HÜDA PAR’la yazılan ‘kader planını’ kadınlar bozacak

Kadınlar, 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı 2’nci tur seçiminde, AKP ve HÜDA PAR zihniyete karşı duracaklar. Kadınlar sonuç ne olursa olsun Cumhur İttifakı’nın HÜDA-PAR’la el ele yazdığı ‘kader planını’ birleşerek ve direnerek bozacaklar.

SERPİL SAVUMLU

Haber Merkezi- Türkiye 14 Mayıs’ta kimilerine göre ‘Türkiye’nin kaderinin belirlendiği’ cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi için sandık başına gitti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tur için gün sayılırken yeni Meclis oluşumu sokaktan televizyon ekranlarına herkes tarafından konuşuluyor.

İttifaklar, bu ittifakların ortaklıkları, geçmişleri, açıklamalarının didik didik edildiği seçimlerde en çok konuşulan ise HÜDA PAR’ın AKP’ye desteği oldu. Bu destek bir ittifakla taçlandırıldı ve AKP listelerinden 4 HÜDA PAR’lı vekil seçildi. AKP, HÜDA PAR’la birlikte, halklar en çok da kadınlar için bir ‘kader planı’ yazmaya hazırlanıyor.

AKP’nin İstanbul 3. Bölge'de 4. sıradan aday gösterdiği HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu milletvekili seçildi. Partiden Meclis'e giren diğer isimler ise AKP'nin Gaziantep'te 6. sıradan aday gösterdiği HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir, Mersin'de 4. sıradan aday gösterdiği HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç ve Batman'da 2. sıradan aday gösterdiği olan HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı oldu.

HÜDA PAR- AKP ortaklığı

HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’nı desteklemesi ve seçimin ardından partinin geçmişi en çok konuşulan ve dijitalde de en çok aranan meselelerden biri haline geldi. Özellikle kadınlarla ilgili yapılanlar ve söylemler HÜDA PAR – AKP ortaklığının geçmişten geleceğe nasıl ipuçları verdiğine birlikte bakalım.

‘Ortaklığı sağlamlaştıran tahliyeler’

Aslında seçim süreci ile en çok dikkati çeken birbiri ardında cezaevinden gelen tahliye haberleri oldu. Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi eski Genel Sekreteri İbrahim Sarı’nın domuz bağıyla öldürülmesi dahil 20 kişinin katledilmesi, 31 kişinin ateşli ve kesici aletle yaralanması eylemlerine katılan 4 Hizbullahçının ‘yargılamanın yenilenmesi’ ile ‘infaz durdurma’ kararı verilerek serbest bırakıldıkları ortaya çıktı.

Bu tahliyeler HÜDA PAR ve AKP’nin yakınlaşmasının bir sonucu olarak değerlendirildi. Hizbullah adına iki kişinin öldürülmesi, iki kişinin de kaçırılması eylemlerine katıldığı gerekçesiyle hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava dosyası bulunan, örgütün köylerde fahri imamlığını yaptığı söylenen Siraç Şanlı da 25 yıldan beri aranıyordu. Siraç Şanlı’nın Hizbullahçıların toplu tahliyelerini, yakalananların kısa süre sonra serbest bırakılmalarının ardından kendi isteğiyle adliyeye gelerek teslim olduğu belirtildi. Siraç Şanlı, bir gün bile tutuklu kalmadan serbest bırakıldı.

Öte yandan Amed, Merdîn ve Elih’de 183 cinayetin faili olmaktan yargılanıp ömür boyu hapisle cezalandırılan ve bu cezaları Yargıtay tarafından onanarak kesin hükme bağlanan 58 Hizbullah tetikçisinin daha “Yeniden yargılama” adı altında sessizce tahliye edildikleri ortaya çıktı.

Peki Hizbullah ne yapmıştı?

Hizbullah, 1984 yılında İstanbul’da bir kuyumcu soygununa müdahale eden güvenlik güçlerinin, kendileriyle çatışmaya giren örgüt mensuplarından birini yakalamaları ile ortaya çıktı. Bu operasyonda yakalananlar örgütü 1983 yılında kurduklarını, çeşitli eylemler gerçekleştirdiklerini kabul etti. Daha sonra Batman yapılanması gerçekleşti. Hüseyin Velioğlu, Batman'da İlim Kitabevi'ni kurdu. İlimciler olarak adlandırılan Hizbullah'ın tehlikeli kanadının yapılanması burada gerçekleşti. 1991 yılından itibaren Kürt illerinde faili meçhul cinayetlerin tetikçileri Hizbullah oldu. Aralarında muhalif, aydın, imam ya da iş insanı olan 700’e yakın insanın katledildiği belirtildi.

