ÖHD'den eş zamanlı açıklama: İmralı tecridine son verin

ÖHD, 8 ilde eş zamanlı yaptığı açıklamada, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük mutlak tecride tepki göstererek, "İmralı tecrit sistemine son verin. Hukukçuları ve demokratik kamuoyunu tecride karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz" çağrısında bulundu.

Haber Merkezi- Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile tutuklular Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş'a dönük mutlak tecride ilişkin İstanbul, Riha, Mersin, Wan, İzmir, Mêrdîn, Dîlok, Ankara’da eş zamanlı açıklama yaptı.

Tüm girişimlere rağmen avukatlar İmralı Cezaevi’ne gidemedi

ÖHD şubeleri tarafından 8 ilde yapılan basın açıklamalarında ortak metin okundu. Açıklamada, Abdullah Öcalan ile diğer 3 tutukludan 30 ayı aşkın bir süredir haber alınamadığı vurgulandı. 7 Ağustos 2019 tarihinden bu yana yapılan tüm girişim ve başvurulara rağmen hiçbir avukatın İmralı Cezaevi'ne gidemediğine dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi:

“Avukatları, bu hapishanede tutulan mahpuslara taraf oldukları davalarda hukuki yardım sunamadıkları gibi müvekkilleri ile telefon ya da mektuplaşma da dahil olmak üzere hiçbir şekilde haberleşemediklerinden, müvekkillerinin sağlık durumları hakkında da bir bilgiye sahip değillerdir. İmralı Cezaevinde tutulan mahpuslar Kürt olmaları ve politik kimlikleri nedeniyle bu denli insanlık dışı ve toplum vicdanı ile örtüşmeyen bir tecrit uygulamasına maruz kalmakta ve eşi benzeri olmayan bu hukuksuzluğa karşı özellikle Türkiye kamuoyunda yeterince ses çıkarılmamakta, bu durum adeta görmezden gelinmektedir.”

‘CPT raporuna rağmen tecrit daha da derinleştirildi’

Açıklamada, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin bir organı olan İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT), İmralı Cezaevi ile ilgili daha önce hazırlayıp kamuoyu ile paylaştığı raporlarda hukuksuzları tespit etmiş ve bunların giderilmesi için Türkiye’ye tavsiyelerde ve uyarılarda bulunduğu hatırlatıldı. Ne yazık ki Türkiye’nin bu tavsiyeleri yerine getirmek bir yana İmralı’daki tecrit sistemini adeta meydan okurcasına daha da derinleştirdiğine dikkat çekilen açıklamada, “İmralı Hapishanesini erişilemez, haber alınamaz bir mekan haline getirmiştir” denildi.

‘BM İnsan Hakları Komitesi’nin kararı yerine getirilmedi’

Abdullah Öcalan ve diğer üç mahpusun avukatlarının tedbir talepli başvurusu üzerine Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’nin 2022 yılının Eylül ayında tedbir talebini kabul ettiğinin belirtildiği açıklamada şunlar kaydedildi:

“Komite, başvurucuların derhal kendi istedikleri avukatlarla, herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmadan görüşmelerinin önünün açılmasına hükmetmiş; fakat Türkiye bu kararın da gereğini yerine getirmemiştir. Ocak 2023’te avukatların İnsan Hakları Komitesine yaptıkları haber alamama durumunun devam ettiğine dair bilgilendirmeden sonra Komite, tedbir kararını Türkiye’ye tekrar hatırlatmış olmasına rağmen maalesef Türkiye bu kararın gereğini yerine getirmekten kaçınmıştır.

 

 Tüm bunların yanında 10 Haziran 2022 tarihinde avukat görüşmesinin gerçekleşmesi talebiyle 29 baroya bağlı 775 avukat yetki belgesi ile Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunmuş, yapılan başvuruya halen bir dönüş gerçekleşmemiştir. Yine Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 22 ülkeden 350 avukat 14 Eylül 2022 tarihinde, Ortadoğu’nun farklı ülkelerinden 756 avukat ise 19 Eylül 2022 tarihinde Adalet Bakanlığı’na başvuru yaparak İmralı Ada Hapishanesi’nde avukat görüşü gerçekleştirme talebini sunmuştur. Yapılan bu başvurulara da herhangi bir yanıt gelişmemiştir.”

‘Öcalan ve diğer üç mahpus unutturulmaya çalışılmaktadır’

Bütün bu tablonun açıkça İmralı’da hukukun kabul edilemez bir şekilde rafa kaldırıldığını gösterdiğine dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi:

“İmralı’da yasalar değil politik tercihler ve kararlar yürürlüktedir. Sayın Öcalan ve İmralı’daki diğer üç mahpus, tecrit sistemi içerisinde kaybettirilmeye, unutturulmaya çalışılmaktadır. Oysa biliyoruz ki, bütün bu hukuksuzluklara rağmen Sn. Öcalan, İmralı’ya getirildiği günden beri gerek İmralı’daki yargılamalarda olsun gerekse de daha sonraki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki başvurularına sunduğu savunmalarında olsun, Türkiye’nin en yapısal meselesi olan Kürt meselesinin çözümü için her zaman yapıcı davranmış ve samimi bir şekilde çaba sarf etmiştir. Devlet de çeşitli zamanlarda ve çeşitli şekillerde kendisiyle bu meselinin çözümü için masaya oturmuş, diyalog geliştirmiştir. Sayın Öcalan’ın çağrılarıyla ateşkes süreçleri yaşanmış, barış grupları Türkiye’ye gelmiştir.”

