Iraklı kadınlar Kişisel Statü Kanunu’ndaki değişikliğin sonuçlarından endişeli

Iraklı kadınlar, parlamentoda kadınlara yüzde 25 sandalye hakkı tanıyan kota prensibini kendilerine karşı ayrımcılık olarak değerlendiriyor ayrıca değiştirilmeye çalışılan Kişisel Statü Kanunu’nun yaratacağı sonuçlardan endişe duyuyor.

RAJA HAMİD RAŞİD

Irak – Irak parlamentosunda bulunan bazı Şii gruplar, 1959 yılında Irak’ta yürürlüğe konulan 188 Sayılı Kişisel Statü Kanunu’ndaki bazı maddelerin değiştirilmesi yönünde Irak Parlamentosu’na bir yasa tasarısı sundu. Yapılmak istenen değişiklikler, çocukların velayetinin anneden babaya devredilmesi ile çocuk yaşta zorla evlendirilmenin yasal zemininin hazırlanması gibi tehlikeler barındırıyor. Kanun değişikliğine karşı tepkiler de giderek artıyor. Iraklı kadınlar kanunun değişmesiyle oluşacak sonuçlardan endişe duyuyor. 

Kadın hakları savunucuları, siyasi alandaki rollerinin güçlendirilmesini ve etkin katılımlarını artıran bir ortamın yaratılması için siyasi sistemde gerçek reformlara ihtiyaç duyduklarını vurguladılar.

‘Yasa değişikliğini destekleyenler bizde hayal kırıklığı yarattı’

İnsan hakları savunucusu Büşra Al-Obaidi, Kişisel Statü Kanunu’nun değiştirilmesine ilişkin karar alma sürecinde kadınların rolünün beklentilerinin altında kaldığını belirterek, “Bazı kadınlar kanun değişikliğine karşı protestolarımızda bize destek verirken, çoğu kadın parlamenter ne yazık ki değişikliği destekleyerek bizi hayal kırıklığına uğrattı” dedi.

Yasayı destekleyen Kadın, Aile ve Çocuk Komitesi’nin tutumunu eleştiren Büşra Al- Obaidi “Kadın, Aile ve Çocuk Komitesi ne yazık ki kadınlar ve çocuklar için bu aşağılayıcı ve onur kırıcı yasayı çok destekledi ve bu nedenle parlamentodaki kadınların rolü, bazıları hariç, bizim açımızdan çok hayal kırıklığı yarattı” diye sözlerine ekledi.

Büşra Al- Obaidi kadınların parlamento dışındaki rolünün karar alma sürecinde etkisi olduğuna dikkat çekerek, “Savunacak sözümüz var ve diğer parlamenterleri de bu değişikliği reddetme konusunda bizi desteklemeleri için etkilemeye çalışıyoruz” dedi.

Kota konusunu savunduğu için derin üzüntü duyduğunu ifade eden Büşra Al- Obaidi, feminist bir hareket olarak 2003 yılından bu yana anayasada kadın kotası ilkesini yerleştirmeye çalıştıklarını, hakaret ve tehditlere rağmen bunu savunduklarını belirtti. Büşra Al- Obaidi “Eylemlerimizle, yasama yetkisi içinde sesimizi temsil eden kadınlara sahip olmamız ve kadınlara adil yasalar çıkarmak ve adil olmayanları ortadan kaldırmak için hükümeti kadın kotası ilkesini onaylamaya zorlayabildik” şeklinde konuştu.

‘Kadın parlamenterler kendilerine karşı yapılan yasanın geçmesini engelleyebilirlerdi’

Büşra Al- Obaidi sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne yazık ki, Temsilciler Meclisine giren kadınlar tarafından hayal kırıklığına uğratıldık. Her parlamento oturumunda kadınların rolü azaldı ve hatta kadın haklarını savunan ve kadın sorunlarına inanan kadınların sayısı her parlamento oturumunda azaldı. Kadın parlamenterler kendilerine karşı yapılan yasanın geçmesini engelleyebilirlerdi. Kadınların çoğu yetkin değildi ve bu nedenle de iktidar partisi kadınları kendi lehlerine kullandı. Kadınlara ait 83 sandalye bulunmaktadır bu durum partilerin lehinedir, çünkü bu kadınlar o partilerin üyesidir. Bana kalsa kotayı kaldırırdım çünkü bu bize karşı işlenmiş bir suçtur.”