Kadınlar ve çocuklar

Örgütün hedefinde kadınlar ve liseli çocuklar da yer aldı. Feminist Müslüman Yazar Konca Kuriş’in katledilmesi kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. 16 Temmuz 1998 yılında kaçırılan Konca Kuriş katledildi. Cenazesi, 555 gün sonra Konya’da Hizbullah’ın evinde bulundu. Hizbullah sokakta kadınları kezzapla ‘cezalandırdı’. Öyle ki bunun için özel timler kuruldu. Elbette örgütün tarihi bu kadar kısa değil; ilişkileri, eylemleri uzayan listeler halinde sıralanabilir. Biz bugün açısından kadınlarla alakalı olan kısmına odaklanalım.

‘Hükümete yol gösterdik’

Esasen AKP’nin HÜDA PAR ile ortaklığı seçimlerde milletvekilliği koltuğuyla taçlandırılmış oldu. Yoksa birlikte çalıştıkları her daim dile getirildi. Geçtiğimiz yıl partisinin 10’uncu kuruluş yıl dönümünde konuşan parti genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Bağcıyı dövmek yerine üzüm yemek derdinde olduk. Bu tavrımız ile gündeme getirdiğimiz pek çok meselede hükümete yol gösterdik, adım atmasına vesile olduk” derken adım atılan meselelerden birinin de İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması olduğunu söylüyor. Zekeriya Yapıcıoğlu, toplumsal cinsiyet kavramı ve 6284 sayılı yasa üzerindeki ‘rahatsızlıklarını’ da dile getiriyor ve “Ama ne yazık ki 6284 sayılı kanun başta olmak üzere bu sözleşmeyi uygulamak için çıkarılan kanunlar veya mevcut kanunlara eklenen maddeler yerli yerinde duruyor ve tahribatlarına devam ediyor. Biyolojik cinsiyetin yerine ikame etmeye çalıştıkları “Toplumsal cinsiyet” kanunlardaki, yönetmeliklerdeki yerini korumaya devam ediyor. Mesela bütün Televizyon kanalları kanunen toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun bir yayın politikası belirlemek ve uygulamak zorunda” diyor.  

Taleplerin sözcülüğünü AKP yaptı

HÜDA PAR ve kimi kesimlerin sözcülüğünü üstlenen yayınlarda defalarca İstanbul Sözleşmesi hedef gösterildi. Nihayetinde onların çağrıları AKP-MHP ittifakı tarafından karşılık buldu. Sözleşmenin dışında 6284 sayılı kanun, çocuğa cinsel saldırı davaları, kadınların nafaka hakkı, evlenme yaşı daima kadınların dışında tartışılan konuların başında geldi. İktidar zaman zaman bu çağrıları Meclis’te torba kanunların içinde yasalaştırmaya çalıştı. AKP’nin en çok dile getirdiği ve her fırsatta kadını içine hapsettiği ‘aile’ kavramı gün geçtikçe daha da muhafazakarlaştı ve neredeyse kimi düzenlemelerin içine de girdi. Bugün seçimle birlikte HÜDA PAR’ın Meclis’e girmesi kadınlar açısından ‘tehlike’ olarak görülürken aslında o zihniyetin kadınlar için istedikleri Meclis’te hep dile getirildi. O taleplerin sözcülüğünü AKP yaptı.  

HÜDA PAR ne istiyor?

HÜDA PAR’ın seçim vaatleri içinde neler vardı? Bu seçim vaatleri kadınlara tanıdık geldi. Çünkü yıllardır çeşitli vesilelerle madde madde vaatler Meclis gündemine taşındı.

“•18 yaşını doldurmadan evlendiği için kocası cezaevine atılan binlerce kadının ve babasız kalan çocukların mağduriyetleri giderilmeli.

*Aileyi koruma adına yapılan düzenlemeler inancımız ve örfümüz dikkate alınarak hazırlanmalıdır.

•Temsil yetkisini halktan alan bir meclisin de şüphesiz sınırları vardır. Toplumun temel dokusu ile bağdaşmayan ve milleti millet yapan temel değerlerine saygı çerçevesinin dışına taşan düzenlemeleri yapamaması; yaptığı kanunların insan haklarına, hukukun temel ilkelerine, genel ahlaka ve adaba, toplumun inanç ve değerlerine uygun olması bunlarla çelişmemesi gerekir.

•Yargı erkini kullananların da sınırları vardır. Bu erki kullananların yorum yoluyla da olsa bu sınırları çiğnememesi gerekir.

•6284 Sayılı Kanun değiştirilmeli ve süresiz nafaka uygulamasına son verilmeli.”

Evlilik adı altında cinsel saldırının önü nasıl açıldı?

