İHD: Barış bir tercih değil mecburiyettir

İHD Amed Şubesi'nin gerçekleştirdiği barış nöbetinin 9’uncusunda, Kürt sorunundaki çözümsüzlüğe dikkat çekilerek, “Barış bir tercih değil, mecburiyettir” mesajı verildi.

Amed- İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, Türkiye’de toplumsal barışın önünde engel olan kronik sorunların çözümüne ilişkin taleplerini dile getirmek amacıyla her ayın ilk cuma günü gerçekleştirdiği barış nöbetine devam etti. Gerçekleştirilen barış nöbetinin 9’uncusuna hak savunucuları, sivil toplum ve meslek örgütü temsilcileri katıldı.

‘Destek barışa olan umudumuzu artırıyor’

Barış nöbeti eyleminde basın metnini okuyan İHD Amed Şube Yöneticisi Jiyan Ormanlı, eylemlerinin kurum ve kişilerin desteğiyle daha fazla güç kazandığını belirterek, “Bu destek ve dayanışma, barışa olan inanç ve umudumuzu artırmaktadır. Barış, insanlık tarihinin her döneminde çeşitli coğrafyalarda toplumların özlemini çektiği; çeşitli siyasi, dini, etnik, ekonomik gibi sebeplerle yoksunluğunu yaşadığı ve ancak ulaşıldığında huzurun, güvenliğin, demokrasinin ve böylelikle birlikte yaşam koşullarının daha işlevsel bir hale gelebildiği bir olgu olagelmiştir” dedi.

‘Barış bir tercih değil mecburiyet’

Barışın artık bir tercih değil mecburiyet olduğunu vurgulayan Jiyan Ormanlı, şunları dile getirdi: “Türkiye’de antidemokratik uygulamaların hayatın her alanına sirayet etmesi, hukukun gün geçtikçe adaleti sağlamaktan uzak bir mekanizmaya dönüştürülmesi, Kürt meselesi gibi Cumhuriyetten daha eski çözüm bekleyen sorunun derinleşmesi, baskıcı yönetim anlayışının tüm toplumsal hayatı domine etmesi, demokratik anlayıştan uzak yöntemlerin neden olduğu ekonomik kriz gibi gerçekler birlikte değerlendirildiğinde, coğrafyamızda da barışın artık bir tercih olmaktan çıktığı, ivedi bir şekilde inşa edilmesi gereken mecburi bir gerçek olduğu görülmektedir. Bu gerçeği, yıllardır sürdürmekte olduğumuz insan hakları mücadelemizde her vesileyle dile getirdik.”

‘Çoklu kriz nedeni Kürt meselesinin çözümsüzlüğü’

Toplumsal barışın sağlanmasının ancak bu hakikatin doğru anlaşılmasıyla mümkün olduğunu vurgulayan Jiyan Ormanlı, “Türkiye’de bu hakikatin anlaşılmamasının veya anlaşılmak istenmemesinin başat nedeni Kürt meselesine yönelik yok sayma ve inkar etme zihniyetidir. Ülkedeki çoklu kriz halinin en büyük kaynağı olan Kürt meselesinin çözümsüzlüğü ve bu çözümsüzlükteki ısrar, bir mecburiyet halini alan toplumsal barış çabası önündeki en büyük engeldir. Kürt meselesinin çözümsüzlüğü, ülkede yürütülmekte olan antidemokratik uygulamaların, binlerce faili meçhul cinayet ve zorla kaybettirmenin, hapishanelerdeki hukuk dışı muamelelerin, toplumsal refahın indiği seviyenin ve mevcut ekonomik kriz ve işsizlik sorununun asli nedenidir” diye konuştu.

‘Sivil anayasa’ önerisi

Kürt meselesinin demokratik müzakere yöntemi ile çözümünden vazgeçildiğine işaret eden Jiyan Ormanlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kürt meselesi ancak demokratik ilke ve evrensel hukuk normları çerçevesinde hazırlanacak yeni, sivil bir anayasa ile çözülebilir. Dolayısıyla bu meselenin çözümü, ancak toplumsal bir talep, iktidar ve muhalefetin sorumluluk sahibi yaklaşımı; dünyadaki benzer etnik, inanç ve cinsiyet temelli siyasal sorunların çözüm deneyimlerinden ve ilkelerinden faydalanılarak çözülebilir. Bu mesele; seçimlerin siyasi derinlikten uzak ve popülist gündemlerine kurban edilmemeli, iktidar ve muhalefetin birbirini pasifivize etmeye çalıştığı kriminal bir vaka olarak ele alınmaktan vazgeçilmelidir.”