baskıyla iktidarın amacına ulaşamadığını ve buna rağmen aynı yönteme başvurduğunu belirten Meral Danış Beştaş, HDK olarak hem kayyım politikası hem de saldırı politikalarına karşı barışı inşa etmekte kararlı olduklarını vurguladı.

‘Barış ve kayyım bir arada olmaz’

İktidarın bu politikalarından tüm kesimlerin rahatsız olduğunu ifade eden Meral Danış Beştaş, “Türkiye toplumunda bu baskı rejiminden dolayı yüksek sesle ifade etmeseler de zaman zaman ifade edilen olgulardan bunu net bir şekilde görüyoruz. Biz HDK olarak barışı adım adım inşa etmek konusunda kararlıyız. Tabi bu inşayı yaparken var olan hukuksuzluk ve kanunsuzluklara ses çıkarmayacağımız anlamına gelmez. Çünkü bu ikisi bir arada olmamalı. Bir yanda İmralı’da Sayın Öcalan’la bir görüşme yapılırken, yine halkta barış umudu ortaya çıkarken, bu şekilde topyekûn bir saldırı hakikaten herkese ‘ne yapılmak isteniyor?’ sorusunu sorduruyor” dedi.

‘Kayyım politikasının kazandırmadığını anlamalılar’

Sêrt Belediyesi’ne atanan kayyım örneğini veren Meral Danış Beştaş, Sêrt halkının her kayyım ataması ve taşımalı seçmene rağmen iradesinden taviz vermediğini vurguladı. “Ucuz algı” yönetimi ve mahkeme kararları ile halkın direnişinden ödün vermediğini belirten Meral Danış Beştaş, “İktidar bu kayyım uygulaması ile kaybediyor ve bunun farkına varmalı. Ankara bu şekilde kazandığını sanıyor ama yanılıyor. Halk bu süreçte daha çok tepki gösterip, öfkeleniyor. Halkın iradesini bu şekilde teslim alamazsınız. Bütün illerde herkes bu kayyım ataması ve zorbalığa karşı öncelikle Kürt halkı ile empati kurmalı. Ne hissedildiğini anlatıp birlikte mücadele etmemiz lazım” diye belirtti.

‘Toplumsal barış inşa edilmeli’

Görüşmelerin devam ettiği ve barışın konuşulmak istendiği bu süreçte yürütülen topyekûn saldırı politikasına karşı, toplumun barış sesini yükseltmesi gerektiği çağrısında bulunan Meral Danış Beştaş, bu talebin de toplumsallaşması gerektiğini ifade etti. Meral Danış Beştaş, “Bu görüşmeler devam etmeli ve toplumsal barışı hep beraber inşa etmeliyiz. Barışın bu ülkede demokrasiye geçişi ve eşitliğin anahtarı olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Barış mücadelesi savaş savunuculuğundan çok daha zordur. Ve biz şu an o zorluğu yaşıyoruz. Burada herkese çok önemli roller ve görevler düşüyor. Susarak bir geçiştirme ya da bize dönük yönelimi engelleyemeyiz. Bu yönüyle topyekûn saldırılara karşı birlik olmamız ve barış sesimizi yükseltmemiz gerekiyor” sözlerini kullandı.

‘Çözümde muhatap bütün halklardır’

“Kürt meselesinin çözümünde muhatap sadece Kürt halkı değildir, bütün Türkiye halklarıdır” diyen Meral Danış Beştaş, Türkiye halklarının bu savaş ve çatışma ortamından etkilendiğini belirtti.

Halkların açlık ve yoksulluk içinde yaşam savaşı verdiğini vurgulayan Meral Danış Beştaş, “Bu nedenle barış mücadelesi vazgeçilecek bir mücadele değildir. Savaş rantçılarına karşı bütün toplumun barış mücadelesine sahip çıkması ve bunu büyütmesi gerekiyor. Biz de bu yolda yürüyoruz” sözleri ile konuşmasına son verdi.