HEDEP seçime hazır: Kayyım binaları aldı halkla bağımızı koparamadı

Yerel seçim takvimi yaklaşırken, gözler kilit parti HEDEP’e çevrildi. Kayyım atanan belediyeleri ve daha fazlasını alma iddiasında seçime hazırlanan HEDEP, ‘Kent uzlaşısıyla kazanma’ stratejisini esas alıyor.

SERPİL SAVUMLU

Haber Merkezi- Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yerel seçimlere gitmeye hazırlanıyor. Seçim tarihi yaklaştıkça, siyasi partilerin nasıl tutum sergileyecekleri de tartışılmaya başlandı. Seçimin en dikkat çekici ve nasıl adım atacakları merak uyandıran siyasi partilerinden biri Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP).

Daha önce Halkların Demokratik Partisi (HDP), 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde Kürt illerindeki belediyelerden 65’ini kazandı. HDP'nin kazandığı 3'ü büyük, 5'i il, 45'i ilçe, 12'si belde toplam 65 belediyeden 6'sına mazbata verilmedi. Belediyelerden 48’ine ise kayyım atandı. Kayyım atanmayan belediye sayısı 6 oldu. 31 Mart’ta HEDEP olarak seçimlere girilecek. HEDEP seçime dair nasıl bir strateji geliştireceğini açıkladı. HEDEP Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK), Türkiye’nin her yerinde yerel seçimlere kendi adaylarıyla girme eğiliminin ortaya çıktığını söyledi. Parti adına yapılan açıklamalarda daha önce, partinin birinci ve ikinci olduğu yerlerde kendi adaylarıyla seçime girme kararını netleştirmişti. Ancak partide, başta İstanbul olmak üzere Batı’daki büyükşehirlerde ancak koşullarının kabul edilmesi halinde, partilerle seçim iş birliği yapılmasına kapıların açık tutulması konuşuluyor.

‘Kent uzlaşısıyla kazanma’

Yerel seçimlerle ile ilgili tutumun nasıl olacağı ile ilgili HEDEP, tüm kurumlarında uzun zamandır çalışmalarını yürütüyor. Parti aday adayı başvurularını alıyor. Başvuruların son tarihi 10 Aralık.  HDP, 2019'daki yerel seçimlerde stratejisini "iktidara kaybettirmek" üzerine kurmuştu. Batı illerinde ise aday göstermemişti. 31 Mart 2024'te yapılacak yerel seçimlerde izlenecek strateji ise “kent uzlaşısıyla kazanma” olarak açıklandı. Stratejinin ayrıntılarını HEDEP Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Yani en geniş mutabakat, şehirdeki her sesi duymaya çalışmak. Aday belirlerken, o yerdeki en geniş kesimlere ulaşıp her sesi duymaya çalışmak. O sesi de katarak şehri yönetecek insanları belirlemek. Bu da bir ilk. Şu açıdan bir ilk diyoruz. Normalde klasik ön seçim modellerinde partilerin üyeleri oy kullanabiliyor. Bizim geliştirdiğimiz ön seçim modelinde yalnızca partimizin üyeleri değil, yalnızca bileşen parti üyeleri de değil; demokratik kitle örgütleri, ailelerimiz, dünden bu yana emek vermiş, yöneticilik yapmış kişiler de sorumluluk alarak bu süreçte bizimle yer alabilir ve oy kullanabilir…Dolayısıyla kent hakkı için emek veren herkesin katılımı ve uzlaşısı ile belirleyeceğiz adaylarımızı. Sadece belediye eş başkanlarını da değil; belediye meclis üyelerimizi ve il genel meclisi üyelerimizin 3’te ikisini de ön seçimle belirleyeceğiz" şeklinde açıkladı.

HEDEP’in iş birliği koşulu ne?

HEDEP tabanında partinin yerel seçimlere kendi adaylarıyla girmesi yönünde konuşuluyor. Parti özellikle Batı'daki illerde, belli kriterlerin karşılanması koşuluyla, seçim iş birliği için görüşmelere kapıları aralık bırakıyor. Yapılan konuşmalarda HEDEP yöneticileri, önceki seçimlerin tersine, partili belediyelere kayyım atanmaması, siyasi tutukluların serbest bırakılması ve Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride son verilmesi koşullarıyla seçim iş birliği yapılabileceğini söylüyor. Seçim iş birliğinin şartı şeffaf ve görünür bir şekilde yapılması. İstanbul’da aday çıkarıp çıkarmama konusunda anketler yapıldığı ve buna göre değerlendirme yapılacağı dile getiriliyor. HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, seçimlere yönelik yaptığı konuşmasında, “Hangi kentte yaşıyorsak orada seçime gireceğiz. Batıda kazanmak üzerine bir strateji kuruyoruz. Kürdistan'da kayyım atanan belediyelerimizi almak dışında bir seçeneğimiz yok. Sadece kazanmak değil aynı zamanda kazandığımız belediyeleri kayyımlardan koruyan bir halk örgütlülüğünü seçim çalışmasında öreceğiz. Kent uzlaşısından bahsediyoruz. O kentte yaşayan bütün toplumsal dinamiklerle, emek-meslek örgütleri, kadın, gençlik ve ekoloji örgütleriyle bir araya gelerek kentin kaderini görüşeceğiz" diye belirtti.