‘30’uncu ayını dolduran tecride derhal son verilmelidir’

Bugün gelinen noktada ise ne yazık ki İmralı’daki tecridin her anlamıyla tüm Türkiye’ye yayıldığının belirtildiği açıklamada, “Kürt meselesinin çözümünde diyalog ve barış politikalarının yerini ‘güvenlikçi’ politikalar almış ve ekonomi başta olmak üzere Türkiye her alanda daha yakıcı ve karanlık bir döneme girmiştir. Tüm bu sebeplerle, hukuk dışı olduğu kadar etik dışı da olan ve 25 Eylül 2023 tarihi itibariyle otuzuncu ayını dolduran tecrit ve haber alamama durumuna derhal son verilmelidir” diye kaydedildi.

Hukukçular ve demokratik kamuoyuna çağrı

Açıklamanın devamında şu çağrı yer aldı: “Bizler demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi veren hukukçular olarak Türkiye’yi, BM İnsan Hakları Komitesi ve CPT gibi tarafı olduğu uluslararası hukuk kurumlarının kararlarının gereğini yerine getirmeye ve bir hukuk devleti olarak kendi Anayasasına ve ilgili kanunlarına uyarak İmralı tecrit sistemine son vermeye çağırıyoruz. Başta barolar ve hukuk örgütleri olmak üzere tüm hukukçuları ve demokratik kamuoyunu bu kabul edilemez tecrit politikasına karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz.”

İstanbul

ÖHD İstanbul Şubesi, dernek binasında açıklama yaptı. Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği ve Avukat Dayanışması üyesi çok sayıda avukat da açıklamaya katıldı. ÖHD Genel Merkez üyesi Sezin Uçar, ortak metni okudu.

Ardından konuşan TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, tecrit politikasından vazgeçilmesini istedi. İHD İstanbul Şube Sekreteri Oya Ersoy, İmralı Cezaevi başta olmak üzere tüm cezaevlerindeki tecridin "insanlık suçları" kapsamına giren bir boyuta geldiğini ifade etti. Abdullah Öcalan’a dönük tecride dair “öç alınıyor” diyen Oya Ersoy, "Mutlak’ tecridin uygulanma biçimiyle; bir ailenin, bir halkın hakları da ihlal ediliyor. Halk için önemli bir konumu bulunan Abdullah Öcalan’dan haber alınamaması halkın haber alma hakkının elinden alındığını da gösteriyor” ifadelerini kullandı. ÖHD İstabul Şube Eşbaşkanı Esra Bilen ise, yetkililere "tecridi sona erdirin" çağrısı yaptı.

Mersin

ÖHD Mersin Şubesi de şube binasında yaptığı açıklamayla tecride tepki gösterdi. Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan'ın yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi açıklamaya katıldı. ÖHD Mersin Şube Eşbaşkanı İbrahim Kaya, Abdullah Öcalan ve İmralı’daki diğer üç tutuklunun tecrit sistemi içerisinde kaybettirilmeye ve unutturulmaya çalışıldığını söyledi.

 Riha

 ÖHD Riha Şubesi, merkez Haliliye ilçesinde bulunan Topçular Meydanı’nda açıklama yaptı. ÖHD’li avukatların yanı sıra çok sayıda kişi açıklamaya katıldı. Açıklamada, “Tecrit insanlık suçudur” pankartı açıldı. ÖHD Riha Şube Eşbaşkanı İbrahim Halil Öyke, ortak metni okudu.

Wan

ÖHD Wan Şubesi, şube binasında basın toplantısı düzenledi. Kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütleri de açıklamaya katıldı. ÖHD Wan Şubesi Eşbaşkanı Murat Özçiçek, İmralı tecridine tepki gösterdi.

İzmir

ÖHD İzmir Şubesi, dernek binasında açıklama yaptı. Açıklamanın yapıldığı salonda, “Tecrit insanlık suçudur” yazılı pankart asıldı. Açıklamayı, ÖHD İzmir Şube Eşbaşkanı Şükran Öztürk okudu.

Mêrdîn, Dîlok, Ankara

ÖHD Mêrdîn Şubesi, İHD binasında açıklama yaptı. Çok sayıda avukatın katıldığı açıklamada ortak metni Avukat Azad Kaya okudu. ÖHD, Dîlok'ta İHD binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan ÖHD'li yönetici Yusuf Kartal, tecridin sona ermesini istedi. ÖHD Ankara Şubesi'nin açıklamasına da çok sayıda hukuk örgütünden isimler katıldı. ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, İmralı tecridinin sona ermesini istedi.