Filistinli aktivistler: İran’daki kadın devrimi güçlü bir başlangıçtır

Filistinli aktivistler, İran’daki “Jin Jiyan Azadî” ayaklanmasının kadınların özgürlüğe ve eşitliğe ulaşmaları için bir başlangıç olduğunu belirterek, her ne kadar kanla bastırılmaya çalışılsa da önemli kazanımlar elde edildiğine dikkat çekti.

NAGHAM KARAJEH

Gazze- İran'da Jina Mahsa Amini’nin ‘ahlak polisleri’ tarafından katledilmesinin ardından kadınların öncülüğünde başlayan ayaklanmanın birinci yıldönümü yaklaşırken birçok ülkeden de kadınların desteği devam ediyor. Filistinli siyasetçi Meryem Ebu Dakka ve insan hakları aktivisti Rana Al-Haddad, İran’da mücadele eden kadınlarla dayanışma içerisinde olduklarını anlattı.

‘İranlı kadınlar haklarının tam uygulanmasını istiyor’

İranlı kadınların cesaretlerini, olağanüstü mücadelelerini, ayrımcı ve önyargılı politikaları reddetmelerini ve direnişlerini selamladığını belirten Meryem Ebu Dakka, “İranlı kadınlar özgürlüklerini kazanmak, haklarını elde etmek, adalet ve eşitliğe ulaşmak için mücadelelerini sürdürüyor. Biz kadınlar, onların oynayabilecekleri öncü role yükselebilmeleri ve toplumlarının inşasındaki rollerini öne çıkarabilmeleri için tüm ülkelerde birlik içindeyiz” dedi. Kadınların sosyal adalete, eşitliğe ve özgürlüğe ulaşmaları için mücadelelerinin ortak olduğunu vurgulayan Meryem Ebu Dakka, şunları kaydetti:

“Bu nedenle uluslararası ve Arap ilişkilerimizde dünyanın tüm kadınlarıyla ilişki kurma konusunda iddialıyız. İranlı kadınların siyasi hayata katılımının olumlu bir adım olduğuna inanıyorum ve devrimin başlangıcından bu yana göreceli olarak kadınların bunu başardığını düşünüyorum. İranlı kadınlar kendisine uygulanan adaletsizlik ve baskıya karşı meydanlara çıktı ve haklarının tam uygulanmasını istedi. İranlı kadınların karar alma süreçlerine katılımı, onların gerçekliğinin daha iyiye doğru değişmesine katkıda bulunacaktır."

‘Kadınlar olarak direnişlerin önemli parçasıyız’

Geçen yıl 44 ülkeyi kapsayan ve aralarında İranlı kadınların da bulunduğu kadın konferansına katıldığını belirten Meryem Ebu Dakka, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Emperyalizme, siyonizme, savaşlara, adaletsiz iktidarlara karşı mücadelemizi ortaklaştırıyoruz. Bu ortaklaşma ile kadınlar toplumlarında öncülük yapabilecek ve liderlik pozisyonlarını üstlenebilecek. Herhangi bir ülkede bir feminist direniş başarıya ulaşıp zaferi elde ederse, Filistinli kadınlar olarak bizler için de bir güç olacaktır. İranlı kadınları zulüm ve adaletsizlik ortamından kurtarmak için feminist dayanışmanın güçlendirilmesi gerekiyor. Kadınlar olarak dünya barışını önemsiyoruz. Emperyalizme karşı yürütülen devrim direnişlerinde kadınların rolü çok önemlidir. Kadınlar olarak bu direnişlerin önemli bir parçasıyız. Bunun farkında olan egemen güçler ise kadınları hedef alarak çeşitli yollarla saldırıyor.”

‘Hükümetin onayladığı zorunlu kıyafetleri giyiniyorlar’

İnsan hakları aktivisti Rana Al-Haddad ise İranlı kadınların başta zorunlu kıyafet kuralları olmak üzere bir dizi ihlale maruz kaldığını belirterek, “Bunu çok açık bir ihlal olarak değerlendiriyoruz. Ülkede yasalar kız çocuklarının henüz 13 yaşındayken evlenmesine izin verirken, bazen hakim kararıyla bu yaş aralığı daha aşağı çekilebiliyor. Hukuk sistemi son derece adaletsiz bir sistem haline geliyor” şeklinde konuştu.