Listelerde kadınlar görünür

HEDEP’in seçim hazırlığı ve çalışmalarıyla dikkat çekici önemli bir konu da kadınların varlığı. Eşbaşkanlık sistemini benimseyen partide kadınların başvurularının görünür olduğu dile getiriliyor. Yerel yönetimler ile özellikle Demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigma ile yerellerden ‘demokratik Cumhuriyeti’ inşa edeceklerini dile getiren kadınlar, hem cinslerinede aday olmaları çağrısında bulunuyor.

‘Kadınlar için yerel yönetimler yaşamsal düzeyde’

HEDEP Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulu Üyesi Rozerin İldan ile seçim sürecini ve çalışmalarını konuştuk.

Kürt Kadın Hareketi olarak çok uzun yıllardır mücadele verildiğinin altını çizen Rozerin İldan, demokratik yerel yönetimlerin kendileri için önemine dikkat çekti ve bu önemin halkla olan bağı sağladığı için önemli olduğunu söyledi. Rozerin İldan “Özellikle demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigma demokrasiyi ete kemiğe büründürmüş ve halkların da aç olduğu demokrasiyi yaşamsal kılan bir noktada. Ondan kaynaklı biz kadınlar için demokratik yerel yönetimlerin inşası çok önemli. Hem sistem içinde hem yaşamsal anlamda kadınlar çok fazla kapanmış durumda, bir yaşam alanı açılmamış durumda açılan yaşam alanları da kapatılmış durumda tutuluyor. Bizim için, kadının yaşamı için ya da gençlerin yaşamı için bu halkın yaşamı için kendini idame ettirmeye çalışan bütün halklar için aslında bu inşa çok anlam ifade ediyor” şeklinde konuştu.

‘Daha güçlü bir geri dönüş var’

Kayyımlarla kadınların yaşam alanlarının daraltıldığını dile getiren Rozerin İldan, kayyımlarla engellenmeye çalışılan demokrasi ayağını yeniden canlandıracaklarını ifade etti. “Kayyımlar aslında bizim için, yaşamı engellemek için, demokrasiyi engellemek için ya da halkın yaşamını engellemek için atılan adımlar. O yüzden bu inşayı çok önemli buluyoruz” diyen Rozerin İldan, kayyımların atanmasının da halkın nezdinde aslında bir engel anlamına da gelmediğini belirtti. Rozerin İldan, halkın kentlerine daha çok sahip çıktığı gerçekliğinin olduğuna işaret ederek, “Umutsuzluğa kapılan bir durum asla gerçekleşmiyor. Daha çok sahiplenen bir durum oluyor. Çünkü on yıllardır verilen bir emek var. Halk kendi emeğiyle bu belediyeleri kazandı ve sahiplendi. Daha güçlü bir geri dönüş oluyor” dedi.

‘Kayyım halkla bağı koparamadı’

Seçimlere güçlü bir şekilde hazırlandıklarını vurgulayan Rozerin İldan, kayyımların belediye binalarını aldıklarını ama hakla bağını koparamadığını söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti:

“Halkın gündeminde kayyım gelecek diye bir şey yok. Tek gündem bu belediyelerin tekrar alınması. Umutsuzluğa kapılan bir durum yok çok güçlüyüz. Mücadele çok güçlü halk da bu noktada çok kararlı. Halkta yansıyan boyut kesinlikle tekrar kazanmak kazanımlarına geri dönmek ve sahip çıkması boyutuyla yansıya bir boyut var. Gençler ve kadınlardan aynı şekilde aynı tepkileri alıyoruz. Demokratik yerel yönetimler sitemi tam anlamıyla yani halkla birlikte örülen bir sistem olduğu için bizim de çalışmalarımız genel anlamda halkla birlikte yürüdüğü için biz bu noktada kazanımlarımızı tekrar alma kazanımları tekrar icra noktasında çok zorlanmayacağız.”

‘Kadın iradesi ön plana çıktı’

Yerel yönetimlerle ilgili konferans başta olmak üzere toplantılar yaptıklarını hatırlatan Rozerin İldan, bu buluşmaların çok güçlü geçtiğini kaydetti. Rozerin İldan, bu buluşmalarda kadınların iradesinin ön plana çıktığını ifade ederek “Hem çözüm önerileri ile gelen yaşanan sorunları nasıl atlatabiliriz ya da eksiklikleri görerek nasıl doğru temelde bir inşa süreci yaşayabiliriz üzerinden güçlü bir konferans süreci geçirdik. Hem kadınların ekonomisi hem kooperatifler, kadınlara özel yaşam alanları ya da toplum içerisinde çok fazla göz önüne alınmayan ama bir gerçekte olan engelli yurttaşları göz önüne alan bir dizi öneri bir dizi yaşamsal alan inşa etme noktası çok fazla ön plana çıktı” diye konuştu.

