Bedlîs’te işkence gören kadınlar anlatıyor!

Ablukanın devam ettiği Tetwan’a bağlı Peyindas Köyü sakinlerinden Memixan Avras ve Sakine Avras, operasyonun ilk günü askerler tarafından çembere alındıklarını ve saatlerce güneş altında su içmelerine dahi izin verilmeden bekletildiklerini söyledi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Bedlîs- Askeri operasyon ve bombardıman ile gündeme gelen Bedlîs’in Tetwan’a bağlı Peyindas (Söğütlü) Köyü’nde abluka devam ediyor. Askerlerin köyden çekildiği ancak dağlık alanda bulunduğu öğrenilirken, 5 günlük operasyonun ardından gittiğimiz köyde yaşananları kayda aldık. 5 gün boyunca askerlerin çıkmadığı köyde en büyük zorluğu kadınlar yaşadı. Köyde Avras ailesinden üç kadın gözaltına alınırken, askerler tarafından ablukada tutulan kadınların su içmelerine bile izin verilmedi.

Köyde fiili yasak sürüyor!

Operasyonun yaşandığı gün köyde gözaltına alınan 8 kişiden 3’ü tutuklandı. “Yardım ve yataklık” iddiasıyla tutuklanan köylülerden Kerem Avras, gözaltı sırasında yoğun işkenceye maruz bırakılmıştı. İlk iki gün yoğun çatışma ve bombardımanın yaşandığı köydeki çatışmalar dün akşam saatlerinde sona erdi ama dağlık alandaki asker yoğunluğu devam ediyor. Görüştüğümüz kadınlar yaşadıkları hak ihlallerini anlatırken, abluka altındaki evlerine günlerce giremediklerini söyledi.

Avras ailesi günlerce evine gidemedi!

Tandırda ekmek yaparken çatışma ve tarama sesi duyduklarını söyleyen İşkence gören Kerem Avras’ın yengesi Memixan Avras, kapıya çıktıklarında köyün içinde askerin olduğunu gördüklerini ifade etti. Daha sonra süt sağmak için  çıktıkları evlerine çatışma sesleri nedeniyle geri döndüklerini anlatan Memixan Avras, yanlarına gelen korucu tarafından evden çıkarıldıklarını ve polis çemberine alındıklarını dile getirdi.

‘İşkence edip ‘yere düştü’ demişler’

Memixan Avras yaşananları şu sözlerle anlattı:

“Bizler meydana gittikten sonra telsizlerinden, ‘terörist yakaladık’ diye bir ses duydum. Kerem tarlayı sularken kaburgalarını kırıp ona işkence ederek, gözaltına almışlardı. Sonra gelip ‘evi arayacağız’ dediler. Ben de onlara ‘Keremi getirmeden evi arayamazsınız’ dedim. Yıllardır bize zulüm, hakaret ediyorlar. Bu sene bunu kabul etmeyeceğim dedim. O sözlerimden sonra Kerem’i tankın içinden çıkarıp getirdiler, Kerem’in gözünü kör etmişlerdi. Onlara ‘neden bunu yaptınız?’ diye sorduğumda bana ‘kendisi yere düştü’ dediler. Kerem, ‘ben düşmedim bana işkence ettiniz’ deyince onu tekrar panzerin oraya götürdüler. Tarlasını sulayan bir adam terörist mi, onların gözünde her Kürt terörist zaten, bize yapmadıkları şey kalmadı.”

‘Ahırımıza sis bombası attılar’

Evlerinin krokisini çizerek eve girdiklerini ve her yeri aradıklarını söyleyen Memixan Avras, “Evde aramadıkları, bakmadıkları yer kalmadı. Saksıların altına, her şeyin altına üstüne baktılar. Kanepelerin bile tahtalarını söküp altına baktılar. Ahırımıza sis bombası atıp kimse var mı yok mu diye kontrol ettiler. 5 gün boyunca evimizin dibinde kaldılar. 5 gün boyunca bizler evimizde yatıp evimizde yemek yiyemedik. Komşularımızın evinde kalıyorduk. İlk gün yaşamadığımız şey kalmadı” şeklinde konuştu.

