İHD 2022 hak ihlali raporu: Bin 452 kişi gözaltında kötü muamele gördü

İHD'nin 2022 yılı hak ihlalleri raporunda, güvenlikçi politikaların toplumsal barışa zarar verdiğine işaret edilerek, bin 452 kişinin gözaltında şiddet ve kötü muameleye maruz kaldığı belirtildi.

Haber Merkezi- İnsan Hakları Derneği (İHD), 2022 Yılı Hak İhlalleri İzleme Raporu’nu İHD Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Basın toplantısına İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin katıldı. Raporu okuyan İHD Genel Sekreteri Hüseyin Küçükbalaban, Türkiye'nin altına imza attığı sözleşmeleri uygulamadığına işaret ederek, bundan dolayı birçok alanda hak ihlalleri yaşandığını söyledi.

‘Türkiye kendi iç hukukunu da uygulamaz durumda’

Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmeler başta olmak üzere kendi iç hukukunu da uygulamaz bir durumda olduğunu belirten Hüseyin Küçükbalan, “Anayasanın 90. maddesi ile uluslararası sözleşmeler, iç hukukun da üstünde kabul edilmiştir. Ancak kendi anayasasına dahi uygun davranmayan Türkiye Cumhuriyeti devleti, yaşama hakkı başta olmak üzere işkence görmeme hakkı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü hakkı, ayrımcılığa maruz kalmama hakkı gibi çok temel haklar konusunda maalesef ki son derece kötü bir noktadadır” dedi.

‘Zamanaşımı müessesesiyle devlet suçları korunuyor’

İnsan hakları savunucuları olarak, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devlet güçleri tarafından işlenen suçlarda büyük bir cezasızlık olduğunu çok yakından bildiklerini vurgulayan Hüseyin Küçükbalan, “Bu cezasızlık politikasının aynen devam ettiğini görmek, adeta zaman aşımı müessesesinin devlet suçlarını koruyan bir mekanizma haline geldiğini görmek, son derece üzücü bir durumdadır. En son 2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Oteli'nde 33 aydın ve sanatçının yakılarak hayatını kaybettiği katliama ilişkin davanın son duruşmasında da zamanaşımı yoluyla cezasızlık politikası tercih edilmiştir” diye konuştu.

‘90’lardaki kaybetme politikası sürüyor’

Ülkede yaşananların 90’lı yıllardan farksız olmadığını aktaran Hüseyin Küçükbalaban, hasta tutukluların ölüme terk edildiğini belirterek, “Cumartesi Anneleri eylemine yönelik hukuksuz yasaklamalar devam ettirilmektedir. Bu nedenle özellikle 90'larda kaybetme politikasının sürdüğünü söylemek çok doğru olacaktır. İşkence, maalesef ki devam etmektedir. Uluslararası sözleşmeler ve iç hukukla yasak bir yöntem olmasına rağmen işkencenin devam ettiğini görmek son derece üzücüdür” diye kaydetti.

‘İşkencenin belgelenmesi sorun’

İşkencenin belgelenmesinin de ayrı bir sorun oluşturduğunu belirten Hüseyin Küçükbalaban, “Çünkü Türk yargısı sadece Adli Tıp Kurumu’nun raporlarını delil olarak kabul etmektedir yani işkencenin ancak bir resmi bilirkişi kurumu ile belgelenmesi gerekmektedir. Oysa ki Adli Tıp Kurumu bir devlet kuruluşudur. Adli Tıp Kurumu hekimleri, tümüyle siyasi iradeye bağımlı kılınmışlardır. Bu nedenle işkencenin belgelenmesi de çok önemli bir sorun olarak varlığını devam ettirmektedir” diye ifade etti.

 ‘İfade özgürlüğü hiç olmadığı kadar baskı altında’

Toplumun sürekli baskı altında tutulmaya çalışıldığını ve en demokratik eylem ve etkinliklerde insanlara davalar açıldığına işaret eden Hüseyin Küçükbalaban, “İfade ve örgütlenme özgürlüğü, hiç olmadığı kadar ağır bir baskı altındadır. Kişiler, yazdıkları yazılar, yaptıkları konuşmalar, attıkları tweetler nedeniyle sorgusuz sualsiz tutuklanmakta özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9 ve 10. maddeleri sürekli ihlal edilmektedir. Şu anda düşünceleri nedeniyle cezaevinde bulunan birçok aydın, yazar, sanatçı, politikacı tamamen altına imza atılan uluslararası sözleşmelere aykırı bir biçimde cezaevinde mahpus olarak tutulmaktadırlar” dedi.