AKP- MHP iktidarı bu vaatleri zaman zaman gündeme getirdi. 2016 yılından bu yana çocuğun tecavüz faili ile evlendirilerek, failin cezasız bırakılmasını öngören ve “evlilik affı” olarak bilinen düzenleme her torba yasada yerini buldu. Ama aslında iktidar çocuğa yönelik cinsel istismarı karar, rapor ve yönetmeliklerle adım adım meşrulaştırdı. 2009 yılında yayınlanan yönetmelikle ortaöğrenim yaşındaki çocukların nişanlanması serbest bırakıldı. Bu; çocuk yaşta evlilik yoluyla istismarın önünü açan önemli adımlardan biriydi. 2009’daki yönetmelik değişikliğiyle ortaöğrenimde nişanlanmanın önü açıldı ama evlendirilen çocuğun okulla tüm ilişiği kesiliyordu. Bu durum örgün eğitimin zorunlu olması ve çocuğun eğitimden yoksun bırakılmasının cezalandırılması caydırıcı bir nitelik taşıyordu. 2013’ün Eylül ayına gelindiğinde yapılan değişiklikle evli öğrenciler için açık öğretim lisesi mecbur kılındı. Hem evli hem de öğrenci olabilmeyi mümkün kılan, en düşük evlendirme yaşını 17 olarak belirten Medeni Kanun’a aykırı olan bu düzenleme erken yaşta evliliklerin önündeki bir engeli daha kaldırmış oldu.

HÜDA PAR’ın istediği evlilik ihtimali

2015 Mayıs ayında Anayasa Mahkemesi resmi nikah kıyılmadan dini nikah kıyanlara ceza verilmesi hükmü kaldırdı. Böylece hem erkeklerin birden fazla kadınla birlikte olduğu çok eşliliğe hem de resmi nikah zorunluluğunun ortadan kalktığı koşullarda çocuk yaşta evlilik bir kez daha kolaylaştırılmış oldu. Yine aynı yıl Kasım ayında Anayasa Mahkemesi bir yasa iptaliyle “Çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilmesinin” önünü açtı. Mahkemenin iptal gerekçelerinden biri “mağdurun yaşının ikmali ile fiili birlikteliğin resmi evliliğe dönüşmesi ihtimali” idi. Yani davada “evlilik ihtimali” değerlendirildi ve cezasızlık öngörüldü.

Komisyon çalışmaları ve vaatler

2015 yılında kamuoyunda “Boşanma Komisyonu” olarak adlandırılan bir komisyon kuruldu. Komisyonun çalışmaları sonrasında hazırladığı rapor HÜDA PAR’ın seçim vaatlerinin neredeyse aynısı. Raporunu yayınlayan komisyon kadınların nafaka hakkının sınırlandırılması, boşanma durumunda eşit mal paylaşımının ortadan kaldırılması, din görevlilerinin arabuluculuk yaparak boşanmayı engellemesi, şiddet uygulayan kişinin çocuklarıyla görüşmeye devam edebilmesi gerektiği gibi bir dizi hak gaspı gündeme getirildi. Çocuklar açısından ise rapor çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” ve “başarılı” bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlik önerisinde bulundu.

Direnen kadınlar da o Meclis sıralarında

Kadınların ve çocukların haklarını yasal anlamda tırpanlayan düzenlemeler ve yukarda sayılanlardan daha fazlası HÜDA PAR ve türevlerinin talepleri ile AKP-MHP iktidarının eliyle hayata geçirildi. Masasına seçimlerde HÜDA PAR’ı oturtan Cumhur İttifakı ileriki günlerde kadın ve çocukları nasıl gündemlerin beklediğinin sinyallerini de vermiş oldu. 14 Mayıs seçimiyle Meclis sıralarında artık bu taleplerin ‘kararlı’ savunucuları oturacak. HÜDA PAR’ın parti programında yer alan “yalnız yaşayan kadınların sahiplenilmesi” ifadesinden ‘kadın ve erkekler eşit olamaz’ söylemine kadınların beyanlarının esas alınmasından bir birey olarak toplumdaki varlıklarına her şeyin yeniden tartışıldığı ve yeniden kurgulandığı bir dönem kadınları bekliyor. Ancak unutulmamalı ki bu anlayışın tam karşısında duran ve sözünü söyleyecek he şeye karşın haklarından vazgeçmeyecek kadınlar da o meclis sırlarındaki yerlerini aldı, üstelik sokaktaki kadınların gücüyle oradalar. Şüphesiz ki kadınlar 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı için gerçekleştirilecek 2’nci tur seçimine gittiklerinde bu zihniyete karşı duracaklar. Kadınlar sonuç ne olursa olsun Cumhur İttifakı’nın HÜDA PAR’la el ele yazdığı ‘kader planını’ birleşerek ve direnerek bozacaklar.