‘Bağ kopmadı’

“Hem kadınların hem de çocukların yaşamında hem de gençlerin yaşamında çok ciddi bir şekilde engellenen ve toplumdan koparılan bir gerçeklik var” saptamasında bulunan Rozerin İldan, insanların sıkıştırılmaya çalışıldığını belirtti. Çalışmalarına yeni başlamadıklarının bilgisini veren Rozerin İldan, “Biz bu çalışmalara yeni başlamadık. Bu zaten yıllardır süren bir çalışmanın devamı denilebilir. Evet kayyımlar geldi belediyelerimiz ellerimizden alınsa da biz toplumla bu bağı nasıl kurabiliriz ya da nasıl yerel düzeyde yaşam alanlarımızı geliştirebiliriz üzerinde çalıştık. Kayyımlar belediyelere el koydular ama bizim halkla bağımızı koparamadılar. Biz çalışmalarımıza devam ettik” dedi.

‘Kendi adayımızla çıkacağız’

Eşbaşkanlık sistemine de değinen Rozerin İldan, eşbaşkanlık sisteminin kadınların en önemli kazanımı olduğunu ifade ederek, bundan asla vazgeçmeyeceklerini belirtti ve “Eşbaşkanlık kadınların mor çizgisidir’ diye ifade etti. Seçim için başvurularda kadınların varlığının görünür olduğunu dile getiren Rozerin İldan, “Her yerde şu anda kendi adaylarımızla çıkacağız. Bu konuda kendi gücümüz var. Kürt halkı kendi gücünü biliyor. Demokrasiye aç halkların, demokrasiye aç toplumların, kendi gücü var.  Kendi siyasi gücü var. Biz de bu noktada her yerde kendi adayımızla çıkacağız. Bunu tabi yaparken de yerel ittifaklarımız da var. Aday belirleme sürecinde bu ittifaklar da göz önünde bulundurulacak” şeklinde konuştu.

‘Tecridin kalkması için mücadele edeceğiz’

“Özellikle Kürdistan’da siyaseten de toplumsal yaşamda da biz birbirinden bağını koparmayan halkız. Onun için de yerel yönetimler çok önemli. Biz bu belediyelerimizi tekrar geri alacağız. Bu konuda çok iddialı ve güçlü bir irade ortaya koyacağız. Bunu yaparken de tabi ki yönelimler çok fazla özel savaş politikası aslında topluma Kürt halkına, Kürt toplumuna gençlerine ya da kadınlarına dayatılmak istenen kazanımlarını zorla bıraktırmaya çalışan ve geri plana düşürmek isteyen bir yaklaşım” diyen Rozerin İldan, özel savaş politikasının Kürdistan’da zorla yaşamsallaştırılmaya çalışıldığını bildirdi. 

Gençlerin fuhuşa ve uyuşturucuya sürüklendiğini belirten Rozerin İldan, kadın mücadelesine darbe vurulmaya çalışıldığını anlattı. Kürt sorunu yokmuş gibi davranıldığını vurgulayan Rozarin İldan, bunun çözümünün Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıyla mümkün olduğuna işaret etti. Rozerin İldan, “Sayın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bu halkla bağını koparmaya çalışan özel savaş sistemi var. Ne kadar etki ettiğini ne kadar toplumsal olduğunu ne kadar yaşamsal olduğunu çok iyi bilen bir noktada duruyorlar. Cezaevlerinde bir haftayı aşan bir açlık grevi süreci başladı. Bu açlık grevi süreci de aslında kendi siyasetini korumaya çalışan, kendi kazanımlarını korumaya çalışan ve özellikle Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’dan bir haber alma çalışmsının bir adı bir mücadelesidir. Tecrit sistemi sadece Sayın Abdullah Öcalan için değil aynı zamanda bir halk için bir toplum için yapılmıştır. Abdullah Öcalan’ın, toplumun tnefes alması için ya da Türkiye’nin demokrasiyle buluşmasını sağlayacak bir güçte ve bir iradede olduğunu bildiklerinden engelliyorlar. Biz bu engeli kırmak için bu tecridi ortadan kaldırmak için bir mücadele yürütüyoruz ve buna da sonuna kadar devam edeceğiz” şeklinde konuştu. 

Rozerin İldan son olarak bütün halklara bütün topluma çağrıda bulundu ve yerel demokrasinin sağlanmasına katkıda bulunmalarını istedi. Kadınlardan adaylık başvurusu yapmalarını da isteyen Rozarin İldan seçimlerde önemli bir başarı elde edeceklerini dile getirdi.