Yerinden edilen Gazzeli kadınlar zor koşullara direniyor!

İsrail’in saldırıları nedeniyle kendi deyimleriyle “ölümden kaçan” kadınlar, sığındıkları yerlerde de insanlık dışı koşullarda hayatta kalabilmek için çözümler üretmeye çalışıyor.

NAGHAM KARAJEH

Gazze – İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik 7 Ekim’den bu yana devam eden ve sivilleri de hedef alan saldırılar nedeniyle yerinden edilenlerin sayısı 1 milyon 400 bine ulaştı. Yerinden edilen kadınlar, sığındıkları yerlerde zor koşullarda yaşamaya çalışıyor. Gıda ve temiz suya erişmekte güçlük çeken kadınlar, tuvalet ihtiyaçları için ise uzun süre sıra beklemek zorunda kalıyor.

‘Evimiz hiçbir uyarı yapılmadan hedef alındı’

Yerlerinden edilen kadınlar yaşadıkları zorlukları ve sorunları ajansımıza anlattı. Kadınlardan Neriman Abu Al-Kaas, sınır bölgesine ayrı ayrı füzelerin atıldığını ve onlarca kişinin hayatını kaybetmesinin ardından yaklaşık bir aydır Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) okuluna sığındıklarını anlattı. Evlerinin hiçbir uyarı yapılmadan hedef alındığını dile getiren Neriman Abu Al-Kaas, “Yaya olarak barınaklara kaçtık. Sonrasında 35 kişinin yaşadığı 4 katlı evimizin tamamen yıkıldığını öğrendik” dedi. 

‘Yaşadığımız acının tarifi yok’

Yaşadıkları acıların tarifinin olmadığını söyleyen Neriman Abu Al-Kass, şunları dile getirdi: “Savaş sona ererse çocuklarımla birlikte yaşayabileceğimiz bir evimiz yok. Şu an günlük yiyeceklerimizi zar zor temin ediyoruz. UNRWA barınma merkezlerinde sağlık hizmetleri, hijyen, su ve elektrik sorunu yaşanıyor. Temel hizmetler ve kaynaklar bulunmuyor. Gün boyunca gerekli ihtiyaçlarımızı karşılamak için boş kapları ve şişeleri yarı kirli suyla doldurmak zorunda kaldık. Ayrıca temizlik ve güvenlik araçlarının eksikliğinden de sıkıntı çekiyoruz. Özellikle çocuklar için durum felaket.”

‘Hayatta kalabilmek için çözümler üretiyoruz’

"Tüm bölgelere yağmur gibi yağan füzelerden ölmezsek açlıktan öleceğiz” diyen Neriman Abu Al-Kass, şu ana kadar hiçbir gıda kolisi alamadıklarını söyledi. Sebze ve meyvelerin satıldığı pazarların artık olmadığını ekmeğin bile ulaşılması zor bir hayale dönüştüğünü vurgulayan Neriman Abu Al-Kaas, “İşgal bizi aç bırakmayı ve yavaş yavaş öldürmeyi planlıyor. Gaz kesintisi nedeniyle ateş yakarak ekmek pişiriyoruz. Çünkü başka seçeneğimiz yok. Eşi benzeri görülmemiş bir kıtlık yaşıyoruz. Savaş bitene kadar hayatta kalabilmek için çözümler üretiyoruz” diye konuştu.

‘Mahremiyet, güvenlik yok koşullar insanlık dışı’

Tuvalet ihtiyaçlarını da gidermek için uzun süre sıra beklemek zorunda kaldıklarına dikkat çeken Neriman Abu Al-Kass, şunları aktardı:

“Mahremiyet ve güvenlik yok. 'Kızlarım yüzlerini yıkayamıyor, kıyafetlerini bile değiştiremiyor. Barınma merkezleri çok kalabalık ve hiç tanımadığımız ailelerle birlikte yaşıyoruz. Sağlık durumum da giderek kötüleşiyor. Sürekli doktor kontrolündeydim. Kronik diyabet hastasıyım. 20 gün aralıklarla kan testi yapmak zorundayım. Birçok kronik hasta var ve kendi kaderlerine terk edilmiş durumda. Barınma merkezlerinde insanlık dışı koşullarda yaşıyoruz. Yerde battaniyesiz, döşeksiz uyuyanlar var. Dünya, felaketimizin büyüklüğünü, trajedimizin boyutunu görüyor.”

‘Ölümden kaçtık’

Aida Muhammad de, evlerinin tahliye kararının hemen ardından korku ve panikle evden kaçtıklarını o nedenle kıyafetlerini, temel ihtiyaçlarını, kimlik belgelerini yanlarına alamadıklarını söyledi. Aida Muhammed, “Evimiz üzerimize yıkılmadan önce can havliyle kaçarak canlarımızı kurtarmaya çalıştık. Ölümden kaçtık” dedi.

Topladıkları kumaşları bebek bezi olarak kullanıyorlar

Fiyatı arttığı için kadınların bebekleri için bez alamadığını topladıkları kumaşları bez olarak kullandıklarını aktaran Aida Muhammad, “Kullanılmış kıyafetleri de topluyorum” diye konuştu. Aida Muhammed, “Burada hayat diye bir şey yok, onurumuz ve huzurumuz elimizden alındı. Her gün bunun yüküyle geçiyor ve kendimizi yeni acılar yaşarken buluyoruz, özellikle de kadınlar…” dedi.

Ailelerin sorumluluğunun kadınların üzerinde olduğuna dikkat çeken Aida Muhammad, “Barınak merkezlerindeki kadınlar her türlü acıyla karşı karşıya. Her gün işlerimizi nasıl yöneteceğimizi, ailemizin geçimini nasıl sağlayacağımızı ve gerekli ihtiyaçları nasıl karşılayacağımızı planlıyoruz” diye kaydetti.