‘ATK raporlarıyla bir çok tutuklu yaşamını yitiriyor’

Adli Tıp Kurumu’nun (ATK ) “cezaevinde kalabilir” raporu nedeniyle birçok tutuklunun yaşamını yitirdiğin söyleyen Hüseyin Küçükbalaban, iktidarın kullandığı şiddet ve nefret söylemleri nedeniyle kadın ve çocukların şiddet gördüğünün altını çizdi. Hüseyin Küçükbalaban şunları kaydetti:

“Cezaevinde, ölümcül hastalıkları olan birçok hasta mahpus bulunmaktadır. Bu hasta mahpusların tahliyeleri de yine resmi bilirkişi kurumu olan Adli Tıp Kurumu’nun verdiği ‘cezaevinde kalabilir’ raporları ile devam ettirilmekte birçok hasta mahpus cezaevlerinde yaşamlarını yitirmektedir Örgütlenme ve örgütlerin kendilerini ifade etme hakları da büyük baskı altındadır. Birçok şehirde hiçbir kurum hiçbir dernek hiçbir vakıf maalesef ki basın açıklamaları dahi yapamamakta. Son derece gerekçesiz bir şekilde bu tür basın açıklamaları engellenmekte ifade ve örgütlenme özgürlüğü büyük baskı altında tutulmaktadır. Kadına yönelik şiddet var gücüyle devam etmektedir. Maalesef ki devletin kullandığı ayrıştırıcı, şiddet içeren nefret dili, kadınlara ve çocuklara şiddet olarak geri dönmektedir.”

‘Kürt sorununa inkar, asimilasyon ve güvenlikçi politikalarla yaklaşılıyor’

Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmediği için bir çok alanın etkilediğini söyleyen Hüseyin Küçükbalaban, devletin Kürt sorununa inkar, asimilasyon ve güvenlikçi politikalarla yaklaştığını belirtti. Hüseyin Küçükbalan, “İnsan hakları savunucuları olarak, yıllarca, varoluşumuzdan itibaren özellikle Kürt sorununa yönelik barış çağrılarını devam ettirmekteyiz. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki uygulanan savaş politikası soframızdaki ekmeği çalmaktadır. Savaş ve çatışmalı ortam on binlerce can kaybı yanı sıra toplumsal barışı ve halkların bir arada yaşama arzusuna da zarar vermektedir. Ret, inkâr ve asimilasyona dayalı güvenlikçi politikalar terk edilerek barışçıl politikalar yoluyla toplumsal barışa olanak sağlanmalıdır. Savaşa harcanan bütçenin barışçıl politikalara, eğitime, sağlığa, ekonomiye ayrılması son derece önemli olacaktır ve bütün coğrafyayı rahatlatacaktır” şeklinde konuştu.

‘Mülteci hakları kısıtlanıyor’

Ülkeye gelen mültecilerin çok zor koşullarda yaşamını sürdürdüğüne vurgu yapan Hüseyin Küçükbalaban, Türkiye’nin Mülteci Hakları Sözleşmesine kısıtlama getirdiğini söyleyerek şunları belirtti: “Türkiye Birleşmiş Milletler Mülteci Hakları Sözleşmesi’ne coğrafi kısıtlama getirmiş ve sadece Avrupa'dan gelen insanlara mülteci statüsü verebileceği yönünde bir imza atmıştır. Ancak coğrafyamıza özellikle Afrika ve Ortadoğu'dan sığınmacılar gelmekte ve statüsüz bir şekilde son derece kötü koşullarda yaşamaya devam etmektedirler ve maalesef ki bu sığınmacılara yönelik son derece ırkçı ve nefret içeren yaklaşımlarda bulunan siyasi partiler, dernekler bulunmaktadır. Toplum, sığınmacılara karşı maalesef ki nefret örgütlenmesine maruz bırakılmaktadır.”