‘Kadınlar işgücü piyasasında da zorluklarla karşı karşıya’

İran’da kadınların kamudan, siyaset, eğitim, çalışma yaşamından uzaklaştırıldığını kaydeden Rana Al-Haddad, şu verileri paylaştı:

“Çalışmak isteyen kadınlar eşin onaylı iznini alması gerekiyor. Bu, İranlı kadınların hayatında bir felaket ve onların varlığının ötekileştirilmesi olarak değerlendiriyorum. İran'da devlet kurum ve kuruluşlarının iş konusunda erkekleri tercih etmesi ve önyargılı davranması nedeniyle kadınlar işgücü piyasasında da büyük zorluklarla karşı karşıya. 2019'da kadınların çalışma yaşamına katılım yüzdesi yüzde 18 iken, erkeklerde bu oran yüzde 72 idi. 2020 yılında ise kadınların işe katılım oranı yüzde 14'e düştü. Üniversite mezunu kadın oranı yüzde 50'yi geçmesine rağmen belirttiğim gibi erkeklerin katılım oranı yüzde 70'tir.”

‘İranlı kadınlar her türlü baskıya rağmen direniyor’

İranlı kadınların karşılaştığı zorluklara rağmen mücadeleyi üstlendiğini dile getiren Rana Al-Haddad, “Oturma eylemleri ve yürüyüşler başta olmak üzere İranlı kadınlar tutuklama, işkence, para cezası ve her türlü baskıya rağmen direnmeye devam ediyor. İran’da kadın devriminin başlatılmasının güçlü bir başlangıçtır. 150 şehir ve 140 üniversiteyle ayaklanma büyük bir dayanışmaya ulaştı. Devrim ayaklanması, İranlı kadınların özgürlüklerine ve arzularına ulaşmak için önemli bir başlangıçtır. Bu protestolar ve oturma eylemlerinde yüzlerce kadın ve onlarca çocuğun da aralarında bulunduğu 14 bin kişi tutuklandı.”

‘İranlı kadınların hakları her alanda ihlal ediliyor’

Feminist ve insan hakları örgütlerinin 10 yıl önce İran Hükümetine, kadınları ve aileyi koruyan yeni yasa ve mevzuatın çıkarılması çağrısında bulunan bir milyon imzalı dilekçeyi sunduğunu hatırlatan Rana Al-Haddad, “Ancak bu çabalar reddedilmiş ve yetkililer harekete geçmemişti. Kadın ve insan hakları merkezleri, İranlı kadınlara yönelik ihlalleri vurgulamak için televizyon, radyo ve sosyal medyada uluslararası bir günlük yayın yaptı. İran’daki kadınlar en zor koşullarda yaşam sürüyor ve hakları her alanda ihlal edilmektedir. İranlı kadınların bağımsızlıklarını ve istikrarını sağlamak için kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesi gerekiyor.

‘Uzun soluklu bir mücadeledir’

Bunun içinde girişimcilik projeleri hayata geçirilebilir” şeklinde konuştu.  İran’daki ayaklanmayı yakından takip ettiğini dile getiren Rana Al-Haddad, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İranlı kadınlar güçlüler. Çünkü sokakta, hapishanelerde kadınların işkenceye, cinayete varan en kötü ve en iğrenç işkence türlerine maruz kaldığını gördüler. Buna rağmen kadınlar katı kanunlara meydan okuyarak mücadelelerini sürdürdüler ve hâlâ haklarını arıyorlar, davalarını dünyaya duyuruyorlar. Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesini protesto ettikleri için idam cezasına çaptırıldılar. İranlı kadınların hayatları ciddi bir tehlike altındadır. Kadınlar, bu menfur suçu reddederek baskıya son verilmesi taleplerinde birleşti.

İranlı kadınlar hükümetle yüzleşmede ve onu adil olmayan kuralları değiştirmeye zorlamada birçok başarı elde etti. Ancak İran Hükümetinin kadınların haklarına ilişkin resmi tutumu değişmedi. Genç kadın Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesi İranlı kadınların ayaklanmasının başlangıcıdır. Adaletsizliği protesto ediyorlar. Başarıları her ne kadar kanla bastırılmaya çalışılsa da devrim sürecinde önemli kazanımlar elde ediyorlar. İranlı kadınların mücadelesi adalet ve eşitlik için önemli bir başlangıçtır. İranlı kadınların, hakları ve özgürlükleri için, şiddet ve zulümden arınmış, insan hakları ilkeleriyle uyumlu bir toplumda yaşamak için yürüttüğü mücadele uzun soluklu bir mücadeledir.”