‘Kanun değişikliği tüm Iraklıları ilgilendiriyor’

NAMA Medya Eğitim Vakfı Başkanı Amal Saqr, geçen hafta Temsilciler Meclisi tarafından düzenlenen bir toplantıda Temsilciler Meclisi'nin Kişisel Statü Kanunu'nu değiştirme konusundaki ısrarından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, siyasi ve sosyal nedenler de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle değişikliği reddettiğini ifade etti.

Amal Saqr, "Kişisel Statü Kanunu'nda değişiklik yapılması yönündeki teklifin onaylanması, Genel Af Kanunu lehinde bir oyla eşleşecek, her ne kadar bu kanun Sünnileri ilgilendirmese de daha çok Irak'ta çeşitli davalara mahkum olan tüm Iraklıları ilgilendiriyor. Bu, siyasi ortamın bu tür bir yasa teklifini kaldıramayacağının göstergesidir. Din, mezhep, milliyet ayrımı yapmadan tüm Irak halkının hayatını etkileyen bir boyuttur” şeklinde konuştu.

“Iraklı kadınlar, ülkenin onayladığı ve yüzde 25'e varan kadın kotası ilkesiyle siyasi sürece katılım sağladı” diyen Amal Saqr, ancak bu oranın Temsilciler Meclisi'ne üye olarak seçen siyasi partiler tarafından istismar edildiğini, partilerin kadınları kendi lehlerinde etkilediklerinin altını çizdi.

Amal Saqr kotanın kaldırılmasını ve kadınların seçimlere göre Temsilciler Meclisi'ne girebilmeleri gerektiğini vurguladı.

‘Kamuoyunu harekete geçirmek olumlu sonuçlar doğurur’

Temsilciler Meclisi eski üyelerinden Avukat Ezher El- Şeyhli Iraklı kadınların kendi hayatları, gelecekleri ve ailelerinin hayatları hakkında karar verme yetkisine sahip olduklarını belirtti.

Kişilik Statü Kanunu'nda değişiklik yapılması konusuna değinen Amal Saqr, bunun hala muhalefet ve iktidar arasında gidip geldiğini ifade ederek, kamuoyunu harekete geçirmenin somut sonuçlar doğuracağını ve özellikle de çıkarılması amaçlanan kanunun Temsilciler Meclisi'ne henüz sunulmamış olduğuna dikkat çekti. 

Amal Saqr Kişisel Statü Kanunu taslağının Temsilciler Meclisi’nin gündemine alındığını ancak Irak ve Federal Kürdistan listesindeki kadınların bu taslağı okumayı reddettiğini belirtti.

‘188’inci Yasa’da yapılmak istenen değişiklik Irak’ın hedefleri ile örtüşmüyor’

Kadın ve çocuk hakları savunucusu Büşra Cafer Abu Al-Eis de Kişisel Statü Kanunu'nda değişikliği ön gören tasarının 1 Ağustos’ta Parlamentoya sunulduğunu hatırlatarak, bu değişiklik ile 1959 tarihinde hazırlanan 188 Sayılı Kişisel Statü Kanunu ile elde edilen kazanımlarında hedef alındığını kaydetti. Değişimin, Kadınlara Yönelik Ayrımcılığa Karşı Sözleşme, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalara imza atan Irak’ın amaçları ile örtüşmediğini ifade eden Büşra Cafer Abu Al-Eis, değişimin yasayı güçlendirmek yönünde yapılması gerektiğini ve bunun içinde seminer ve çalıştayların düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

‘Iraklı kadınlar mücadele etmekten geri durmuyorlar’

Kadınların karar alma pozisyonlarında yer almaları için kotanın önemine değinen Büşra Cafer Abu Al-Eis, sivil toplum örgütleri ve hak savunucuları ile birlikte kadınların Parlamentoda daha güçlü yer almaları için çalıştıklarını söyledi. Kadınların her seçimde yeni bir mevzuatla karşılaştıklarını söyleyen Büşra Cafer Abu Al-Eis, bu konuda kadınları bilgilendirdiklerini vurguladı. Irak’ın ataerkil toplumsal yapısının da kadınların önünde engel olduğunun altını çizen Büşra Cafer Abu Al-Eis, kampanya sürecinde kadınların tacize, şiddete ve tehdide maruz bırakıldığını bunun yanında kampanya giderlerini de karşılamakta zorlandığını söyledi.

Büşra Cafer Abu Al-Eis, yaşanan tüm sıkıntılara rağmen Iraklı kadınların mücadele vermekten geri durmadığını anlattı.