‘Siyasi mahpuslar hiçbir düzenlemeden yararlanamıyor’

Türkiye’nin mahpuslara yönelik çifte standart uyguladığını aktaran Hüseyin Küçükbalaban, siyasi mahpusların hiçbir düzenlemeden yararlanmadığını söyledi. Hüseyin Küçükbalan sözlerini şöyle tamamladı:

“Türkiye devleti yargısının infaz politikası, ayrımcıdır. Siyasi mahpuslar, maalesef ki adli mahpuslara göre cezalarının çok daha fazla bir oranını yatmaktadırlar. 3 İnfazdaki bu ayrımcı politika, maalesef ki bütün dünyayı saran covid salgını sırasında son derece açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. Adli mahpusların çok büyük bir bölümüne sağlanan denetimli serbestlik hakkı maalesef ki siyasi mahpuslara sağlanmamıştır.”

Cezaevlerinde 81 kişi yaşamını yitirdi

İHD’nin 2022 Yılı Hak İhlalleri İzleme Raporu’nda başlıklar halinde şu veriler yer aldı:

Yargısız infaz: Dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle 1’i çocuk 20 yurttaş yaşamını yitirirken, 27 kişide yaralandı. Köy korucuları tarafından 2 kişi katledilerek 12 kişi yaralandı. Sınır bölgesinde 2’si çocuk 6 kişi yaşamını yitirirken 1’i çocuk 3 kişi yaralandı. Gözaltında 1 kayıp 2 kişi yaşamını yitirdi. Toplamda 30 kişi yaşamını yitirirken, 43 kişi yaralandı. Cezaevlerinde 81 kişi yaşamını yitirdi. Faili meçhullerde 10 kişi yaşamını yitirirken 4 kişi yaralandı.

Resmi Hata ve İhmal: 5 kişi sel felaketi nedeniyle, 21’i çocuk 55 kişi yaşamın yitirirken, bin 991 kişi gıda ve gazlar nedeniyle yaralandı.

Çatışmalarda 407 kişi yaşamını yitirdi

Silahlı çatışmalar: Asker, polis ve geçici köy korucuları tarafından 122 kişi yaşamını yitirirken 67 kişi yaralandı. 276 silahlı militan yaşamını yitirdi. 9 kişi yaşamını yitirirken, 47 kişi yaralandı. Toplamda 407 kişi yaşamını yitirirken, 114 kişi yaralandı.

Mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu ölen ve yaralanan siviller: 5’i yetişkin 3’ü çocuk toplamda 8 kişi yaralandı. Kuşkulu ölüm ve yaralanmada ise 26 erkek 331 kadın ve 29 çocuk toplamda 286 kişi yaşamını yitirdi.

387 kadın yaşamını yitirdi

Kadınların yaşam haklarına yönelik hak ihlalleri: Kadın intiharında 17 kişi yaşamını yitirirken 3 kişi yaralandı. ‘Namus’ adı altında işlenen cinayetlerde 1’i yaşamını yitirirken 20 kişi yaralandı. Nefret cinayetlerinde 2 kişi yaşamını yitirirken 3 kişi yaralandı. Toplumsal alanda kadına yönelik şiddet, tecavüz ve taciz, ev içi şiddetinde 367’i kişi yaşamın yitirirken 761 kişi yaralandı. Toplamda 387 kadın yaşamını yitirirken 784 kadın yaralandı. 435 kadın fuhuşa zorlandı.

87 çocuk yaşamını yitirdi

Çocukların yaşam haklarına yönelik ihlaller: Çocuk intiharlarında 15 çocuk yaşamını yitirirken 3 çocuk yaralandı. Ev içi okul ve toplumsal alanda şiddete uğrayan çocuklar taciz ve tecavüz olaylarında 72 çocuk (anne, baba, kardeş, amca ve dedesi, eşi ve tanıdıkları tarafından) öldürülürken, 288 çocuk ise  cinsel istismar, ailesi, arkadaşları ve yakınları tarafından şiddet ve yaralanmaya maruz kaldı. Okulda 4 çocuk yaralandı. Toplamda 87’i kişi yaşamını yitirirken, 292 kişi yaralandı.