‘Tek de kalsam ölsem de topraklarımızı bırakmayacağım’

Yapılan zulmü asla kabul etmediklerini dile getiren Memixan Avras, “Köyümü asla bırakıp gitmem” diyerek ailelerine yapılan baskıların anlamsız olduğuna dikkat çekti. Memixan Avras ardından şunları söyledi: “Hangi vicdan bunu kabul eder? Yaptıkları şeyin haklı bir şey olduğunu mu düşünüyorlar. Bizim köyümüz, evimiz yıllarca boş kaldı. Başka insanlar evlerimizi, ahırlarımızı kullanıyorlardı. 11 yıl önce bu köye geldik, bir daha da asla çıkmam. Ne bu toprakları ne de evimi kimseye bırakmam. Beni öldürseler de, burada tek kalsam da evimi bırakıp gitmeyeceğim. Benim kanım kimseden kırmızı değil, yüz yılda kalsam bu davadan geri adım atmayacağım.”

 ‘Asker çemberinde saatlerce bekletildik’

Ardından konuşan işkence gören Kerem Avras’ın eşi Sakine Avras ise, askerlerin kendisiyle birlikte ailesinden üç kadını saatlerce çemberde tuttuğunu ve su bile içmelerine izin vermediğini aktardı. Operasyon sabahı korucu olan bir kişinin gelip tandırdaki ekmeklerini “Hakkınızı helal edin” diyerek aldığını kendisinin ise ona “Helal etmiyorum” diyerek yanıt verdiğini aktaran Sakine Avras, ardından şunları söyledi: “Su içmek için evime girmeme izin vermediler. Oradaki korucu gelip benim elimi öpmek istedi ben ona izin vermedim ve kendimden uzaklaştırdım. ‘Ben haram mıyım ben de Kürdüm’ deyinde ona ‘haramsın’ diyerek tepki gösterdim. Daha sonra beni ve evdeki iki kadını da alıp köyün meydanına götürdüler. Oraya sabah 8’de gittik öğlen ikiye kadar o güneşin altında o askerlerin çemberinde tuttular bizi. Susadığımı söylediğimde ‘sana su verelim’ dediler ben de onlara, ‘sizin getireceğiniz suyu içmem evime gidip içeceğim’ dedim. Saatlerce orada susuz bir şekilde bekletildik. Ne tuvalete gidebildik ne de su içebildik.”

‘Bize ‘yerlerini söyleyin size dolar verelim’ dediler’

Asker çemberinde kendilerine dolar teklifi edildiğini ve psikolojik baskıya maruz bırakıldıklarını aktaran Sakine Avras, “Köyde o çembere bir tek biz alındık. Herkes evlerine girdi ancak bizim evimize girmemize izin vermediler. Yanımda olan yeğenim tepki gösterince onlar da bize para ve dolar teklif ederek, ‘yerlerini biliyorsanız söyleyin size dolar verelim’ dediler. Söylemedikleri şey kalmadı, daha sonra Kerem’i araçta gördüğümde dünyam karardı. Ben de gidip panzerin kapısını yumrukladım. Keremi gördüğümde ona yapmadıkları işkence kalmamıştı. Hem bize işkence yaptılar hem de ona. Saatlerce güneşin altında evimize gidip su içmemize izin vermediler” açıklamasında bulundu.

‘Topraklarımızda huzurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz’

“Yaşananlar karşısında ne desek boş kalır” şeklinde konuşan Sakine Avras son olarak şunları dile getirdi:

“Daha sonra gelip evde arama yaptılar. Tuvalette bomba olduğunu düşünüyorlardı. Eve geldiğinde bana tuvalete ve banyoya sen bizden önce gir dediler. Evde aramadıkları yer kalmadı, yıkanan döşekleri bile açtılar. Bunlar insan değil, bu adalet değil. Aramadan sonra köylüleri de alıp götürdüler. Bu olanlar karşısında ne desek boş kalır. Biz de artık topraklarımızda özgür bir şekilde baskı görmeden yaşamak istiyoruz. Bütün insanlar gibi biz de evimizde huzurlu bir şekilde yaşamak istiyoruz.”