312 kişiye ajanlık dayatması

İşkence, kötü muamele onur kırıcı ve küçük düşürücü davranış ve cezalandırma: Bin 452 kişi gözaltında işkence ve kötü muamele gördü. Gözaltı dışında işkence ve kötü muamelede 42’si çocuk olmak üzere toplamda 2 bin 947 kişi zarar gördü. 11 kişi köy korucuları tarafından işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. 277 kişi cezaevlerinde işkence ve kötü muamele gördü. 312 kişi kolluk güçleri tarafından tehdit ve ajanlık telif edildi.  4 bin 553 kişi toplumsal gösterilerde güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu dövüldü ve yaralandı.

İnsan Hakları Derneği yönetici ve üyelerine yönelik basıklar: 25 hak savunucusu gözaltına alındı, 1’i tutuklandı 1’i ev hapsi ile serbest bırakıldı.

4 milletvekili 23 belediye başkanı tutuklu

Kişi güvenliği ve özgürlüğüne yönelik hak ihlalleri: 7 bin 731 kişi gözaltına alındı. 365 kişi tutuklandı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneğinin (DFG) 2022 yılı gazetecilere yönelik hak ihlalleri raporunda 39 gazetecinin tutuklandığı belirtildi. Tutuklu milletvekili ve belediye Başkanları 4 Milletvekili (Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Leyla Güven, Semra Güzel) ve 23 yeni ve eski Belediye Başkanı tutukludur.

Kayıplar/kaçırılma iddiaları: Gülistan Doku, Yusuf Bilge Tunç, Mehmet Bal, Hürmüz Diril.

İfade özgürlüğü yönelik hak ihlalleri başlığında; 2022 yılında açılan soruşturma sayısı 76. Soruşturma açılan kişi sayısı 308’dir.

2 bin 391 haber ajansı ve sitelere erişim yasağı

Toplatılan, yasaklanan ve para cezası uygulanan yayın organları: 1 broşür toplatma, 19 kitap ve gazeteye el koyma, 1 gazeteye ilan durdurma cezası, 4 gazeteye 17 gün ilan kesme cezası. Baskına uğrayan gazete ve yayın organları; 4 haber ajansı, 1 dergi bürosu. Bilindiği üzere, kapanana kadar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve sonrasında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından Türkiye’den erişime engellenen web siteleri ile ilgili istatistiki veriler ve benzer şekilde Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından da erişime engellen web siteleri, haberler (URL adresleri) ve sosyal medya içerikleriyle ilgili istatistiki bilgiler hiçbir zaman açıklanmamıştır. İHD’nin tespit edebildiği kadarıyla 2022 yılında 2 bin 391 haber ajansı ve çeşitli sitelere erişim yasağı getirildi.

Toplantı ve gösteri özgürlüğüne yönelik ihlaller: 571 gösteriye güvenlik güçleri tarafından müdahale edildi. 2022 yılında 119 kişiye 25 soruşturma, bin 195 kişiye toplam 59 dava açıldı, 42 kişiye 47 bin 945 TL para cezası, 13 davadan 197 kişi beraat etti.

Cezaevlerinde bin 517 hasta mahpus bulunuyor

Örgütlenme özgürlüğüne yönelik ihlaller: Baskına veya saldırıya uğrayan, siyasi parti, sendika ve dernekler 16 parti binası, 4 dernek binası, 4 kültür merkezi polis tarafından basıldı. 13 parti binası, 3 cemevi, 3 dernek ve 1 gençlik evine saldırı düzenlendi. Kapatılan veya kapatılmak istenen siyasi partiler, sendika, vakıf ve dernekler; 2021 yılında HDP’ye açılan kapatma davası devam etmiştir. DİAYDER’e açılan kapatma davası devam etmiştir. MEBYA-DER’e açılan kapatma davası devam etmiştir. Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne kapatma davası açıldı. Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin faaliyetlerini sonlandırması gerekçesiyle İstanbul Valiliği tarafından açılan ‘yokluğun tespiti’ davası devam etti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na açılan kapatma davasına devam edildi. GÖÇİZDER hakkında kapatılma talebiyle açılan davanın görülmesine başlandı.

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri: Sağlık hakkına ilişkin tespit edilebildiği kadarıyla; Türkiye hapishanelerinde halen 651’i ağır hasta olmak üzere toplam bin 517 hasta mahpus bulunmaktadır. 377 kişi cezaevlerinde haberleşme hakkı ihlali yaşandı. 324 kişiye cezaevlerinde soruşturma açıldı. 515 tutuklu sürgün edildi. Cezaevlerinde 388 eylem yapıldı.